Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Şarlatan Doktorlar MS Hastalarını, Lyme Olduğuna İnandırıyor

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA Yazar Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA
02 Ağustos 2018
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Lyme hastalığı da tıpkı gluten hassasiyeti gibi “kellikten körlüğe”  her hastalığın sebebiymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.Lyme meftunları diye adlandırabileceğimiz bir topluluk da var.

Bu hastalığın çok farklı belirti ve tablolarda karşımıza çıkması tabii ki mümkündür ama burada hem kantarın topuzunun kaçtığı hem de bir suistimal olduğu apaçık ortadadır.

***

Medimagazin’ in haberi:

kasa fişiTürk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) ile Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, bir kesimin, kenelerin insana tutunması sonucu bulaşan “borrelia burgdorferi” bakterisinin yol açtığı lyme hastası olduğuna inandırıldığını belirterek, “Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.” dedi.

Prof. Dr. Ergönül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spiroketler grubunda bulunan “borrelia” cinsindeki bakterilerin oluşturduğu bir sorun olan lyme hastalığının, “ixodes” cinsinden kenelerin tutunması yoluyla bulaştığını söyledi.

Kenelerin bu bakteriyi fare, sincap, kedi, köpek ve geyiklere bulaştırabildiğini aktaran Ergönül, hastalığın insana bulaşmasının tek yolunun kene tutunması olduğunu aktardı.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Ergönül, hastalığın kene tutunması sonrası, çoğunlukla deride lezyonla ortaya çıktığını ifade ederek, “Haftalar ve aylar sonra farklı belirtilerle devam eden bir hastalıktır. İleri komplikasyonları olabiliyor. Deri lezyonu hastaların yüzde 80’inde görülüyor, yüzde 20’sinde görülmeyebiliyor. Birkaç ay sonra eklem ağrıları olabiliyor, 3-6 ay sonra da kalp bulguları ve sinir tutulumları olabiliyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’de lyme hasta sayısının son derece düşük olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Hastalık Amerika’da var, Avrupa’nın belli ülkelerinde, özellikle Orta Avrupa’da bulunuyor. Hastalığın gelişmesi için bu kene türünün olması ve kenenin bakteriyi taşıması gerekiyor. Bizim ülkemizde son 20 senede sadece 50-60 olgu bildirilmiş. Üstelik tanısı gerçekten uluslararası bilimsel koşullara uygun olan sadece 30-40 olgu bulunuyor.

Örneğin bizler kendi kliniklerimizde son 10 yılda, 2 olgu saptadık. Türkiye’de son zamanlarda bu konuda uzman olmayan hatta doktor bile olmayan bazı kişiler hastaları yanıltıyor. ‘Benim çocuğuma otizm tanısı konuldu, bunun nedeni lymemış.’ şeklinde gelen hastalarımız var. Aynı şekilde MS, ALS gibi hastalıkları olan insanlar da bu şekilde başvuruyor.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Bu gibi başvurular sadece bizde değil, yurt dışında da var. Yurt dışında en çok ABD’de de ve ikinci adres Almanya’da bulunuyor. Bu iki ülkedeki bazı klinikler bilimsel olmayan yöntemlerle ‘Biz sizi tedavi edelim.’ diyerek, bu insanlara lyme hastalığında etkili olabilecek antibiyotik veriyor. Tedavi 2-3 yıl sürebiliyor. İlaçları bazen de damardan veriyorlar. Bu kişileri deyim yerindeyse süründürüyorlar.”

– “Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor”

Prof. Dr. Önder Ergönül, geçerli olmayan testlerle bu hastalara lyme tanısı konulmaya çalışıldığına işaret ederek, “Lyme tanısının doğrulanması gerekiyor. Uygulanan testte beş bandın da pozitif olması gerekiyor. Lyme diye iddia edilen tüm bu hastaların testleri negatif çıkıyor. Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor. Geçerli olmadığına dair hem Amerikan hem Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Dernekleri açıklamalar yaptı. Bu testleri dikkate almayın dediler.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu nedenlerle hastalar karşısında zor duruma düştüklerini dile getiren Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lyme hastasıyım, diye inandırılmış bir kesim var. Doktorlar ‘Hayır sen lyme değilsin.’ diyor. Bu defa doktora ‘Sen bilmiyorsun, tanı koyamıyorsun ya da neden kabullenmiyorsunuz, bize zulmediyorsunuz.’ gibi serzenişler oluyor. Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.

Bazı hastalar da yurt dışına yönlendiriliyor, maddi, manevi ciddi zarara uğratılıyor. Hem iyileşme olmuyor hem gereksiz antibiyotik tedavisi alınıyor hem de almaları gereken tedavilerinden geri kalıyorlar. KLİMİK Derneği, Sağlık Bakanlığı’na bu konu ile ilgili hazırladığı rapor sunacak. Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin hazırladığı raporlar var. Vatandaşlarımızı ve doktorları aydınlatmak istiyoruz.”

– “Kenenin çabuk fark edildiğinde, bulaştırma riski ortadan kalkar”

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Temel Sağlık Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşen Gargılı da Türkiye’de lyme hastalığını bulaştırma potansiyeli olan “Ixodes ricinus” cinsi kenelere, özellikle nem oranının yüksek olduğu, taban bitki örtüsünün sık ya da dökülmüş ve üst üste yığılmış yaprakların yoğun olarak görüldüğü, fare, sincap gibi küçük memelilerin sık olduğu doğal alanlarda rastlandığını aktardı.

Prof. Dr. Ayşen Gargılı, bu cins kenenin, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz iklimine açık kesimleri ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere diğer bölgelerde de nemli ve uygun taban örtüsünün bulunduğu alanlarda yayılış gösterdiğine işaret ederek, “Lyme hastalığı hayvanlarda ve insanlarda valide edilmiş immunolojik testler kullanılarak tespit edilebilir. Türkiye’de son 20 yılda bildirilmiş çok az olgu vardır.” dedi.

Lyme hastalığını bulaştıran kene türünün Türkiye’de yaygın olarak bulunduğunu ancak bulaşma için bir insanı ısıran kenenin mikroorganizmayı içermesi gerektiğini anlatan Gargılı, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ek olarak, kene tutunduğu kişiden en az 36 saat kan emmelidir. Yani tutunduktan sonra birkaç saat içinde fark edilen ve uzaklaştırılan keneler, hastalığı taşısalar bile bulaştırma riskleri ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, kenelerin yayılış gösterebileceği açık alanda bulunma, piknik, yürüyüş, çalışma faaliyetlerinden sonra vücudun keneler yönünden incelenmesi ve bulunan kenelerin hemen uzaklaştırılması en geçerli kontrol önlemidir.

Keneyi çıkarırken, sağa, sola, yukarı ya da aşağıya çekiyor olmanın hiçbir farkı ve önemi yoktur. Ne yazık ki bu konuda çok yoğun bilgi kirliliği mevcuttur. Önemli olan; keneyi en kısa sürede, mümkünse elle değil bir pens, cımbızla deriye en yakın olan kısmından tutarak sabit bir güçle çekerek koparmadan çıkarmaktır. Kenenin ağız parçaları kopup deri içinde kalabilir, bu parçaların hastalığın bulaşması için riski yoktur ancak kıymık batması gibi yabancı cisim etkisi gösterebilir.”

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-sarlatan-doktorlar-ms-hastalarini-lyme-olduguna-inandiriyor-11-681-76291.html

Lyme hastalığı da tıpkı gluten hassasiyeti gibi “kellikten körlüğe”  her hastalığın sebebiymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.Lyme meftunları diye adlandırabileceğimiz bir topluluk da var.

Bu hastalığın çok farklı belirti ve tablolarda karşımıza çıkması tabii ki mümkündür ama burada hem kantarın topuzunun kaçtığı hem de bir suistimal olduğu apaçık ortadadır.

***

Medimagazin’ in haberi:

kasa fişiTürk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) ile Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, bir kesimin, kenelerin insana tutunması sonucu bulaşan “borrelia burgdorferi” bakterisinin yol açtığı lyme hastası olduğuna inandırıldığını belirterek, “Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.” dedi.

Prof. Dr. Ergönül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spiroketler grubunda bulunan “borrelia” cinsindeki bakterilerin oluşturduğu bir sorun olan lyme hastalığının, “ixodes” cinsinden kenelerin tutunması yoluyla bulaştığını söyledi.

Kenelerin bu bakteriyi fare, sincap, kedi, köpek ve geyiklere bulaştırabildiğini aktaran Ergönül, hastalığın insana bulaşmasının tek yolunun kene tutunması olduğunu aktardı.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Ergönül, hastalığın kene tutunması sonrası, çoğunlukla deride lezyonla ortaya çıktığını ifade ederek, “Haftalar ve aylar sonra farklı belirtilerle devam eden bir hastalıktır. İleri komplikasyonları olabiliyor. Deri lezyonu hastaların yüzde 80’inde görülüyor, yüzde 20’sinde görülmeyebiliyor. Birkaç ay sonra eklem ağrıları olabiliyor, 3-6 ay sonra da kalp bulguları ve sinir tutulumları olabiliyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’de lyme hasta sayısının son derece düşük olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Hastalık Amerika’da var, Avrupa’nın belli ülkelerinde, özellikle Orta Avrupa’da bulunuyor. Hastalığın gelişmesi için bu kene türünün olması ve kenenin bakteriyi taşıması gerekiyor. Bizim ülkemizde son 20 senede sadece 50-60 olgu bildirilmiş. Üstelik tanısı gerçekten uluslararası bilimsel koşullara uygun olan sadece 30-40 olgu bulunuyor.

Örneğin bizler kendi kliniklerimizde son 10 yılda, 2 olgu saptadık. Türkiye’de son zamanlarda bu konuda uzman olmayan hatta doktor bile olmayan bazı kişiler hastaları yanıltıyor. ‘Benim çocuğuma otizm tanısı konuldu, bunun nedeni lymemış.’ şeklinde gelen hastalarımız var. Aynı şekilde MS, ALS gibi hastalıkları olan insanlar da bu şekilde başvuruyor.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Bu gibi başvurular sadece bizde değil, yurt dışında da var. Yurt dışında en çok ABD’de de ve ikinci adres Almanya’da bulunuyor. Bu iki ülkedeki bazı klinikler bilimsel olmayan yöntemlerle ‘Biz sizi tedavi edelim.’ diyerek, bu insanlara lyme hastalığında etkili olabilecek antibiyotik veriyor. Tedavi 2-3 yıl sürebiliyor. İlaçları bazen de damardan veriyorlar. Bu kişileri deyim yerindeyse süründürüyorlar.”

– “Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor”

Prof. Dr. Önder Ergönül, geçerli olmayan testlerle bu hastalara lyme tanısı konulmaya çalışıldığına işaret ederek, “Lyme tanısının doğrulanması gerekiyor. Uygulanan testte beş bandın da pozitif olması gerekiyor. Lyme diye iddia edilen tüm bu hastaların testleri negatif çıkıyor. Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor. Geçerli olmadığına dair hem Amerikan hem Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Dernekleri açıklamalar yaptı. Bu testleri dikkate almayın dediler.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu nedenlerle hastalar karşısında zor duruma düştüklerini dile getiren Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lyme hastasıyım, diye inandırılmış bir kesim var. Doktorlar ‘Hayır sen lyme değilsin.’ diyor. Bu defa doktora ‘Sen bilmiyorsun, tanı koyamıyorsun ya da neden kabullenmiyorsunuz, bize zulmediyorsunuz.’ gibi serzenişler oluyor. Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.

Bazı hastalar da yurt dışına yönlendiriliyor, maddi, manevi ciddi zarara uğratılıyor. Hem iyileşme olmuyor hem gereksiz antibiyotik tedavisi alınıyor hem de almaları gereken tedavilerinden geri kalıyorlar. KLİMİK Derneği, Sağlık Bakanlığı’na bu konu ile ilgili hazırladığı rapor sunacak. Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin hazırladığı raporlar var. Vatandaşlarımızı ve doktorları aydınlatmak istiyoruz.”

– “Kenenin çabuk fark edildiğinde, bulaştırma riski ortadan kalkar”

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Temel Sağlık Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşen Gargılı da Türkiye’de lyme hastalığını bulaştırma potansiyeli olan “Ixodes ricinus” cinsi kenelere, özellikle nem oranının yüksek olduğu, taban bitki örtüsünün sık ya da dökülmüş ve üst üste yığılmış yaprakların yoğun olarak görüldüğü, fare, sincap gibi küçük memelilerin sık olduğu doğal alanlarda rastlandığını aktardı.

Prof. Dr. Ayşen Gargılı, bu cins kenenin, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz iklimine açık kesimleri ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere diğer bölgelerde de nemli ve uygun taban örtüsünün bulunduğu alanlarda yayılış gösterdiğine işaret ederek, “Lyme hastalığı hayvanlarda ve insanlarda valide edilmiş immunolojik testler kullanılarak tespit edilebilir. Türkiye’de son 20 yılda bildirilmiş çok az olgu vardır.” dedi.

Lyme hastalığını bulaştıran kene türünün Türkiye’de yaygın olarak bulunduğunu ancak bulaşma için bir insanı ısıran kenenin mikroorganizmayı içermesi gerektiğini anlatan Gargılı, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ek olarak, kene tutunduğu kişiden en az 36 saat kan emmelidir. Yani tutunduktan sonra birkaç saat içinde fark edilen ve uzaklaştırılan keneler, hastalığı taşısalar bile bulaştırma riskleri ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, kenelerin yayılış gösterebileceği açık alanda bulunma, piknik, yürüyüş, çalışma faaliyetlerinden sonra vücudun keneler yönünden incelenmesi ve bulunan kenelerin hemen uzaklaştırılması en geçerli kontrol önlemidir.

Keneyi çıkarırken, sağa, sola, yukarı ya da aşağıya çekiyor olmanın hiçbir farkı ve önemi yoktur. Ne yazık ki bu konuda çok yoğun bilgi kirliliği mevcuttur. Önemli olan; keneyi en kısa sürede, mümkünse elle değil bir pens, cımbızla deriye en yakın olan kısmından tutarak sabit bir güçle çekerek koparmadan çıkarmaktır. Kenenin ağız parçaları kopup deri içinde kalabilir, bu parçaların hastalığın bulaşması için riski yoktur ancak kıymık batması gibi yabancı cisim etkisi gösterebilir.”

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-sarlatan-doktorlar-ms-hastalarini-lyme-olduguna-inandiriyor-11-681-76291.html

Lyme hastalığı da tıpkı gluten hassasiyeti gibi “kellikten körlüğe”  her hastalığın sebebiymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.Lyme meftunları diye adlandırabileceğimiz bir topluluk da var.

Bu hastalığın çok farklı belirti ve tablolarda karşımıza çıkması tabii ki mümkündür ama burada hem kantarın topuzunun kaçtığı hem de bir suistimal olduğu apaçık ortadadır.

***

Medimagazin’ in haberi:

kasa fişiTürk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) ile Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, bir kesimin, kenelerin insana tutunması sonucu bulaşan “borrelia burgdorferi” bakterisinin yol açtığı lyme hastası olduğuna inandırıldığını belirterek, “Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.” dedi.

Prof. Dr. Ergönül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spiroketler grubunda bulunan “borrelia” cinsindeki bakterilerin oluşturduğu bir sorun olan lyme hastalığının, “ixodes” cinsinden kenelerin tutunması yoluyla bulaştığını söyledi.

Kenelerin bu bakteriyi fare, sincap, kedi, köpek ve geyiklere bulaştırabildiğini aktaran Ergönül, hastalığın insana bulaşmasının tek yolunun kene tutunması olduğunu aktardı.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Ergönül, hastalığın kene tutunması sonrası, çoğunlukla deride lezyonla ortaya çıktığını ifade ederek, “Haftalar ve aylar sonra farklı belirtilerle devam eden bir hastalıktır. İleri komplikasyonları olabiliyor. Deri lezyonu hastaların yüzde 80’inde görülüyor, yüzde 20’sinde görülmeyebiliyor. Birkaç ay sonra eklem ağrıları olabiliyor, 3-6 ay sonra da kalp bulguları ve sinir tutulumları olabiliyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’de lyme hasta sayısının son derece düşük olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Hastalık Amerika’da var, Avrupa’nın belli ülkelerinde, özellikle Orta Avrupa’da bulunuyor. Hastalığın gelişmesi için bu kene türünün olması ve kenenin bakteriyi taşıması gerekiyor. Bizim ülkemizde son 20 senede sadece 50-60 olgu bildirilmiş. Üstelik tanısı gerçekten uluslararası bilimsel koşullara uygun olan sadece 30-40 olgu bulunuyor.

Örneğin bizler kendi kliniklerimizde son 10 yılda, 2 olgu saptadık. Türkiye’de son zamanlarda bu konuda uzman olmayan hatta doktor bile olmayan bazı kişiler hastaları yanıltıyor. ‘Benim çocuğuma otizm tanısı konuldu, bunun nedeni lymemış.’ şeklinde gelen hastalarımız var. Aynı şekilde MS, ALS gibi hastalıkları olan insanlar da bu şekilde başvuruyor.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Bu gibi başvurular sadece bizde değil, yurt dışında da var. Yurt dışında en çok ABD’de de ve ikinci adres Almanya’da bulunuyor. Bu iki ülkedeki bazı klinikler bilimsel olmayan yöntemlerle ‘Biz sizi tedavi edelim.’ diyerek, bu insanlara lyme hastalığında etkili olabilecek antibiyotik veriyor. Tedavi 2-3 yıl sürebiliyor. İlaçları bazen de damardan veriyorlar. Bu kişileri deyim yerindeyse süründürüyorlar.”

– “Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor”

Prof. Dr. Önder Ergönül, geçerli olmayan testlerle bu hastalara lyme tanısı konulmaya çalışıldığına işaret ederek, “Lyme tanısının doğrulanması gerekiyor. Uygulanan testte beş bandın da pozitif olması gerekiyor. Lyme diye iddia edilen tüm bu hastaların testleri negatif çıkıyor. Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor. Geçerli olmadığına dair hem Amerikan hem Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Dernekleri açıklamalar yaptı. Bu testleri dikkate almayın dediler.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu nedenlerle hastalar karşısında zor duruma düştüklerini dile getiren Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lyme hastasıyım, diye inandırılmış bir kesim var. Doktorlar ‘Hayır sen lyme değilsin.’ diyor. Bu defa doktora ‘Sen bilmiyorsun, tanı koyamıyorsun ya da neden kabullenmiyorsunuz, bize zulmediyorsunuz.’ gibi serzenişler oluyor. Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.

Bazı hastalar da yurt dışına yönlendiriliyor, maddi, manevi ciddi zarara uğratılıyor. Hem iyileşme olmuyor hem gereksiz antibiyotik tedavisi alınıyor hem de almaları gereken tedavilerinden geri kalıyorlar. KLİMİK Derneği, Sağlık Bakanlığı’na bu konu ile ilgili hazırladığı rapor sunacak. Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin hazırladığı raporlar var. Vatandaşlarımızı ve doktorları aydınlatmak istiyoruz.”

– “Kenenin çabuk fark edildiğinde, bulaştırma riski ortadan kalkar”

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Temel Sağlık Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşen Gargılı da Türkiye’de lyme hastalığını bulaştırma potansiyeli olan “Ixodes ricinus” cinsi kenelere, özellikle nem oranının yüksek olduğu, taban bitki örtüsünün sık ya da dökülmüş ve üst üste yığılmış yaprakların yoğun olarak görüldüğü, fare, sincap gibi küçük memelilerin sık olduğu doğal alanlarda rastlandığını aktardı.

Prof. Dr. Ayşen Gargılı, bu cins kenenin, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz iklimine açık kesimleri ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere diğer bölgelerde de nemli ve uygun taban örtüsünün bulunduğu alanlarda yayılış gösterdiğine işaret ederek, “Lyme hastalığı hayvanlarda ve insanlarda valide edilmiş immunolojik testler kullanılarak tespit edilebilir. Türkiye’de son 20 yılda bildirilmiş çok az olgu vardır.” dedi.

Lyme hastalığını bulaştıran kene türünün Türkiye’de yaygın olarak bulunduğunu ancak bulaşma için bir insanı ısıran kenenin mikroorganizmayı içermesi gerektiğini anlatan Gargılı, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ek olarak, kene tutunduğu kişiden en az 36 saat kan emmelidir. Yani tutunduktan sonra birkaç saat içinde fark edilen ve uzaklaştırılan keneler, hastalığı taşısalar bile bulaştırma riskleri ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, kenelerin yayılış gösterebileceği açık alanda bulunma, piknik, yürüyüş, çalışma faaliyetlerinden sonra vücudun keneler yönünden incelenmesi ve bulunan kenelerin hemen uzaklaştırılması en geçerli kontrol önlemidir.

Keneyi çıkarırken, sağa, sola, yukarı ya da aşağıya çekiyor olmanın hiçbir farkı ve önemi yoktur. Ne yazık ki bu konuda çok yoğun bilgi kirliliği mevcuttur. Önemli olan; keneyi en kısa sürede, mümkünse elle değil bir pens, cımbızla deriye en yakın olan kısmından tutarak sabit bir güçle çekerek koparmadan çıkarmaktır. Kenenin ağız parçaları kopup deri içinde kalabilir, bu parçaların hastalığın bulaşması için riski yoktur ancak kıymık batması gibi yabancı cisim etkisi gösterebilir.”

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-sarlatan-doktorlar-ms-hastalarini-lyme-olduguna-inandiriyor-11-681-76291.html

Lyme hastalığı da tıpkı gluten hassasiyeti gibi “kellikten körlüğe”  her hastalığın sebebiymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor.Lyme meftunları diye adlandırabileceğimiz bir topluluk da var.

Bu hastalığın çok farklı belirti ve tablolarda karşımıza çıkması tabii ki mümkündür ama burada hem kantarın topuzunun kaçtığı hem de bir suistimal olduğu apaçık ortadadır.

***

Medimagazin’ in haberi:

kasa fişiTürk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) ile Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, bir kesimin, kenelerin insana tutunması sonucu bulaşan “borrelia burgdorferi” bakterisinin yol açtığı lyme hastası olduğuna inandırıldığını belirterek, “Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.” dedi.

Prof. Dr. Ergönül, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spiroketler grubunda bulunan “borrelia” cinsindeki bakterilerin oluşturduğu bir sorun olan lyme hastalığının, “ixodes” cinsinden kenelerin tutunması yoluyla bulaştığını söyledi.

Kenelerin bu bakteriyi fare, sincap, kedi, köpek ve geyiklere bulaştırabildiğini aktaran Ergönül, hastalığın insana bulaşmasının tek yolunun kene tutunması olduğunu aktardı.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Ergönül, hastalığın kene tutunması sonrası, çoğunlukla deride lezyonla ortaya çıktığını ifade ederek, “Haftalar ve aylar sonra farklı belirtilerle devam eden bir hastalıktır. İleri komplikasyonları olabiliyor. Deri lezyonu hastaların yüzde 80’inde görülüyor, yüzde 20’sinde görülmeyebiliyor. Birkaç ay sonra eklem ağrıları olabiliyor, 3-6 ay sonra da kalp bulguları ve sinir tutulumları olabiliyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’de lyme hasta sayısının son derece düşük olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

“Hastalık Amerika’da var, Avrupa’nın belli ülkelerinde, özellikle Orta Avrupa’da bulunuyor. Hastalığın gelişmesi için bu kene türünün olması ve kenenin bakteriyi taşıması gerekiyor. Bizim ülkemizde son 20 senede sadece 50-60 olgu bildirilmiş. Üstelik tanısı gerçekten uluslararası bilimsel koşullara uygun olan sadece 30-40 olgu bulunuyor.

Örneğin bizler kendi kliniklerimizde son 10 yılda, 2 olgu saptadık. Türkiye’de son zamanlarda bu konuda uzman olmayan hatta doktor bile olmayan bazı kişiler hastaları yanıltıyor. ‘Benim çocuğuma otizm tanısı konuldu, bunun nedeni lymemış.’ şeklinde gelen hastalarımız var. Aynı şekilde MS, ALS gibi hastalıkları olan insanlar da bu şekilde başvuruyor.

lyme disease ile ilgili görsel sonucu

Bu gibi başvurular sadece bizde değil, yurt dışında da var. Yurt dışında en çok ABD’de de ve ikinci adres Almanya’da bulunuyor. Bu iki ülkedeki bazı klinikler bilimsel olmayan yöntemlerle ‘Biz sizi tedavi edelim.’ diyerek, bu insanlara lyme hastalığında etkili olabilecek antibiyotik veriyor. Tedavi 2-3 yıl sürebiliyor. İlaçları bazen de damardan veriyorlar. Bu kişileri deyim yerindeyse süründürüyorlar.”

– “Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor”

Prof. Dr. Önder Ergönül, geçerli olmayan testlerle bu hastalara lyme tanısı konulmaya çalışıldığına işaret ederek, “Lyme tanısının doğrulanması gerekiyor. Uygulanan testte beş bandın da pozitif olması gerekiyor. Lyme diye iddia edilen tüm bu hastaların testleri negatif çıkıyor. Hastalar geçerli olmayan bazı testlerle kandırılıyor. Geçerli olmadığına dair hem Amerikan hem Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Dernekleri açıklamalar yaptı. Bu testleri dikkate almayın dediler.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu nedenlerle hastalar karşısında zor duruma düştüklerini dile getiren Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lyme hastasıyım, diye inandırılmış bir kesim var. Doktorlar ‘Hayır sen lyme değilsin.’ diyor. Bu defa doktora ‘Sen bilmiyorsun, tanı koyamıyorsun ya da neden kabullenmiyorsunuz, bize zulmediyorsunuz.’ gibi serzenişler oluyor. Şarlatan dediğimiz doktorlar, hastaları inandırmış durumda. İnananların sayısı giderek artıyor. Düşünün binlerce MS, ALS hastası kendini lyme sanıyor.

Bazı hastalar da yurt dışına yönlendiriliyor, maddi, manevi ciddi zarara uğratılıyor. Hem iyileşme olmuyor hem gereksiz antibiyotik tedavisi alınıyor hem de almaları gereken tedavilerinden geri kalıyorlar. KLİMİK Derneği, Sağlık Bakanlığı’na bu konu ile ilgili hazırladığı rapor sunacak. Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği ve Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin hazırladığı raporlar var. Vatandaşlarımızı ve doktorları aydınlatmak istiyoruz.”

– “Kenenin çabuk fark edildiğinde, bulaştırma riski ortadan kalkar”

Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Temel Sağlık Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayşen Gargılı da Türkiye’de lyme hastalığını bulaştırma potansiyeli olan “Ixodes ricinus” cinsi kenelere, özellikle nem oranının yüksek olduğu, taban bitki örtüsünün sık ya da dökülmüş ve üst üste yığılmış yaprakların yoğun olarak görüldüğü, fare, sincap gibi küçük memelilerin sık olduğu doğal alanlarda rastlandığını aktardı.

Prof. Dr. Ayşen Gargılı, bu cins kenenin, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz iklimine açık kesimleri ve Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere diğer bölgelerde de nemli ve uygun taban örtüsünün bulunduğu alanlarda yayılış gösterdiğine işaret ederek, “Lyme hastalığı hayvanlarda ve insanlarda valide edilmiş immunolojik testler kullanılarak tespit edilebilir. Türkiye’de son 20 yılda bildirilmiş çok az olgu vardır.” dedi.

Lyme hastalığını bulaştıran kene türünün Türkiye’de yaygın olarak bulunduğunu ancak bulaşma için bir insanı ısıran kenenin mikroorganizmayı içermesi gerektiğini anlatan Gargılı, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ek olarak, kene tutunduğu kişiden en az 36 saat kan emmelidir. Yani tutunduktan sonra birkaç saat içinde fark edilen ve uzaklaştırılan keneler, hastalığı taşısalar bile bulaştırma riskleri ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle, kenelerin yayılış gösterebileceği açık alanda bulunma, piknik, yürüyüş, çalışma faaliyetlerinden sonra vücudun keneler yönünden incelenmesi ve bulunan kenelerin hemen uzaklaştırılması en geçerli kontrol önlemidir.

Keneyi çıkarırken, sağa, sola, yukarı ya da aşağıya çekiyor olmanın hiçbir farkı ve önemi yoktur. Ne yazık ki bu konuda çok yoğun bilgi kirliliği mevcuttur. Önemli olan; keneyi en kısa sürede, mümkünse elle değil bir pens, cımbızla deriye en yakın olan kısmından tutarak sabit bir güçle çekerek koparmadan çıkarmaktır. Kenenin ağız parçaları kopup deri içinde kalabilir, bu parçaların hastalığın bulaşması için riski yoktur ancak kıymık batması gibi yabancı cisim etkisi gösterebilir.”

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-sarlatan-doktorlar-ms-hastalarini-lyme-olduguna-inandiriyor-11-681-76291.html

Paylaş
Önceki Yazı

Medya Silahı İle Yönlendirmek

Sonraki Yazı

Gün Batımı ve Dolunayda Tuz Gölü

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

Prof.Dr. A. Rasim KÜÇÜKUSTA

İlişkili Yazılar

Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Felç Riskini Artırıyor

08 Aralık 2024
5k
Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor
Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

Günde 3 Bardak Süt Kemik Kırığı ve Ölüm Riskini Artırıyor

06 Aralık 2024
5k
Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor
Genel Eğitim

Antiniyotikler Meme Kanseri Riskini Artırıyor

30 Kasım 2024
5k
Grip Aşısı Rezaleti
Genel Eğitim

Grip Aşısı Rezaleti

29 Kasım 2024
5k
Sonraki Yazı

Gün Batımı ve Dolunayda Tuz Gölü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap