Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Muhammet YÜRÜK

Sevginin Anahtarı: Değer Üzerine

Muhammet YÜRÜK Yazar Muhammet YÜRÜK
02 Aralık 2008
Muhammet YÜRÜK
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İnsanlar hayata geldikleri ilk andan itibaren kendileriyle birlikte duygularını, düşüncelerini ve hislerini de bir o kadar geliştirmiştir. Özelliklede dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu soyut kavramlar daha çok değer kazanmaya ve insanlar üzerinde daha fazla anlaşılmaya ve yorumlanmaya başlanmıştır. Tüm dinleri ortak noktada birleştiren ve tek bir felsefede toplayan duyguların başında şüphesiz sevgi ve merhamet gelmektedir. Sevgi ve merhamet insanların sahip olduğu ve inançlarımızla daha çok pekiştirdiğimiz duygularımızdandır.  

Tarihe dönüp baktığımızda tüm bilinen dinlerde peygamberlerin öğütlerinin başında merhamet ve sevgi ilkesi vardır. Yaratanın da bizden istediği iyi , düzgün, ahlaklı ve adil bir kul olmanın başında insanlara sevgi ve merhametle yaklaşma gelir. Peki bu kadar önemli ve değerli bu duyguları incelersek ne gibi bilgilerle karşılaşırız. İlk olarak “sevgi” ibaresini ele alalım. Sevinin tanımını yapacak olursak en basit olarak bir gönül bağı diyebiliriz sevgiye. İnsanlar annelerini, babalarını, kardeşlerini ve çevresinde gördüğü bir hayvanı veyahut bir nesneyi bile sevebilir. Peki sevmek insana ne kazandırır, yada biz neden severiz.  

Sevgiye bir örnek göstermek gerekirse buna en mutabıkı annenin evladına duyduğu sevgidir ki bu sevgi en saf ve en yalın bir şekilde tamamıyla karşılıksızdır. Peki bir anne neden evladını bu kadar sever, neden yeri geldiğinde evladı için ölümü bile göze alır, yada biz neden annemizi severiz, belki de onunda bizi sevdiğin içindir bu.  

Kim ki birini severse şüphesiz insanlarda onu sever. Çünkü seven insanlardan zarar gelmeyeceğini herkes bilir, seven insan sevgiyi ruhunda hissedendir, seven insan merhamet, şefkat taşıyan ve karşısındakine şefkatle yaklaşmasını bilen, ona da sevgiyi aşılayandır.  

Sevgi bir hazine ise merhamet onun kapısıdır, ve bu kapının anahtarını ise şefkat oluşturur. Sevgiye ulaşmadan önce merhameti iyi bilmek gerekir, çünkü sevgi merhametin, acıma duygusunun bir getirisi gibidir. Zaten merhameti olmayan bir insan nasıl birini sevebilir ki.  

Merhamet kapısına geldiğimizde ise onu açacak anahtara, yani şefkate ihtiyacımız olacaktır. Küçük bir bebek düşünün, sevgiye ve birinin sıcaklığına muhtaç ağlamakta olan bir bebek. Onu gördüğümüzde ona karşı merhamet duyarız, ve ardından ağlamaması için onu kucağımıza alır ve sıcaklık gösteririz, yani şefkat gösteririz. Kısaca şefkat merhametin getirdiği bir duygudur. Merhametten hemen sonra hissedilen en güzel duygularımızdandır şefkat.  

İşte tüm bu kavramlar aslında bir hazinenin haritasını oluşturur ki, o da sevgidir. Sevgi o kadar muazzam bir duygudur ki, içinde tüm güzellikleri, tüm saf duyguları, tüm içtenliği ve sıcaklığı barındırır. Bu yüzdendir ki bizim sahip olduklarımızın başında da sevmek sevilmek vardır. 

Evet biz severiz, annemizi, evet biz severiz insanları, evet biz severiz güzellikleri ve bizi sevenleri, ama biz yine severiz merhameti şefkati. Neden, çünkü biz insanız, çünkü biz sevginin ve şefkatin ne demek olduğunu bilen, çevremizde yardıma muhtaç birini gördüğümüzde içimiz parçalanan, kimsesiz küçük bir çocuk gördüğümüzde ona sarılan, şefkat gösteren, sevgiye karşılık verilmesini bile hesaba katmadan tüm bunları yapabilen ve diğer insanlara da aşılayabilen biriyiz. Sevginin büyümesi, merhametin yayılması, şefkatin artmasıdır bizim isteğimiz, ve herkes şunu bilir ki sevgi paylaştıkça çoğalır. Siz birine sevgiyle yaklaşırsanız o da bir başkasına sizin verdiğiniz sevginin hazzıyla yaklaşır. Sonuç olarak sevgi çoğalır gider uzaklara. Siz birine tebessümle yaklaşırsanız o da diğerine, o da diğerine derken belki de hayatınızda hiç görmeyeceğiniz insanlara bile faydalı bir iş yapmış olur ve  belki de giderek yok olan insanlar arasındaki hoşgörüyü, merhameti hala unutmadığımızı ve hala içimizde diri tuttuğumuzu kanıtlarız.  

Günümüz dünyasına baktığımızda bir insanın bize tebessüm etmesine bir hatır sormasına bazen çok şaşırabiliyoruz. Ne kadar utanç verici bir şey yıllar önce unuttuğumuz insanî duygularımızı bize bir başkasının hatırlatıyor olması. Demek bu kadar zormuş dedirtiyor bazen yaşadıklarımız, ne kadar uzun zaman olmuş birinin bize güler yüzle yaklaşması, ne kadar da güzelmiş bu bakışlar bu tebessüm.  

Hiç yıllardır görmediğiniz bir dostunuzu gördüğünüzde gözlerinizin dolduğu oldu mu? Eminim ki olmuştur. O dostumuza önce sıkı sıkı sarılır ve sevgiyle karşılarız kendisini değil mi? Farz edin  ki yıllar önce kaybettiğimiz duygularımız bizim dostumuz, bizi tekrar yıllardan sonra ziyarete gelmiş, önce ona sıkı sıkı sarılın, sonra sevgiyle karşılayın onu, ama en önemlisi de, yıllardan sonra yakaladığınız bu dostunuzu siz siz olun sakın bırakmayın, eve buyur edin, bırakın da o da sizinle yaşasın, izin verinde yüreğinize tekrar yerleşsin, yıllar önce çekip giden o dostumuzun içimizdeki yerinin daima kendisinin olduğunu hissettirin, ve siz de hissedin.     

Evet, şimdi ise “merhamet”i açıklayalım. Nedir sizce merhamet, acıma duygusu mu, yüreğimizde hissettiğimiz burukluk mu, yoksa affetmek mi?   

Küçük bir kardeşiniz olduğunu varsayın, sizin en çok sevdiğiniz bir  hediyenizi kırdığını düşünün. O hediyeyi de size sevgiliniz vermiş olsun. O kadar üzülüyorsunuz ki kırılmış parçalarını gördüğünüzde, hemen kimin kırdığını araştırıyorsunuz ve bakıyorsunuz ki bunu sizin küçük kardeşiniz yapmış. Hiddetle varıyorsunuz yanına, bağırmaya çağırmaya başlıyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz ki, küçük kardeşiniz yatağının üzerinde başını dizlerine kapamış ağlıyor, iç çeke çeke ağlıyor. Sonra bir eziklik hissediyorsunuz içinizde, ne yaptım ben diyorsunuz, bir suçluluk bir vicdan azabı çekmeye başlıyorsunuz. Yanına oturuyorsunuz kardeşinizin, o hala iç çeke çeke ağlamayı sürdürüyor tabi. Birkaç teselli söz söylüyor, kendinize bakmasını istiyorsunuz. O küçük kardeşiniz başını kaldırıp size bakıyor, gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, o küçücük yanakları gözyaşlarına bulanmış. Sonra kardeşinizin güldüğü zamanları hatırlıyorsunuz, gülmenin, tebessümün ona ne kadar yakıştığını anlıyorsunuz, ve tekrar parçalanıyor içiniz. 

Sizce bu nedir, neden vicdan azabı çektik bunları okuyunca, içinizde bazı duyguların kabardığını hissettiniz mi, eğer hissettiyseniz siz merhametli birisinizdir, işte merhamette budur. Eğer vicdan azabı çekebiliyorsanız, bu sizin vicdan sahibi olduğunuz anlamına gelir, ama bu vicdan azabı çekmek merhamet sahibi insanların en alt kademesinde olduğunuzu gösterir. Neden mi? Çünkü siz zamanında merhamet gösteremediğiniz için vicdan azabı çekiyorsunuzdur. Yapacağınız bir hareketi düşünerek ve de sonuçlarını anlayarak yapmamışsanız vicdan azabı çekmeniz muhakkaktır.  

Bu yüzdendir ki asıl merhamet sahiplerinin hayatında vicdan azabı yoktur, ama hangimiz bu kadar mükemmeliz ki. Biz ancak bir musibetle karşılaştıktan sonra anlarız merhametin ne demek olduğunu. Ancak o zaman insan olmanın getirdiği sorumlulukların farkına varır ve o zaman anlamaya çalışırız onları, yani merhamete muhtaç olanları.  

Siz siz olun merhamet duygunuzu hiç unutmayın, emin olun vicdan azabı çekmek bir merhamet göstermekten daha da zordur. Pişmanlık yiyip bitirirken insanı, bir merhamette bulunmak yüceltir sizleri, insanlığınızın farkına varmanızı sağlar. Hayatta umarım her zaman merhametli insanlarla karşılaşırsınız, yani vicdan azabını en az çekmiş olanlarla. 

Sıra geldi şefkate. Peki şefkatin tanımını nasıl yaparız. Bir bakalım, şefkat, merhamet duygumuzu hissettiğimiz anda yaptığımız davranışımız olabilir örneğin, yada şefkat yardıma muhtaç biri – ki bu insan yada diğer canlılar da olabilir – içinde yapabileceklerimizi yapmaktır. Bunu da bir hikayeyle açıklamaya çalışırsak: 

Düşününki mahallenizde en çok sevilen insanlardan biri ölüyor, ve ölen bu kişinin de küçük bir çocuğu var, annesinin ölümünün ardından yetim kalıyor. Babası da olmayan biri. Sonra bunu dayısının yanına aldığını duyuyorsunuz. Bir gün o çocuğu yolda dayısıyla görüyorsunuz, yüzünde yara izleri oluşmuş, başını öne eğmiş, masum bir şekilde yürüyor. Sonra duyuyorsunuz ki dayısı ona üvey evlat muamelesi yapıp her gün dövüyor ve bazen aç bırakıyormuş. Önce acıyorsunuz ona, sonra bir gün parkta görüyorsunuz onu, tek başına bankta otururken. Gidiyorsunuz yanına bakıyorsunuz ki ellerini yüzüne kapamış ağlıyor. Yanına gidiyorsunuz ve bakıyorsunuz ki, burnu kanıyor yüzünde kan izleri var, dayısı yine dövmüş. Hemen sarılıyorsunuz ona, onun bir annesi bir babasıymış gibi.  

Burada bizim yaptığımız nedir, o küçük çocuğa şefkat göstermektir. Bilmem fark ettiniz mi, önce merhamet duygumuz kabarıyor ve ardından şefkat geliyor, ama her şeyin başında ise sevgi geliyor. Çünkü biz sevdiğimiz insanlara üzülürüz, sevmediklerimizle pek ilgilenmeyiz bile. Bu bize neyi gösteriyor biliyor musunuz, ne kadar çok insan sizi severse o kadar merhamet, o kadar şefkat ve bir o kadar da yardım görür, bir o kadar sevgiyi ve insanlığı yaşarsınız. 

Kısaca toparlayacak olursak sevgi bir insanın sahip olduğu en yüce, en değerli duygusudur. Sevgi sermaye istemez, sevgi yaşanması en kolay, en güzel duygudur. Sevin ki, sevilin, merhamet edin ki, size de merhamet etsinler, insanlara şefkatle yaklaşın ki, onlardan da şefkat bekleyebilesiniz.  

Sevgi o kadar mukaddestir ki, mevki konum tanımaz, sevginin dini, ırkı, sınıfı olmaz. Mevlana’nın bir sözü vardır:“ Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Sevgiden bakırlar altın kesilir” 

İşte sevgi böyle bir şeydir. Sevmekten hiçbir zaman kaçmayalım, onun peşinden koşalım, çünkü sevgiden sevmekten kötülük gelmez, sevgi saflığın, merhametin bir işaretidir de, ve sevgiyi hiçbir zaman kötüye kullanmayalım. Sevgi o kadar temiz bir duygudur ki  insanlığa bahşedilen, sakın ola ki bunu kötü şeylerle gölgelemeyin. Sevgiyi, merhameti, şefkati sadece insanlara faydalı olmak için kullanalım.  

Varlığını içimizde hala hissedebiliyorken sevginin, hala yardıma muhtaç bir insanı görebiliyorsa gözlerimiz, uzatabiliyorsak ellerimizi her şeye rağmen sevdiklerimize, işte o zaman bunun değerini bilelim. Çünkü bazen hayatta varolduklarımızın değerini çok geç anlayabiliyoruz. Siz farkına varmışken sahip olduklarınıza bunu kullanın, bizim için, kendiniz için, tüm insanlık için kullanın.                                                     Muhammet Yürük

Paylaş
Etiketler: hayatromantiktoplumyaşam
Önceki Yazı

Kibrit Kutularının İçine Gizlenen Aynılaşma!

Sonraki Yazı

Türk Tarihinde Gönüllü Kuvvetler – I

Muhammet YÜRÜK

Muhammet YÜRÜK

İlişkili Yazılar

Muhammet YÜRÜK

Doğada ve Siyasal Yaşamda Denge

04 Eylül 2012
5k
Muhammet YÜRÜK

Aşkın Anatomisi

03 Nisan 2010
5k
Muhammet YÜRÜK

Aile ve Toplum

28 Mart 2010
5k
Muhammet YÜRÜK

Bir İyilik Yapar mısınız?

06 Eylül 2009
5k
Sonraki Yazı

Türk Tarihinde Gönüllü Kuvvetler - I

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap