Bir yanı Kosova bir yanı Makedonya’dır Şar Dağları’nın. İki tarafına iki güzel şehir sırtını yaslamıştır; Makedonya’nın Tetova Kosova’nın Prizren şehirleri. Asırlık ağaçları ve bitki örtüsü ile yemyeşildir.
Küçük nehir ve akarsuları ile dağ bisikleti ve dağ yürüyüşü için nadir güzellikte bir parkurdur. 30 Haziran 2013 tarihinde yedinci kez düzenlenen bisiklet maratonu yarışı esnasında ilan edilen olumsuz hava koşullarına rağmen bisikletseverler Popova Şapka Kayak Merkezi’nde buluşmuşlardır.
Şar Dağları, bir spor dalına ev sahibi olmanın yanı sıra şarkılara, şiirlere, kitaplara, halk hikayelerine konu olmuştur.
Hale Seval “Üsküp’ün İçinde Kumaş Biçerler” isimli kitabının 7. ve 8. sayfalarında dağın iklimini şöyle anlatmıştır; “Titredim, hepimiz titredik; sert esinti gözkapaklarımıza yerleşmeye çalışan uykuyu avuçlayıp, dağların arkasına götürdü. Şar Dağı’nın gölgesinde uyku haramdı gözlerimize…..Mali Sahrr ın rüzgârı bize döndü.” (Mali: Arnavutça “dağ” demektir)
Meşhur Vardar Ovası türküsünde “Mayadağ’dan kalkan kazlar” denilen yerin o coğrafyada bir dağ bulunmaması nedeniyle aslında Şar Dağları olduğu söylenmektedir. Bir diğer örnekte ise; çığ olup esir aldığı üç çobanın serbest kalmak için dağa yalvarışlarını konu alan halk türküsünde ana karakterdir.
“Raspukala, raspukala Şar Palnina.
Ajde raspukala, raspukala Şar Planina.
Mi pothvati mi pothvati tri ovçara.
Ajde tri ovçara, tri ovçara, tri çobana.”
(Anlamı: Yere eğildi Şar Dağı. Heyelan olup üç çobanı çığ altında bıraktı.)
Samiha Ayverdi (1972 senesinde yaptığı Balkan Seyahatine atıfta bulunarak) Şar Dağları’na ait anlatısını Radoviç’in anlı şanlı ailelerinden lütufkâr, cömert, dürüst bir şahsiyet olan Koca Kadir Bey penceresinden aktarmaktadır: “Kızlarının da oğullarının da tam bir beyzadeye uygun efendilik anlayışı ile yetiştirmelerine dikkat ederken o ara, örf ve adetlerine de saygılı olmak gerektiğini nasıl görmezlikten gelebilirdi? Mesela mektep çağı yaklaşırken her oğlan çocuğunun bir sünnet düğünü ile taltif edilmesi icap ettiğini nasıl bilmez olurdu? Koca Kadir Bey Muharrem, Ekrem ve Süreyya aslı üç oğlu örf ve adet gereği at sütünde şehri bir baştan bir başa dolaştıktan sonra baba kapısına gelip de bu son merhalede durunca gene görenek icabı kimse onları atlarından indirmeğe teşebbüs etmemişti. Edemezdi. Zira babalarının kapıya inmesi lazımdı. Nitekim az sonra Koca Kadir Bey kapıda göründü ve oğullarının her birine sıra sıra Kostivar ve Şar Balkanları civarındaki ormanlarından birini sünnet hediyesi olarak bağışladı. Ancak o zaman çocuklar attan inerek babalarının ellerini öptüler.” (Küplüce’deki Köşk syf: 6-7) Koca Kadir Bey’in ailesinden ve sahip olduklarından bahsederken bir zaman tüneli içindeymişçesine başlarına geleleri aktaran yazar “Dağı taşı Türk’ün olan Rumeli’de ucu bucağı bulunmayan ormanlara sahip olarak onları işletmek, memleketin gelirine gelir katmak güzeldi.” (Küplüce’deki Köşk syf: 7) hususuna birkaç defa özellikle yer verdiği görülmektedir.
2018 Ağustos ayının ilk günlerinde seyahat ettiğimiz Kosova’nın Prizren şehrinde Şar Dağları’nı görmek bana da nasip oldu. Yılın en sıcak ayı olmasına rağmen sehirde bulunduğumuz üç gün buyunca durmaksızın yağan sağanak yağmur, dağın başını sis bulutu içinde bırakmış olsa da heybetini hissetmemek mümkün değildi.





















