Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Şiddetinin Yeni Adı Azize mi?

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
03 Ocak 2020
Anibal GÜLEROĞLU
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

‘Şiddet, yetersiz kimsenin son barınağıdır’ demiş yazar Asimov. Bunun ne denli doğru olduğunu yaşamın içinde sıkça görüyoruz zaten. Öte yandan günümüz yerli dizi anlayışına da cuk oturuyor bu sözdeki mantık. Zira senaryo yaratma yetersizliği çekenlerin baş kurtarıcısı konumunda olduğunu ekrana çıkartılan dizilerden rahatlıkla gözlemliyoruz. Erkeklerin kadınlara kıyasıya şiddet uyguladığı, böğürürcesine bağırdıkları, çocuklarına saldırdıkları… Kadınların da bir sebepten bu eziyeti sineye çektiği, hatta kendi hemcinslerine karşı da şiddet teşvikçiliğine giriştikleri aile motiflerinde şiddet türlü biçimde işlenmekte inceden inceye. Öykü ve karakter geliştirme yetersizliğinin barınağına dönüşen bu tabloda mafyanın eli silahlı karanlık adamlarıyla yaratılan atmosferden medet umma tutkusu ağır basıyor her şekilde.

İşin fenası, bu alışkanlığın izleyici eliyle iflah olmaz bir noktaya doğru ilerliyor olması… Onca eleştiri, onca tepki etkisiz kalırken bunlara karşı reyting desteği öne çıkartılıveriyor. Şiddetten ve mafya âlemindeki kara tiplere yönelik intikamcılıktan başka bir şey geliştiremeyenler eliyle yeni dizilerin çoğu aynı mantıkla yapılandırılıyor. Biri biterken diğeri sahne alıyor şiddet performansında. Fragmanlar dahi şiddet sahneleri ve mafyatik söylemlerle oluşturulup sunuluyor izleyiciye. Ondan sonra da çocukluktan gelen acıyla intikam ateşine düşüp kötülerin peşinde koştururken onların suç-şiddet dolu dünyasında mağduriyet yaşayarak helak olan ve bölümler boyu paçayı sıyırma ustası kötülerle mücadele edenlerin aşkla karışık intikam dramı uzun uzun yediriliyor bize. Aman ne güzel… Yaratıcılık budur işte!

Nasıl ki, ekranda yerini alan ‘Azize’ dizisi de bu güzel(!) dizi yaratma mantığının son örneği durumunda gösterdi yüzünü ve ‘Şiddetin yeni adı Azize mi’ sorusunu getirdi akıllara. Bize ilk bölüm itibariyle yaşatılanların detaylarından bakalım konuya.

‘AZİZE’ İLE BİZE NE SUNULDU?

Hande Erçel ile Buğra Gülsoy’u karşı karşıya getirerek ailevi intikama aşk efsunu katmaya niyetlenen ‘Azize’, tekmil bölümleriyle şiddetin yeni adı olur mu bilemem ama… İlk bölümün yansımaları alabildiğine şiddet üstüneydi açıkçası.

Küçük yaşta Baş Komiser babasını, şimdilerin dizi klişesi olduğu üzere teşkilatta köstebek gerekçesiyle iki kişi gidilen, bir operasyonda kaybeden… Ardından hamile annesini ve ikizlerden birinin ölümüne şahit olan… Ve nihayetinde Balkan’ın suçunu üstlenmediği için döve döve komaya sokulan kardeşi Yiğit’in bitkisel hayata düşmesiyle intikam ateşine düşen Azize, hemşireliğin doktorluğa varan boyutunu hapishane önündeki Kartal müdahalesiyle sunmanın ardından babasının katili olan Balkan’ı erkekler tuvaletinde zehirleme teşebbüsünde bulundu. Başaramayınca da Alpan Ailesi’nin evine kapağı atıverdi. Devamında da gelsin 18 yıllık hapislikte tam teşekküllü kötüye dönüşen Balkan şiddeti ve tacizi… Yanı sıra mafyatik gücü uğruna kızı Yıldız’ın maddi-manevi eziyet görmesini dahi yok sayan balıkçı(!) Barbaros’un ve ‘Çocuklar babalarını neden sever bilmem. Ama bir evlat babasından neden nefret eder iyi bilirim’ diyerek sözde felsefi nasihat veren İskender’in kötü babalık örnekliği… Ve dahi ailenin iç işlerinden sorumlu hala Tuna Alphan’ın kadın baskıcılığı!

Şimdi hayatın gerçekleri içinde düşünüldüğünde, duygusal açıdan hiçbir şekilde içselleştirmesi mümkün olmayan bu süreçte bize sunulanlara baktığımızda ‘şiddet’in öykü gelişimini tetikleyen baş aktör olduğu ve mantığın alamayacağı pek çok detaya yer verildiği hakikati çıkıyor karşımıza.

Şöyle ki; Azize’nin hastaneden hapishaneye uzanan sahneleriyle ilgili… Ve dahi tetikçiliğe soyunan Komiser Okan’ın Kartal tarafından görülmesinden, Azize’ye hiç tereddüt etmeden kapılarını açan mafyatik Alpan Ailesinin evinde yaşananlara pek çok soru takıldı aklımıza.

Uzun süre yoğun bakım aletlerine bağlı biçimde yatan ve çoklu organ yetmezliği teşhisiyle fişi çekilmek istenen Yiğit’in yaşatılması hususunda onun ablası olduğunu dahi gizleyen hemşire Azize’nin söz hakkı nasıl olabilir diye düşündük mesela… Dahası böyle hayati bir konuda kurul kararı gerekirken doktorun, hemşire telkiniyle davranması ne derece gerçekçiydi?

Keza Azize’nin aşı yapmak için bir başına hapishaneye gitmesi de ayrı bir muammaydı… Ceza İnfaz Kurumlarında hemşirelik hizmeti veriliyorken dışarıdan hemşire gelmesi, üstelik de tek başına onca kişiyi aşılama görevini üstlenmiş olması hiç mantıklı durmadı.

Olayın sağlıkçı yönündeki bir diğer gariplik aşıya geldiği söylenen hemşirenin çantasında ‘ambu’ ile dolaşıyor olması! ‘Ayaklı ambulans mıdır’ mübarek? Hele mafya elemanının şıp diye ‘ambu’nun ne olduğunu anlaması… İki tane kıytırık masaj yapan Azize’nin bir yumrukla adam diriltmesi (ki, karın bölgesinden yaralanan Kartal’ın nasıl bir anda ölüverdiği de ayrı bir soru)… Bu kafa karıştırıcı ayrıntılarda mantıktan eser olmadığı ortada. Belli ki ‘Mucize Doktor’un mucizelerinden etkilenilip bir ‘ambu’ havası da biz basalım denmiş!

Hele hele hastane koridorundaki ‘İnat-Arnavut’ esprisiyle süslenen sahneye ne demeli? Hemşirelikle doktorluk pozisyonunda görev tanımı şaşkınlığı yaşayarak eller cepte hava basan Azize, karaciğer nakline kadar götürdü tıbbi teşhisini. Koskoca mafya da bir hemşirenin sözüyle maymun oldu izledi. Daha vahimi, Balkan’a iğne saplamak için elde şırınga erkekler tuvaletine dalıp ‘Çocuk hasta peşinde olma’ bahanesini pırtlatması oldu. Balkan da bu abes girişimi ‘Kaşıntısı var herhalde’ şeklindeki amiyane yorumla karşılayıp dizinin erkek yönünü yansıttı sonuçta. Kadınlar adına küçük düşürücü bu yorumu doğuran böyle bir sahneye gerek var mıydı? Tabii ki mantık çerçevesinde bakıldığında ‘Yok’… Ama erkek dünyası işte!

Balkan’a kavuşma sevincindeki Alpan fertleri arasında süper seviyedeki aile muhabbeti sürerken arka tarafında kalan binanın tepesine ilahi bir dürtüyle bakmayı akıl edip kartal bakışıyla tetikçiyi fark eden Kartal’ın bu haline şaşarken aklımıza gelen bir başka konu… Yıllar önceki baskında Azize’nin Baş Komiser babası öldürülürken yaralanan Okan’ın neden sağ bırakıldığı oldu. Koskoca polis teşkilatı dururken çömezini alıp büyük mafya baskınına kalkışan Azize’nin babasını onca adamı varken tutup da oğullarından birine öldürtme saçmalığı sergileyen İskender Efendi ‘Bir oğla bir cinayet yeter’ mi demişti yoksa insafa mı gelmişti de Okan paçayı sıyırmıştı? Dizinin meçhulleri öyle çok ki!

Tüm bu mantık sorgusu içinde en önemli kısımsa, Alpan karargâhında yaşananlarda! Koskoca mafya, sırf Kartal’ın hayatını kurtardı(!) diye Azize’ye kucak açmakla kalmadı onu aileden biri konumuna yükseltti neredeyse. İskender gibi bir adamın sürüyle doktoru olacağı gerçeğinde alt tarafı bir hemşire olan Azize’nin rezerve edilmesi hiç akılcı gelmiyor. Çocuklara yardım edişi ön plana çıkartılıp ailenin iyisi gibi gösterilmeye çalışılan Kartal’ın ne alakaysa ‘Bizim buralarda hayat bir kurşun kadar’ diyerek sizli bizli konuşmanın anlamsızlığını izaha çalışması da öyle. Bu arada Kartal’ın İskender’in emaneti tespihin akıbetini merak etmemesi de ilginç.

Kısacası; Doktor edasıyla hava basan Azize’ye karşı ‘Bana hep müsait’ diyen Asya ile kadın mafya lideri eksiğini tamamlayan… Balkan’ın yerine mektup yazıp kızına veren Yıldız’ın ‘Babam bir gün düzelecek’ iyimserliğindeki küçük kızı Selin sayesinde dizilerdeki çocuk cazibesini kullanmayı amaçlayan ‘Azize’nin ilk bölümünde mantığa pek uymayan, bol klişelerle donatılırken derinliği unutulan bir gelişim sunuldu bize.

Dizideki şiddete gelince… Gelin ona da bakalım.

‘AZİZE’DE ŞİDDET ÇEŞİTLEMESİ…

Baştan sona şiddet olgusunun türlü türlü yüzünü gösterdiği ‘Azize’deki çeşitleme, diğer şiddet içerikli işlerden aşina olduğumuz türden bir tabloyla çıktı karşımıza.

Ceyda’nın abisini karşılamaya giderken aşırı heyecanlanıp ağlama evresine girmesi üzerine tokadı basan ve ağlanacak bir sebebi olsun diye vurduğunu söyleyerek şok eden Tuna, Alpanların ne denli şiddet meraklısı olduğunu vurguladı ilk ağızdan. Dizinin en derinlikli karakteri gibi görünen Yıldız’a de manevi şiddete kaçan baskıcılıkla hükmetmeye kalkıp kadının kadına şiddetini örnekleyen Tuna’nın ardından, hapisten çıkarken bile yüzünden düşen bin parça olan, Balkan hazretlerinin şiddet düşkünlüğü girdi devreye.

Herkese ters ters bakarak gençliğini hapiste geçirmiş olmanın kinini kusan Balkan, ev ortamında daha da azıttı şiddet yönünü. İlk etapta oğlunun gırtlağına sarılan Balkan, ailenin harcananı olmanın hırsını içinde yaşarken, kurulu sofrayı yerle bir ederek öfke patlamasını dışa vurdu devamında. Yıldız’ı marizleyip orasını burasını morartan… Sürekli bağırarak ortalıkta dolanan… Küçük kızını dahi hunharca azarlamaktan çekinmeyen Balkan’ın bu şiddet çeşnisinden pırtlayan cevher ise ‘Nasıl becerdin bir kerede hamile kalmayı hapishane köşelerinde’ diyerek karısını ihanetle suçlamak oldu nihayetinde.

Balkan’ın azgın boğa misali burnundan soluyarak çemkirmekten başka bir davranış sergilemediği akıştan Azize de nasiplendi tabii… Gerçek adıyla Melek kızımız, erkekler tuvaletine dalmanın meyvesini Balkan’ın odasına girip kendisine ‘yollu’ muamelesi yapmasıyla topladı. Gerçi bu taciz Azize’nin hedefi için işe yarardı ama intikam şeytanlığının cinsellik üstüne kurulması adalet sağlama adına apaçık kadın kavramının istismarı değil miydi? Tabii ki öyle! Zira akabinde yaşanan ‘hamamda taciz’ olayı var hesapta.

Cebine dantellisini sıkıştırdığı Balkan’a karşı tavırlarıyla ‘Gösterip çeker’ hale gelen Azize’ye ‘Sen benimle oyun mu oynuyorsun’ diyerek tecavüze yeltenen Balkan haklı konuma geçti adeta. Neyse ki, tacizin başında elindeki şırıngayı bir türlü saplamayan Azize, iş tecavüz aşamasına gelince hazırda bekleyen bıçağı Balkan’ın ensesine sokuverdi de… Dizinin şiddet çeşnisine katkıda bulunurken iffet durumunu da kurtardı bir nebze! Helal sana Azize.

SONUÇTA; ‘Azize’, içerik özensizliği sayesinde, mantığımızla dalga geçen dizi kervanının bir halkası ve dahi şiddetin yeni yüzü olarak gösterdi kendini. Bıçakladığı Balkan’a kim olduğunu açıklayan ve arkasında zehir başta olmak üzere bir dolu delil bırakarak kaçmaya yeltenen ‘Azize’ yeni bölümlerinde nasıl bir gelişme yaşatacak bize? Peşin hükümlü davranmadan bekleyip izleyeceğiz.

Lakin şu aşamada ilk bölümde mantık aksaklıklarından ötürü karakterlerin ifadesinin yetersiz kaldığını… ‘Şiddet’e odaklanarak yola çıkan içerikteki duygunun kesinlikle yansıtılamadığını… Ve haykırışlarla destekli ‘Şiddet’ detayı olmasa akış temposunun hayli düşük ilerlediğini saptamak da, hatalardan yol yakınken vazgeçilmesi adına, boynumuzun borcu!

Bu aksaklıkların devam bölümlerinde düzeltilmesi temennisiyle…

Anibal GÜLEROĞLU

güleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Paylaş
Etiketler: Buğra GülsoyHande ErçelşiddetTV Programlarıyetersiz kimsenin
Önceki Yazı

Geldim Bir Zamana Gideceğim Bir zamana

Sonraki Yazı

Kılıçdaroğlu Neden Libya’ya Ecnebi?

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil
Anibal GÜLEROĞLU

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil

29 Mart 2023
5k
Anibal GÜLEROĞLU

En Derin Deri Dönüş

26 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Hayat Bugün’ Yüz Güldürür mü?

14 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Gecenin Ucunda’ Işık Var!

19 Eylül 2022
5k
Sonraki Yazı

Kılıçdaroğlu Neden Libya'ya Ecnebi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap