2008 yılında ambalajlı süt sanayicileri çiğ süt fiyatlarını indirince hayvancılıkta zarar eden çiğ süt üreticileri süt ineklerini kasaba göndermek zorunda kalmışlardı. Hayvancılığın kalkındırılmasına yönelik göreceli yükseltilen devlet destekleri çiğ sütün ucuz alınışından dolayı yine süt sanayicilerini gitmekte idi.
İşte bu ortamda 2008 yılında hayvancılığımız süt sanayicilerinin el birliği, o zamanki adı ile Tarım Bakanlığı’nın çözümsüz reçetelerinde çökertilmişti…
2008 yılından 2010 yılına kadar çiğ süt fiyatlarına göreceli bir destek olan süt tozu destekleri icat edilmiş ise de bu da yine sadece süt sanayicilerinin ekmeğine yağ sürmüştü!
Böylece süt inekleri kasaba gidince memlekette doğuracak, buzağı yapacak, o da büyüyüp besi hayvanı olacak varlık azalınca et fiyatlarının yükselmesi fırsat bilindi. 2010 ayında kamuoyunda et, canlı hayvan, besilik hayvan, damızlık hayvan ithalatı konuşulmaya başlanınca Veteriner Hekimler Odası Merkez Birliği sağır sultanın duyacağı şekilde basın açıklamasında bulundu. Oda’nın yaptığı açıklamada yapılması öngörülen kesilmiş, dondurulmuş et, besilik, kasaplık hayvan ithalatında hayvan ve insan sağlığının tehlikeye gireceğinin altı çizilmişti.
Bizde bu yönde bir çok kez kamuoyunu bilgilendirici yayınlar yapmış olmamıza rağmen halen kesilmiş et, kasaplık, besilik canlı hayvan ithalatı halkın sağlığı tehlikeye atılarak sürdürülmektedir.
Lütfen şimdi aşağıdaki milliyetin haberini okuyalım
Deli dana öldürdü
Manisa’da bir süredir tedavi gören emekli imam İsmail Bilgiçer ‘deli dana’ olarak bilinen hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Hastane yetkilileri hastalığın bulaşıcı olmadığını açıkladı
Manisa’nın Alaşehir İlçesi’nde 75 yaşındaki İsmail Bilgiçer’in, bir süredir tedavi gördüğü halk arasında ‘deli dana’ olarak bilinen ‘Creutzfeldt-Jakob’ hastalığından yaşamını yitirdiği bildirildi
Emekli İmam İsmail Bilgiçer, 6 ay önce sokakta fenalaşarak, kaldırıma yığıldı. Yakınları tarafından Salihli Devlet Hastanesi’ne götürülen Bilgiçer, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Bilgiçer, Nöroloji servisine yatırılarak, tedaviye alındı. Ancak, Bilgiçer’in tedavilere cevap vermemesi üzerine alınan kan örnekleri geçen ay Fransa’ya gönderildi. Gelen tahlil sonuçlarına göre Bilgiçer’e ‘Creutzfeldt-Jakob’ teşhisi konuldu. Durumu kötüleşen Bilgiçer sabaha karşı fenalaştı. Hastaneye kaldırılan Bilgiçer kurtarılamadı.
‘Tedbire gerçekten gerek yok mu’
Alaşehir Devlet Hastanesi İntaniye Uzmanı Gürcan Civaner, “Hastamıza ‘Creutzfeldt-jakop’ teşhisi konulmuştur. Bu hastalık deli dana hastalığı dahil birkaç prion hastalığıdır. Yani büyükbaş hayvanlarının beslenmesinde, diğer hayvanların kan-sakatat gibi atıkları kullanılırsa, bu hayvanlarla beslenen insanlarda bu hastalık görülebilir. Deli dana olarak bilinen hastalığın bulaşıcı özelliği yok. Yakınlarının tedbir almasına gerek yok” dedi.
Alaşehir Devlet Hastanesi uzman doktor Gürcan Civaner her ne kadar bu hastalığın bulaşıcı olmadığından dolayı ailesinin tedbir almasına gerek yok dese de sevgili okuyucular gerçekten ailesinin ve tüm bizlerin, tüketicilerin tedbir almasına gerek yok mu?
Tüm tehlikelerine rağmen kesilmiş et, kasaplık, besilik canlı hayvan ithalatı devam etmektedir. Bakanlık açıklamalarında ‘’ ithalatta her türlü kontrolleri yapıyoruz ‘’ açıklamaları görecelidir. Göstermeliktir.
Kasaptan, market reyonlarından satın aldığımız etten emin değiliz. Bizim de deli dana hastalığına tutulmamız işten bile değil. İki yıldır devam eden deli danalı et ve hayvanlardan sadece ölen imam İsmail Bilgiçer’mi bilinmiyor. Basına aks eden sadece bu mu?
Çözüm: Et, kasaplık, besilik canlı hayvan ithalatı yasaklanmalıdır.
Öyle ise ne yapmalı: ‘’ Et, kasaplık, besilik canlı hayvan, kesilmiş et ithalatı yasaklanmalı’’ kampanyası açsak mı ? Sizin fikriniz nedir? Lüften sessiz kalmayalım. Bir şeyler yapalım. Ne dersiniz?
İşte biz yukarıdaki yazımızı yazdıktan, diğer internet sitelerinde yayınladıktan sonra Sağlık Bakanlığı aşağıdaki açıklamayı yaparak hayvan ithalindeki panoramayı kurtarmaya çalıştı:
|
Sağlık Bakanlığı “Deli Dana Öldürdü” Haberleri Basın Açıklaması (11.02.2012)’n da; |
|
Bugün medyamızda “Deli Dana öldürdü” başlığı ile yer alan haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 75 yaşındaki bir vatandaşımızın halk arasında deli dana olarak ifade edilen Creutzfeldt-Jakop hastalığından yaşamını yitirdiğinin iddia edildiği, hastanın tedavisini yapan doktorun vakanın deli dana olmadığını, birçok nörolojik sebeple ortaya çıkan ve yavaş ilerleyen bir ensefalit (beyin iltihabı) olduğunu ifade edilmiştir. Halk arasında Deli dana diye adlandırılan hastalık variant Creuttzfeldt-Jakop (vCJD) 20 yas civarındaki genç erişkinlerde görülmektedir. 65 yas üzeri dönemde görülen Creutzfelth Jakop tablosu beyin dokusunun harabiyetidir ve deli dana hastalığı ile ilgisi bulunmamaktadır. Ülkemizde hastalığın bildirimi zorunludur ancak bugüne kadar herhangi bir vakaya rastlanmamıştır. Habere konu hastamız Creutzfelth Jakop Hastalığı'ndan hayatını kaybetmiş olup hastalığın deli dana ile ilgisi bulunmamaktadır.Bilgilerinize saygı ile sunulur.demiş.
Sağlık bakanlığının bu açıklamasına biz inanmıyoruz. Okuyucular lütfen google arama motoruna müracaat edip ‘’ deli dana ‘’ kelimesini yazdığınızda ‘’ Creuttzfeldt-Jakop ‘’ kelimesini bulacaksınız. Hem de Doç. Dr. Jale Erten tarafından yazılmış bir makaleyi okuyabilirsiniz. Yukarıda sağlık bakanlığının basın bildirisinde Hastanın tedavisini yapan doktoru “ vakanın deli dana olmadığını ‘’ söylediği gerçek dışı olup yine google arama motorundan bu konudaki video haberde ilgili doktoru dinleyecek olursanız ‘’ Creuttzfeldt-Jakop ‘’ un genellikle yenilen etlerden olabileceğini, olamayabileceğini de söylüyor. Sağlık Bakanlığı da hastaya konulan ‘’Creutzfelth Jakop’’ teşhisinin deli dana da olabilinirliği ve yenilen etlerden bulaşabileceğini açıklaması gerekirken yukarıdaki açıklamayı yapmayı tercih etmiştir. Bu tercih insan ve hayvan sağlığı yönünde değil ithal etleri temizleme yönündedir. Zaten ‘’ Creuttzfeldt-Jakop ‘’ un (deli dana) sebebi bulunamadığından tedavisi yok. Hayvanların da kanından, idrarından, sıvılarından değil beyninden alınan parçacık ile teşhis konulabiliniyor. Sağlık Bakanlığı Niçin Bu Manevrayı yapıyor? Sağlık bakanlığının bu konuda hastada teşhis edilen ‘’ Creuttzfeldt-Jakop ‘’ deli dana olabilir de olmayabilir de demesi gerekir iken ‘’ değil ‘’ demesi bizce hiç de garip değil. Çünkü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ithal kesilmiş, dondurulmuş et, but, kasaplık, besilik hayvan ithalat politikasına fren yaptırmamak için, tüketicilerde panik yaptırmamak için Sağlık Bakanlığı bu açıklamayı yapmıştır. Bugüne kadar ithal eti yiyeceğimize Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı karar verirken sağlık bakanlığı da buna onay vermiş oldu. Peki sağlık bakanlığı gerçeği söyleseydi neler olurdu? Birincisi, et tüketicilerinde niçin deli danalı hayvanları ülkeye sokuyorsunuz sorusu gündeme gelirdi. İkincisi ise WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’ nün hayvan hastalıkları birimi Türkiye’yi ‘’ Deli Dana Hastalığı Görülen Ülkeler Listesi’’ne alması söz konusu olurdu. Sağlık Bakanlığı, tüketicileri değil üç kuruş, evet üç kuruş et ve et ürünleri ihraç eden firmaları korudu. Bu firmalar da yerli et pahalı diye kullanmıyorlar. İthal eti ihraç kaydı ile getirdikleri için sıfır gümrükle ithal ediyorlar Ülkemiz firmalarının üç kuruşluk ihracatı var iken 1,5 milyar Dolarlık canlı hayvan ve et ithalatımız var. Her ithal edilen 20 canlı hayvan bir yerli üreticinin iflasına sebep olur iken Gıda Tarım Hayvancılık Bakan’ımız da hayvan işletme büyüklükleri büyüyor diye seviniyor. Halbuki besi işletmeleri kartelleşiyor. Gıdadaki kartelleşme gıdaya erişimi zorlaştırır. Her türlü et ve canlı hayvan ithalatı durdurulmalıdır. |
