Ah be dostlar!.
Reisliği ihdas ettinizse, katlanacaksınız sonuçlarına. “Reis” olacak, tetikçi olmayacak, reis olacak, yalaka olmayacak, reis olacak, badigard olmayacak!, Racon olmayacak! Olacak şey mi!? Doğasına aykırı.
Birileri çıkıp, birileri adına; “sen kimsin?“ postası koyabiliyorsa bilin ki, bu racon reis adınadır. Reis’in bilgisi ve onayı dahilindedir. İşleyişte racona ters taraf da yoktur. Esen rüzgara bile hakim olan riyaset minnacık “serçe parmak”ta mı aciz kalacak!. Güldürmeyin adamı.
Dayanak ve güven o denli güçlü olmasa, onca parmak içinden seçilen en küçüğünün gücüyle nelere muktedir olduğu üzerinden kendi raconunu açıktan kim ilan edebilir ki!? Hadi bunca, “ileri demokrasinin özgürlüğün adaletin”(!) kol gezdiği ülkede adamın(!) şu söylediklerinin binde biri üzerinden sen de kendi raconunu kes bakalım:
“Bak ne diyorum”,(diyor muhatabına, adam(!)) “bütün Hürriyet’i topla benim serçe parmağım daha güçlü. Patronuna (Aydın Doğan) talimatı veririm, gereğini yapar. Parmağımda oynatıyorum onları. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorum.”…. “Siz kimsiniz? Bak nerede Tolga Tanış, Nazlı Ilıcak, Bülent Mumay, Eyüp Can? Soruyorum…”
İnsanın “ne serçe parmakmış be!” diyesi geliyor. “Allah ortaparmağın şerrinden korusun!” Sözün tam da burasında, insanın, bi-şey daha diyesi geliyor o patrona: “Ey Aydın Doğan, personelini serçe parmakla tehditle yetinenler, seni “ortaparmakla” mı terbiye etmeye kalktılar da (…..) susuyorsun? Şunu bil ki; en büyük onur ve erdem, çalışanlarının haklarını korumakla olur. Raconlara boyun eğmekle değil!.. Bunun para ve itibar kazandırdığı vakidir ama, onur kazandırdığı vaki değildir.
*
Ah be dostlar!…
Çok dedik, “iki de bir, “Reis!” “Reis!” deyip durmayın” “Hayra alamet değil” dedik. Reis’liğin kerametinde selamet olmaz dedik!. Bunun için “HAYIR!” istedik. Dinletemedik!. “Çarşamba’sı “Reis”ti bu işin” Perşembe’si de “racon”!. Doğası böyle, kaçınılmaz… Oldu işte!. Önceki raconları yok hükmünde saydıran “son racon” da kesildi:
“Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse bu raconu bizzat kendim keserim bu da böyle biline” dedi ve noktayı koydu.
Gördük ki; “gelin güvey olmayı biadın gereği sayan malum tayfa, eşşekten düşmüşe döndü” diyenler oldu. Ne var ki, benim gibi “vatanseverlikle uzaktan yakından ilgisi olmadığı bizzat reis tarafından ilan edilen solcu takımından(!!!??) bazıları da Saray’ın gücünün yeni bir tescili olarak algılanması adına bu zılgıtın çekildiği kanısında. Öyle olmasaydı, devletin savcılarına “alın bu hadsiz adamı!” talimatları verilmiş olmalı değil miydi!.. Böyle bir durumun milyonda bir ihtimalinde dahi, o ikinci sınıf raconcuların koruma altında olacaklarından emin olunuz. Adam(!) açıktan, falan-filan adamları yedim” diye ilan edebiliyorsa, onur ve haysiyet cellatlığı serbest mi bu ülkede?.
Ah be hukuk!.. “Neredesin!?” sorusuna bir kerecik cevap ver: – “Burada!…”
*
Merakla bekleniyor!…
Yenilir yutulur türden olmayan o malum tayfanın kestiği racon’a reisin koyduğu posta (kestiği racon) sonrası, 1- “bağımsız ve yansız” hukukun keseceği – kesmesi gereken racon 2- hür irade ve özgür basın sahibi” Aydın doğan’ın cevabı, 3- İleri demokrasinin “hür ve bağımsız-tasmasız” yazarların tepkileri kamuoyunda merakla bekleniyor.
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci
mehmethalilarik@gmail.com