Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Kemal ÖZER

Sinoncu Komutan ve Müzik

Kemal ÖZER Yazar Kemal ÖZER
02 Kasım 2014
Kemal ÖZER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

”Milli marş’ ve ‘kurtarıcı’ gibi figürler modern zamanların sembolleri. Ulus devletlerin halk üzerindeki ‘zorunlu meşruiyeti’ için bunlar zaruri şeyler. Ama istiklalini hiç kaybetmemiş

olan bir milletin marşının adı neden Milli Marş değil de İstiklâl marşıdır?

Aslında her şey “bilinçlenmemiz” için, yani dayatılan yapıya adapte olabilmenin gereği…
Süreç nasıl gelişti?
İngiliz ve Fransız kılığına bürünmüş olan tefeci Rothschild hanedanı, Osmanlı topraklarındaki petrolü tek başına ele geçirmenin peşindeydi.
Daha sonra İngilizlerin de itiraf edeceği üzere, sömürgecilikte geç kaldığından arayı kapatmak için acelesi olan maymun iştahlı Almanların devreye girmesi, planda değişikliğe yol açtı.
Süreç Osmanlı’nın tarih sahnesinden el çektirilmesi, dolayısıyla İslam ümmetini parçalanması ile neticelendi. Ortadoğu diye bir coğrafya uydurdular ve bu coğrafyayı uyduruk sınırlarla böldüler.
Bunun iki temel amacı vardı: İlki petrol kaynaklarını ele geçirmek, ikincisi ise İsrail diye bir devlet kurarak, bölgenin sürekli kargaşa içinde kalmasını sağlamak.
Aslında Almanların 2. Cihan Harbi’ne sürüklenmelerinde de, hem önlerinin kesilmesi, hem de Yahudilerin Almanya’dan göçü hedeflenmişti. Elde edilen sonuçla hem Almanların yol alması engellendi, hem de petrol iyiden iyiye garanti altına alındı.
Anadolu’da işin şansa gelir yanı yoktu. Bu nedenle kalan topraklarda adı değişmese de, yeni kimlikle bir ulus devleti inşa edildi.
Değişim İkinci Mahmud’la başlamış, saray mensuplarına bile, İslamî bilinci kemiren Fransız virüsü girmişti. Başta Mithat, Enver, Talat ve Cemal gibi paşalar cenahında durum zaten hiç iç açıcı değildi. Abdülaziz ve Abdülhamid Han, bu virüsü temizlemek için var güçleriyle mücadele etseler de değişim için nefesleri yetmeyecekti.
İş henüz bitmemiş, İsrail tesis edilememişti. Sürecin akamete uğramadan tamamlanabilmesi için hilafetin ortadan kalması şarttı. Önce kendi tabirleriyle Osmanlı ‘ebediyyen munkarız’, edildi, ardından da hilafet ilgası geldi.
Bu sayede hem Osmanlı’nın yeniden ihyası, hem de ümmeti birleştirecek unsur olan hilafetin yeniden tesisi engelleniyordu.
Ulema idam edilerek devre dışı bırakıldı, Kur’an yasak edildi, tekkeler kapatıldı, alfabe değiştirildi, kelime zenginliğinde eşi benzeri olmayan lisanımız uyduruk kelimelerle dolduruldu, şapka zorunlu kılındı, ezan yasaklandı, Ayasofya kapatıldı, camiler ya ahıra dönüştürüldü, ya da satıldı, hatta genelev yapılanları bile oldu. Dahası Türk müziği dahi yasaklandı.
Aslında bütün bunları hemen herkes biliyor. İşin müziğe kadar geldiğini eskiler bilse de, yeni nesil biliyor mu emin değilim. Bütün bu mâziyi aşağıdaki iki nakli aktarmak için hatırlattım.
O halde gençler hadi siz önden buyurun…
Can Dündar ‘Türk Müziğinin yasaklanması’ başlıklı yazısında şunları yazıyor:
Yıl 1934’tür. 1 Kasım günü o zamanki hitapla Reisicumhur Gazi hazretleri, Meclis’i açış konuşmasında müziğe değinir ve “Arkadaşlar” der, “Bugün dinlediğimiz musiki yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz”
 
Bu, bir işarettir. Çünkü Gazi Paşa kıyafetten söz ettiğinde giysilerimiz, yazıdan bahsettiğinde harflerimiz değişmiştir. Sıra, müziktedir. Maarif Vekâleti acilen bir kongre toplar. Dönemin ünlü müzisyenlerini bir araya getirir. Necil Kazım Akses, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey’in de aralarında bulunduğu toplam 8 besteci Ankara’da buluşurlar.
 
Toplantının açılışında Milli Eğitim Bakam Abidin Özmen kısa bir konuşma yapar ve topu salondaki müzisyenlere atar:
 
“Hadi bakalım. Nasıl yapacağız bu musiki inkılâbını?”
 
Salondakiler şaşırıp kalırlar. Sonra tam 4 saat süren bir müzik tartışması başlar. Bu arada Milli Eğitim Bakanı sık sık telefona çağrılmaktadır. Son telefondan sonra dayanamayıp durumu açıklar:
 
“Mustafa Kemal Paşa, Çankaya’dan birkaç seferdir telefon ettiriyor. ‘Musiki inkılâbı ne yoldadır’ diye soruyor”.
 
Müzisyenler paniklerler. Ellerini çabuk tutmaları lazımdır. İnkılâbı o gün, orada kendilerinin yapacağını anlarlar. Sonunda içlerinden birisi “Memlekette tek sesli şarkı söylemeyi yasaklayalım” der.
 
İlk itiraz eden Cemal Reşit Rey olur:
 
“Olur mu böyle şey! Diyelim bir çoban davarlarını otlatırken şarkı söyleyecek olsa ille köye gidip ikinci bir çoban bulup, ‘Gel birader şu ikinci sesi uydur’ mu diyecektir?”
 
Ama bu itirazı kimse dinlemez. Sonunda İçişleri Bakanlığı bir emirle radyoda Türk müziği yayınlanmasını yasaklar.
 
Tabii 4 saatte yapılan bu devrim geri teper. Halk Hint ve Arap radyolarına hücum eder ve yasak 8 ay sonra ister istemez kaldırılır. Devrimin acelesi vardır ama kültür aceleye gelmez.
 
Cemal Reşit Rey, yıllar sonra halkın bu sessiz direnişine saygı duyduğunu açıklayacak ve “Şüphe yok ki günü geldiğinde çok sesli müzik memleketimizde kök salacaktır” diyecektir.
İkincisini ise ‘Afşin Yöresinden Nükteli Anılarla Halk Bilgeliği’ adlı eserden nakledelim:
1930’lu yıllarda çoksesli batı müziğinin ve eğlence tarzının (dans) yaygınlaşması için düğünlerde davul ve zurna çalmak yasaklanır.
 
“Çocukluğumuzda komşumuz Delioğlan’ın Arif “ud”, Paşa Hasan’ın oğlu Hanifi de “def çalarak düğünleri şenlendirirlerdi.
 
Bir gün bunlar bir hemşerimizin düğününde ud ve def çaldıkları için, Kale’nin dibindeki Okkuoğlu’nun evinde hizmet görenleri karakola çağrılırlar. Karakol komutanı Mardinli Arapça ve Kürtçe de konuşabilen Ziya Çavuş adında bir komutanmış.
 
Komutan bunlara ne iş gördüklerini sorunca, bunlar da bir hemşerinin düğününde ud ve def çaldıklarını söylemişler. Komutan, “yasak olduğunu bilmiyor musunuz” diye kızınca, bunlar da “biliyoruz ama çaresiz ekmek parası için çalıyoruz, kumandanım’ demişler.
 
Kumandan ne çaldığınızı bir de ben göreyim, çalın bakalım, demiş. Bunlar da oynak bir hava çalınca kumandanın kendisi de görevinin mehabetini unup oynamaya başlamış, bu sırada Delioğlan’ın Arif de oynamış. Çalgı bitince, kumandan “Şimdi gidin, fakat bir daha olmasın” demiş.
 
Bizim hemşerilerimiz de merdivenden inerken, Delioğlan’ın Arif, “kumandan da sinoncunun birine benziyor” deyince, bunu duyan nöbetçi jandarma bunları çağırıp kumandanın huzuruna yeniden çıkartarak “Bunlar size bir şey söyledi kumandanım” demiş.
 
Kumandan da bizim hemşerilere, ne dediklerini sormuş. Bunlar da “sinoncu dedik, kumandanım” deyince “sinoncu ne demek” diye sormuş. Delioğlan’ın Arif de “Buralarda büyük, akıllı adamlara sinoncu derler kumandanım” demiş ve böylece cezalandırılmaktan kurtulmuşlar.”
Oysa “sinoncu”; ilkesiz, fırsatçı, sözleriyle hareketleri birbirine uymayan kişilere verilen bir isimmiş.
Bu ülkede bazıları zulmün sadece kendilerine yapıldığını sanırlar. Oysa Selanik göçmeni olmayan herkes ve özellikle de Müslüman olup da zulüm

http://www.kemalozer.com/sinoncu-komutan-ve-muzik-502h.html

 

Paylaş
Etiketler: komutanMilli MarşmüzikortadoğuosmanlıSinoncuSüreç
Önceki Yazı

Hayılı İşler Rahmetli/Zahmetli İşlerdir.

Sonraki Yazı

Günlük – İbişler Sarayı

Kemal ÖZER

Kemal ÖZER

İlişkili Yazılar

Kemal ÖZER

Hoşça kalın, Allah’a Ismarladık

02 Şubat 2021
5k
Kemal ÖZER

Ya Şimdi Yahut Bir Asır Daha Esarete Devam

17 Ağustos 2020
5k
Kemal ÖZER

‘İlaç’ Savaş ve Suç Ürünüdür

14 Mayıs 2020
5k
Kemal ÖZER

Kemalizm: Türkiye’nin Çıkmaz Sokağı

05 Mayıs 2020
5k
Sonraki Yazı

Günlük – İbişler Sarayı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap