Aman Ya Rabbi (cc)sanki seçim değil, savaş ortamındayız. İktidar kanadı, ateş saçıyor. Ortaya, hiçbir proje, mantıklı fikir koymuyor. Var mı, yok mu bağırma, suçlama, hakaret, ağza alınmayacak edebe aykırı sözler, dışlama, iftira, tehdit. Mümkün olsa, tüm muhalefet yok edilecek.
Bu ne nefret, kin ve düşmanlık? Pervasızca saldırılar, tehditler. Ne tür bir gurur, kibir, nobranlık? Ve istismarlar. CHP’ye terörist, İYİ Parti’ye FETÖ iftiraları. (Halbuki bu vasıflar kendilerine daha çok yakışmaktadır.) Mağlubiyeti görmenin getirdiği panik havası.
1- Bir Abdullah Gül senaryosu icat edildi. Fol yok, yumurta yok. Ne CHP, ne de İYİ Parti gündeminde böyle bir adaylık söz konusu değil Sadece Saadet Partisi (SP) dillendirdi. Ama konu uzatıldıkça uzatıldı. Sarayın sözcüsü Devlet Bahçeli dahil herkes konuşmaya başladı. Devreye (iddialara göre) Genelkurmay Başkanı ve İbrahim Kalın sokuldu. Gündem karıştırıldı, zihinler bulandırılmak istendi.
2- Bir pehlivan tefrikası tutturuldu? Kılıçdaroğlu, niçin aday olmuyormuş? Size ne? Hangi hakla karışıyorsunuz? CHP adayının açıklanması niçin gecikiyormuş? Size mi soracaklar?
a) Hele Bekir Bozdağ ne kadar da çok ve boş konuşuyor. Ne kadar da çok çam deviriyor. Nasıl olsa tüm medya iktidarın emrinde. 7 gün 24 saat konuşabilirsiniz. Ama bu sizin hezimetinizi önleyemeyecektir.
b) Devlet Bahçeli’ye ne oluyor? Sen partinin anahtarlarını AKP’ye teslim etmişsin. Tabanını kaybetmişsin. Baraj altına düşmüşsün. Rahmetli Türkeş’in emanetini koruyamamışsın. Ka lkmış başkalarını tenkit ediyor, akıl veriyorsun. İftiralar atıyorsun. FETÖ edebiyatı yapıyorsun. Devamlı olarak Türk kavramını dışlayan, milliyetçiliği ayaklar altına alanlarla ittifak yapmanın vebali sana yeter de artar bile…
c) 15 CHP’li vekil niçin İYİ Parti’ye gitmiş? Sizin, kumpasınızı bozmak için. Sanki siz demokrasiye çok inanıyor, halkın iradesine çok saygı duyuyorsunuz. Öyle olsa; Davutoğlu’nu görevden almaz, belediye başkanlarını (baskı ile)istifa ettirmezdiniz. Tek adam rejimini uygulamaz, tüm yetkileri sarayda toplamazdınız. Tüm iradenizi ipotek etmezdiniz.
d) Muhalefetin ittifak yapması tenkit ediliyor. Siz, Hizbullah örgütü ile ilgili olduğu için kapatılan, Mustazaf-Der’in, devamı olan HÜDA-PAR ile bile ilişki kurmuyor musunuz? Kaldı ki, kısa bir süre önceye kadar MHP ile kanlı bıçaklı değil miydiniz? Şimdi kaybedeceğinizi anladığınız için devamlı saldırıyorsunuz.
3- Devletin bütan kaynaklarını ve kurumlarını (TRT, AA, Basın İlân Kurumu, Diyanet, yandaş medya, mülki amirler, emniyet güçleri, yargı, bürokrasi, vs) kullanıyorsunuz. OHAL’i bir baskı unsuru olarak çalıştırıyorsunuz. İstediğinizi, işinize gelmeyen, her şeyi engelliyorsunuz. Devamlı davalar açarak baskı uyguluyorsunuz. Ve oy avcılığı adına, bol bol seçim rüşveti dağıtıyorsunuz.
Meselâ;
a) İmar affı, tayinler, sosyal yardımlar (yaz başında, doğalgazlı evler dahil kömür dağıtımları), 65 yaş aylığına zam, öğrenci affı, genç girişimcilere vergi kolaylığı, emeklilere Bayram ikramiyesi, çiftçi arazisine vergi kolaylığı, yaş çay fiyatına zam, seçimden sonrası için, “bedelli askerlik” vaadi, ÖTV indirimi vaadi, vb. (Af namuslu vatandaşa yapılan en büyük haksızlıktır. Kanunsuzlukları teşvik etmektir)
b) Her seçim ve referandumda tekrarlanan petrol ve doğalgaz bulduk masalları, jet uçağı, tank vb üretimi hikayeleri.
c) Daha fazla demokrasi ve adalet vaatleri. (Sanki bu yıkım sizin eseriniz değilmiş gibi. 16 yıldır iktidardasınız, niçin yapmadınız?)
4- Peki ama zirve yapan işsizlikten, enflasyondan bütçe açığından, dış ticaret açığından, (ABD’nin emri ile Cargill çıkarları uğruna yok fiyatına sattığınız) şeker fabrikalarından, TC – Türk – Milliyetçilik düşmanlığınızdan başımıza sardığımız Suriyeli ve diğer göçmenlerin afetinden, döneminizde 20.447 işçimizi kaybettiğimiz iş kazalarından, maden facialarından, bücür Yunanistan’ın adalarımıza kurduğu 13 üs ve yerleştirdiği 5 bin askerden, akaryakıt ve diğer zamlardan, astronomik rakamlara ulaşan iç ve dış borçlardan, liyakat sistemine verdiğiniz büyük zarardan, yandaşlara aktarılan kaynaklardan, şaibeli özelleştirme ve ihalelerden, terör örgütü ile yaptığınız işbirliklerinden, silâhlı kuvvetlerimize, emniyet teşkilâtımıza, yargıya ve tüm bürokrasiye verdiğiniz büyük zararlardan, kıyımlardan, döneminizde olan sosyal ve ahlaki dejenerasyondan vb hiç bahsetmiyorsunuz. Halkı saf, unutkan zannediyorsunuz. Ve bunun bedelini ödeyeceksiniz. Ne yaparsanız yapın hezimete uğrayacaksınız. Zira halkımız 16 yıldır aynı yüzleri görmekten , aynı yalanları, tehditleri, iftiraları, hakaretleri, suçlamaları dinlemekten, hukuksuzluktan, keyfilikten, zulümden, fakirlikten, evlatlarını kurban verdiği terörden, kavgalardan, tek adamın esiri olmaktan, din istismarcılarından, rüşvet ve yolsuzluklarınızdan bıkmış ve usanmıştır.