Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ali AYAZ

Sabıka Kaydı

Ali AYAZ Yazar Ali AYAZ
30 Mayıs 2017
Ali AYAZ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Adana Adliyesi  yine kalabalık günlerinden birine uyanıyordu. Daha sabahın erken saatlerinden itibaren taş  bina ısınmış sımsıcak olmuştu. Çukurova için ağustos sonunda bu sıcak normal sayılırdı. Adliye her gün insanlarla  dolar taşarken yepyeni yüzler bile tanıdık gelir insana.  O gün de zincir gibi kıvrılıp bükülen kuyruk, sütunları dolaşıyor;  yola kadar taşıyordu.

Sade  giyimli,  aynı aileden oldukları anlaşılan insanlara,  kollarında cüppeleriyle genç avukatlar hararetli hararetli  bir şeyler anlatıyorlardı. Yüzlerinde  belirsiz bir durgunlukla herkes ciddiydi. Sıraya  yeni girmiş bir kaç gencin  neşeli halleri dikkatten kaçmıyor, kalabalıkla tezat oluşturuyordu. Belli ki işe  girmek için  son derece önemli bir evrak olan ‘’sabıka kaydı ‘’ alma derdindeydiler. Bu, öyle sıradan bir evrak değildi. Hoş adına “sabıkasızlık kaydı” denilse sanki daha doğru olacaktı. Bu evrakın verilmediği kişi hiçbir devlet dairesinde çalışamazdı.

Sıranın sonu, taş binanın gölgesine doğru kaymıştı. İnsanlar bu sıcakta birbirlerine sokulmaktan rahatsız olmuyorlardı. Aynı amacı taşımak,  insanları birbirine  yaklaştırıyordu belki de… Hatta  adliyeye arkadaşlarıyla  gelen  gençler, bu durumdan yararlanıp çeşitli şakalar yapmayı bile  ihmal etmiyorlar, etraftakileri güldürmeye çalışıyorlardı. Ağustos sonu sıcağının enselerde boza pişirmesi bile grubun neşesini bozamıyor, etraflarında  gittikçe artan seyirciler oluşturuyordu. Yeterince dikkat çektiklerinden emin olunca da şakanın dozunu arttırıyorlar, hatta bazen tadını da kaçırıyorlardı. Yapılan bu küçük yarenlikler insanların usancını  hafifletiyordu belli ki… Soğuk su satıcıları ve simitçiler kalabalığı görünce hemen o tarafa yöneliyorlardı.

Küçücük masalarında emekli zabıt kâtiplerinin  daktilo tıkırtıları,  otomobil gürültüleri arasında kayboluyordu. Su satan çocukların çığırtısı  da, çok sesli  klasik koroların ağır melodilerini andırıyordu. Gözüne giren dumanına rağmen ağzındaki sigarayla daktilonun tuşlarına vuran  kâtibin yanında dikilen yaşlı adam ‘’Bana bakmıyorlar, malımı sağlığımda istiyorlar, karşı çıkıyorum. Görülmüş şey mi sağlığında malı bölüp vermek. Sonra ağzını yele aç!’’ Beklemekten soğumuş, demli çayından alışkanlıkla bir yudum alan kâtip  onu dinlemiş gibi yaparak ‘’Kolay, hallederiz, vekâlet vereceksin.’’ diyordu kayıtsızca…

Sıralanmış arzuhalcilerden daha genç olanının yanında otuzlu  yaşlarda bir kadın… Kucağındaki çocuk mızmızlanıyor, ne görse istiyor. Neyse ki yanındaki kirli saçlı kız ile karnındaki sorun çıkarmıyor. ‘’Üzerime dost tuttu. Mersin’de çay ocağında çalışıyor, yedi tane çocuk  yaptı benden, biri de yolda’’. Zabıt kâtibi ‘’Vay anasını satayım. Adam çay ocağında çalışıyor, dostu var. Ben yıllardır kadınların öbeğinde çalışıyorum da… Tövbe tövbe!’’ diye iç geçirdi.

Temiz giyimli, yirmili yaşlarda uzun boylu, yakışıklı gencin  erken denebilecek yaşta  hayata atılacak olmasının  endişeli heyecanı yüzüne yansımıştı. Kuyruğun sonunu sordu. Sıra  gölgede bittiği için  dağınıktı, en sona durdu. “Bugün perşembe, pazartesi evrakları vermem lazım. Aslında

rapor almak için çok zaman harcayınca zamanım daraldı. Belgeyi yarın alamazsam pazartesine kalır. O zaman da kesin kaçırırım kaydı…” kaygısıyla dudaklarını kemiriyordu.

Öğretmen olacağı, öğrencileriyle buluşacağı  günü iple çekmişti. Öğretmenlik bu kadar sevilir miydi? Dördüncülükle girdiği Ankara Hukuk Fakültesi’ne  bile bu yüzden devam etmemişti. Yetenek sınavına girerek tercihini ressamlık ve öğretmenlikten yana kullanmıştı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde  resim okurken bölümündeki kızlar her sabah sırtına yumrukla vurup ’’Haydi okuluna gitsene ya! Senin yerin burası değil. Avukat, hâkim olman lazım. Herkesin eline bu fırsat geçmez.” diyorlardı. Ama gencin içinde yanan aşktan haberleri yoktu.

Aslında kendini bildiğinden beri ‘’Ressam olacağım.’’ diyor,  yetenekte kendine güveniyordu. Üç yaşlarında başlamıştı resim aşkı. Her yere bir şeyler çiziyordu; ne ocak bırakıyordu ne de baca… Ortadan kaybolduğu anlarda annesi arayınca ya bir kapının arkasında ya da sedir altında bulurdu onu. Gizli gizli resim çizerdi boş bulduğu her yere… Bu günkü gibi defter, kalem ne gezer!

Birgün ilkokul öğretmeni gezinerek ders anlatıyordu. Ali de gözleriyle öğretmenini takibe almıştı. Öğretmeninin ayakkabıları  yepyeniydi, yürüdükçe gıcır gıcır sesler çıkarıyordu. Öğretmen,  kendine gıpta ile bakan öğrencisinin hevesini anlamıştı. Bu hevesi kamçılamak için sınıfa dönerek ‘’Ya çocuklar işte böyle… Bazılarınız bana özeniyor. Öğretmenliğe hevesleniyor. Okuyup öğretmen olursanız sizin ayakkabılarınız da böyle gıcırdar işte!’’ dedi. Çocuk,  daha da hırslandı: ‘’Eğer ben de bir gün okuyup öğretmen olmazsam,  ayakkabılarımı da gıcırdatmasam  ne olayım!’’ diye iç geçirdi. Artık ressamlık hayallerine öğretmenlik hayali de eklenmişti. Her ikisini birden olmak ne kadar da yakışacaktı kendine!

Atama için mezunlardan istenen bir sürü evrakın  en önemlisi de ‘’Sabıka Kaydı’’ belgesiydi. Aslında sabıkasızlık kaydı demek daha doğruydu..Geçmişte yüz kızartıcı bir suçunuzun olmadığını, bundan hüküm giymemiş olduğunuzun belgesi… Sırf bu belgeyi alamadığı için tayini yapılamamış birçok arkadaşı vardı Ali’nin. ‘’Sabıkam yok. Belgeyi zaten alırım  ama zamanında alabilecek miyim?’’ endişesini büyüttükçe büyütüyordu içinde. Genç adam belli etmemeye çalışsa da terlemesi fazlaydı. Soranlara ‘’Ben zaten fazla terlerim.’’ dese de bugün avuçlarının içinin  terlediğini fark etmişti. “Hoş hava da sıcak… Belki de ondandır.‘’ diye geçirdi içinden.

Kuyruk binanın içine, oradan da üst koridora kadar uzanıyordu. İlk geldiğinde sona kaldığı için hayıflanıyordu ama yaklaşık bir buçuk saat  sonunda  sıra kendine iyice yaklaşmıştı. Önünde on beş kişi kadar vardı. Dilekçeyi verip çıkanlara soruyor, hep aynı cevabı alıyordu ‘’Salı günü sıra verdiler, saat ikide sonucu alırsın.’’ dediler. Tasalanması büsbütün artmıştı: ’’Ya bana da aynı şeyi söylerlerse? Salı günü sıra verirlerse, kayıta kesin yetişemem. Ama Allah büyük, yapacak bir şey yok!’’ Bu düşünceler içindeyken sıranın kendisine geldiğini fark etmemişti bile. İçeri girip memura  dilekçeyi uzattı. Memur hayretle bakıp incelerken ‘’Kim yazdı bunu? ‘’  dedi. ‘’Ben yazdım. Acaba bir sorun mu var?’’ Memur cevap vermedi ‘’Benimle gelir misin?’’ Çalışan önden yürürken  devamlı elindeki  evraka bakıyordu. Ali ’’Şu işe bak! Ben belgemi öne aldırma derdindeyken…”

Önünü ilikleyen memur,  kıyafetini kontrol ederek büyük, kahverengi kapıyı hafifçe tıklattı.’’Geel!’’ sesi duyulunca girdiler. Büyük bir masada tek başına oturan adamın önüne dilekçeyi koyarak geri çekildiler. Ali kapıdaki yazıya dikkat etmemişti  ama galiba savcının odasıydı burası. Savcı, merak ve hayretle dilekçeyi incelerken, yüzündeki asil ciddiyet  güven veren bir tebessüme dönüştü.  Genci rahatlatacak yumuşaklıkta ‘’Sen mi yazdın oğlum  bu dilekçeyi?’’ Ali ne diyeceğini bilemiyordu, biraz bekledi. Savcı tebessüm ediyordu.’’ Kötülüğüne sormuyor sanırım.’’ diye düşündü .‘’Ben yazdım efendim…’’. Savcı gülümsemesini sürdürerek ‘’Ne iş yapıyorsun sen?’’ .’’Dilekçemin  içeriğinde yazıyor efendim. Olur verirseniz, öğretmenlik için atamamı istiyorum.’’ dedi.

Anlaşılan savcı da memur gibi yazının içeriğinden çok güzelliğine dalmıştı. Ali, kaligrafi tekniğinin en güzel stiliyle kesik uçla, hat sanatının inceliklerini  de yansıtarak yazdığı  dilekçesiyle savcıyı da büyülemişti besbelli. Ayrıca kibarlığı da kocaman savcıda bile hayranlık uyandırmıştı. Savcı bir yazıya bakıyordu, bir de gence; bu gidip gelmeler epeyce sürdü.

Bu yazı tekniğinin temelini öğretmen okulunda, yazı atölyesinde atmıştı. Yatılı okulda herkes öğle yemeğinden sonra kız arkadaşlarıyla gezerken Ali, o yörede kargı denilen kamışla bu yazının inceliklerini öğreniyor, alıştırmalara devam ediyordu. İleride, Gazi Üniversitesi’ne girdiğinde de bu çalışmaları geliştirecekti. Zevkli bir çabaydı yazmak. Sessiz atölyede, ucu kesik kamışın çıkardığı gıcırtıları, geçmişte ilkokul öğretmeninin yürürken yeni ayakkabılarının çıkardığı gıcırtılara benzetiyordu ve ‘’Benim hayatımda herhalde gıcırtıların önemi büyük olacak! ‘’diyordu. Bu sesler çocuğun hayatına yön veriyordu sanki!

Savcı dilekçenin arkasını çevirdi, kendi el yazısıyla, Ali’nin şaşkın bakışları arasında ‘’Böyle güzel bir yazıyı yazan kişinin sabıkası olamaz,  olsa da ben kefilim. ’’diyerek ‘’Sabıkası yoktur.’’ diye büyükçe bir yazı yazdı. Mührü ıstampaya batırarak yazının üstüne kuvvetlice bastırdı, imzaladı. Ali o kadar sevinmişti ki ‘’Sağ olun. Te…te…teşekkür ederim.’’ diye kekeledi. Savcı gülümseyerek ‘’Hayırlı olsun.’’ dedi ve Ali’ye uzattı onaylı dilekçeyi.

Ali, elindeki onaylı dilekçeyle adeta uçuyordu. Islak mührü üfleyerek kurutuyor, bir taraftan da içinden  ‘Uzun ve yorucu çabalar sonucunda elde ettiğim güzel  yazı yazma yeteneğinin  bir gün bana iş kapısını herkesten önce aralayacağını nereden bilebilirdim!’’ diyordu. Kalabalığın  şaşkın bakışları arasında koridorlardan koşarak geçerek sevinçle adliyeden çıktı. Dokuz-on yaşlarındaki pantolonu yamalı küçük simitçiden bol susamlı bir simit aldı. Büyük para verdi. Çocuk arkadan

bağırıyordu: ‘’Abi paranın üstünü almadınız.’’

Ali AYAZ   Adana 30 Mart 2017

Paylaş
Önceki Yazı

Gelecek 100 Yıl: Kan İle mi Yazıldı?

Sonraki Yazı

İnsan Hakları…

Ali AYAZ

Ali AYAZ

İlişkili Yazılar

Ali AYAZ

Hambelez

21 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Sülman Dayı

04 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Keskin Mustafa

25 Kasım 2018
5k
Ali AYAZ

Eşek Arıları

20 Şubat 2018
5k
Sonraki Yazı

İnsan Hakları…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap