Tarih 13 Mayıs 2014. Azrail toplu kurban arıyor olmalıydı o gün. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin kömür ocağında buldu aradığını. Rant ve siyasetin işbirlikçi taşeronuydu sanki Azrail. Bir bahanesi olmalıydı katliama gerekçe kılacak. Bulundu!… Trafo!…
Faili trafo olunca akan sular duruyordu nasıl olsa. “Kedi girdi!” oluverirdi yine.
Azrail, saat 15.10 olsun diye sabırla beklemiş olmalı. Tam da vardiya değişim saati.
Daha çok kurban alabilme adına özel fırsat. 787 emekçiyi yakalayabilmiş içerde patlayan trafo. Yüzlerce metre yerin altındaki-derinliklerde 301 emekçiyi koparmış trafonun patlamasıyla oluşan yangın ve göçük…
Yüzlerce metre yerin altındaki binlerce işçinin canı nasıl olmuş da bir “bozuk” trafoya emanet edilmiş?
Katliamın ardından 15 Mayıs‟ta Soma‟aydı dönemin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan. Bu soruldu kendisine:
“Bu kadar tehlikeli iş yapıp da böyle bir kazaya hazırlıklı olmayan bir işletme nasıl olup da faaliyetlerine devam edebildi?” Tarih verilen cevabı ibret diye kayıtlarına almış olmalı:
“…Lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Bunun yapısında FITRATINDA bunlar var.”
Soma‟da yaşananları 19. Yüzyıl İngiltere’si, 1910’lar Amerikası, 1960’lar Çin’i ve 1970’ler Hindistan’ında yaşananlarla kıyasladı.
Katliamın suçlusu bulunmuştu: Ne rant, ne zihniyet, ne sistem, ne sermaye… Ne de ihmal!.
Rant ve siyasetin sarmaş dolaş olduğu, emekçinin köle görüldüğü sistemlerde başka suçlu aranacak değildi ya!…
Teşhis yukarlardan gelmişti!… Üstüne söz olmadı.
Gereği düşünüldü: Fıtrat asli, trafo tali fail … İşletme (neredeyse) mağdur!.
Oysa kim ne derse desin bu bir “iş kazası” değil; vicdanlardaki adı yla düpedüz katliamdı.
İş o kadarla da kalmadı. Soma katliamı hukuk katliamı ile sürdü yılların devamında.
4 yıl süren yargılamanın sonunda maden patronu ve katliamın sorumluları her bir ölen işçi için sadece 6 gün hapiste kaldı. Katliamın kamu ayağının sorumluları, madeni denetlemekle sorumlu Bakanlık bürokratları zaten hiç yargılanmadı
Pek çok alanda olduğu gibi. “Adalete Ağıt” kaldı geriye:
“Karanlığı beklermiş tecavüz ehli. // Bekaret bozulup da, uçkur kopunca…
O güçlü; o narin: o saygı değer adalet;// Ortalık malı oldu!.
Sade namus değildi yiten… // Onur, erdem, hukuk beraberdiler;
Göremedi faillerini… Göz-bağı sebep oldu!”
*
Soruyu doğru sormak gerekirdi: Trafo mu “bozuk”tu yoksa rantı emeğin üstünde bir değer bilen köleci zihniyet mi?
Madenciliği fıtratında “ölüm” olduğu düşüncesi üzerinden ölümü kutsayıp rantı aklayan sistemi savunan zihniyet mi “bozuk”?
Yoksa denetimini bile doğru dürüst yapamayan düzenin kendisi miydi “bozuk” olan?
2014’ün 13-18 Mart tarihleri arasında iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden işyeri teftiş edilmiş ama mevzuata aykırı bir durum olmadığı belirlenmiş. Ne var ki, aradan geçen henüz 2 ayın ardından o trafo ihanet edip “katliam”a neden olmuş!..
Oysa Enerji Bakanı Taner Yıldız, Temmuz 2013’te aynı işletmenin farklı bir ocağının açılışını yaparken, Eynez bölgesindeki (yani katliamın yaşandığı) maden ocağının örnek bir işletme olduğunu ifade etmiş(miş)…
Ah o kanı bozuk trafolar!.. Tam da seçim günü kedi girmişti de gene o yıllarda trafolardan birine de, savunusunu yapmak da yine Bakan Yıldız’a düşmüştü.
*
Bir olay daha yaşanmıştı o gün orada!. Soma’da hukukun ayaklar altına alınacağının ilk emaresiydi o görüntü. Durumu protesto edenlerden bir vatandaş Başbakanlık müşaviri tarafından basının ve milletin gözü önünde uçan tekme ile cezalandırılmış, müşavir büyük “takdir(!)” toplamıştı yandaş basından. Bu olay oradaki katliam kadar kanatsa da yürekleri hukuk buna da üç maymunu oynamıştı.
*
Evet Soma, daha önceki yıllardakiler gibi, ne yazık ki, sistem böyle sürdükçe, gelecek yıllarda da tekrarlanacaklar türden bir katliamdır!…
Emeğin bedeline can istediler, Azrail’i taşeron kullanıp aldılar!..
Emeğin değeri hiç yer etmez ki vicdanlarında, ar damarlar çatlamışsa!.
Emekçiyi köle, emeğini ganimet bilen satılmış vicdanlar için, adaletin eli bağlı, gözü kör, vicdanı dilsiz olunca, o 301 can salt bir “üretim” zayiatı olarak kaldı geriye.
İhmal can almış, rant ve kirli siyaset yine kazanmıştı.
İHMALE GÖZ YUMMAK SAHTEKÂRLIKTIR. SAHTEKÂRLIĞA GÖZ YUMAN SİYASET İSE KİRLİDİR.