Sevgi ve merhamet dünyası, bilgisizliğinin esiriydi. Aradaki ince çizgide bilgisizlikten yana tavır aldı. Aldı ki, sevgi ve merhametin neden olduğu, iç güzelliğini gün yüzüne çıkartamadı. Karşılık olarak, kendine, çocuk olmak diye savunma mekanizması buldu.
Bir ağabeyim vardı, yüreğinde sığ kalmış şahsiyetle hesaplaşıyordu. Aklını önüne alıp kullanmak, hiç düşünmediği bir olguydu. Hoyratça bir yaşantı, nerde akşam orada sabah. Buna rağmen, kötülüklerden kaçıp tanıdıklarına da sığındığı olmuştu. Varmıştı tanıdıklarına ama hayal kırıklığına uğradığını söylemişti. Yardımseverlik duygusu kalkmış mı diye sormak zorunda kalmıştı. Çünkü dostça davranmasına karşılık, tanıdıktan aykırı cevap almıştı.
Hayatın girdabında kenara vursa da fok gibi soluk alabiliyordu.
Soluk alıyorsan, doktor yaşantını kontrol edebilirdi. Doktorlara güveniyordu. Arkadaşı ondan daha kötüydü. Doktoru onu hastanede yatırmış ve iyi olmuştu. Hastaneye vardığında kime ne soracaktı. Görevliler niçin geldiğini sorunca, derdini anlattı.
Hastanede bir ay süren, moralsiz ve yalnız tedavi.
Doktor, bu hâle gelene kadar iyi ki, bir parçanı kaybetmedin. İçindeki yaralar sızlıyor mu bakalım. Yaşamın çekilmez çilesinde parça kırmadın, dua etki güçlü bir fiziğe sahipsin.
Kireç gibi bir yüz ile girmişti hastaneye, yarı kiloya düşmüştü. Buna rağmen, sağlığına kavuştu ve kendine geldi.
Doktor evine gideceksin demişti. İçinin sevgi pınarını açmıştı. Merhamet duyguları galeyana gelmişti. Doktora söz verdi. Gideceğim, hem de ilk gün demişti. Suyun akışına uymayacağım.
Yaşantının ilk günü, sana güzellikler diliyorum. Her zaman sana destek olacağım. İyileri terk etme, kötülerden uzak dur. Doktor, bir ağabeyi nasihati yapmıştı.
Doktora yazdığı mektubun altına, büyüklere ve de kardeşlere de imza attırmıştı.





















