Son dönemde, Türkiye içindeki ve dışındaki provokasyonların arttığı, şüphesiz, herkesin dikkatini çekmektedir. 1-Olayları yöneten, İsrail/ABD/Vatikan/AB şer ittifakıdır.
Amaç, Türkiye’yi 12 Eylül öncesinde olduğu gibi karıştırmaktır. Bunun için her yola başvurulmakta, yurt içindeki maşalardan da azami yararlanılmaktadır.
a)Üniversitelerdeki olaylar, masum hak arama hareketleri değildir. Bir terör hareketidir. İmralı ve dış mihraklarca yönetilen, öğrencilikle ilgisi olmayan, tipsiz ve kılıksız militanlar, ülkeyi germeye çalışmaktadırlar.
Ne yazık ki, her zaman olduğu gibi, kartel medyasının büyük bölümü/CHP/ ve malum kesimler, ülkenin değil, bu terör mihraklarının yanında yer almaktadırlar. Bu vesile ile polisimizi yıpratmak için de ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Ne imiş? Orantısız güç kullanılmışmış. Yani, Beyoğlu Emniyet Müdürü’ne saldıranlar, üniversitelerde anarşi doğuranlar, her tarafı yakıp yıkanlar, önüne gelene taş/sopa/yumurta atanlar haklı. Huzuru korumak için, hayatlarını ortaya koyan polis evlatlarımız haksız. Suçlu.
Bu ne çarpık zihniyettir. Bu ne biçim bir nefret dalgasıdır.
Nush (nasihat) ile uslanmayanın hakkı tekdir; Tekdir ile uslanmayanın hakkı da kötektir.
Polis; saldırgan olmayan, taş/sopa/molotof kokteyli/silah kullanmayan, kurallara uyanlara niçin kaba kuvvet kullansın?
Sen haddini aşar, terör estirir, halkın haklarını ihlal eder, gerçek öğrencilere baskı kurarsan, elbette hak ettiğin muameleyi de görürsün.
b)Bakınız, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki olaylara. Ne iğrenç, ne ağlanacak bir tablo. 20-30 çapulcu, fakülteyi esir almış. Kimseyi konuşturmuyor, her türlü iğrenç davranışı sergiliyor. Tam bir bölücü güruhu.
Mezunu olmaktan gurur duyduğum, 151 yıllık İrfan Yuvası, ne hale getirilmiş. Tam bir işgal ve zulüm tablosu. Ve yöneticiler ortada yoklar. Yıldırılmış ve korkutulmuşlar. Tam anlamı ile teslim olmuşlar.
Bu davranışların, demokrasi/ifade özgürlüğü vb. kavramlarla hiç ilgisi yoktur. Mutlaka önlenmesi ve faillerinin de en ağır biçimde cezalandırılması şarttır.
2-Elbette, bu provokasyonların ipleri dış mihrakların elindedir. Bu bir Haçlı Savaşı’dır. İllüminati’nin Dünya’yı sömürme operasyonlarının bir parçasıdır.
a)Geçen haftaki yazımda, Wikileaks olayının bir CIA/MOSSAD operasyonu olduğunu ve amaçlarını yazmıştım. Her geçen gün, beni teyid etmektedir. Amaçlar ve hedefler, daha da belirgin olarak, ortaya çıkmaktadır. (Ne yazık ki, CHP bu tuzağa düşmüş ve şer odaklarına destek verir hale gelmiştir.)
b)Şimdi, aynı tür saldırıların ekonomik araçlarla da yapılacağını tahmin ediyorum. (İnşallah yanılırım.)
Hatalı kur, ithalat, sıcak para politikaları, Türkiye’yi uçuruma doğru götürmektedir. Bir Avro’su bile yatırıma gitmeyen, Borsa ve diğer spekülatif alanlara yığılan sıcak para, ekonomimiz için, ciddi bir tehlikedir. AKP iktidarı, bunun tedbirlerini, ciddi olarak almalıdır. Tasarruf/yatırım/üretim/istihdam ve ihracat ağırlıklı olmayan bir ekonomide, gerçek anlamda kalkınma olmayacağını idrak etmelidir. (Lütfen, cilalı rakamlarla, kendimizi ve halkımızı kandırmaya çalışmayalım.)
c)Dost düşmanı, açıkça ortaya koyalım. Halka gerçekleri anlatalım. Mesela (tümü ile Türk düşmanı) AB’ye karşı dik duralım. Gümrük Birliği Anlaşması’nı tekrar gündeme getirelim. Bizi AB’ye almayacaklarını bilelim. (Şahsen, ben AB’ye girilmesine muhalifim. Kaldı ki, çok uzun olmayan bir süre içinde, AB diye bir şey de kalmayacaktır. Gümbür gümbür çökecektir.)
d)Belçika’daki, Flaman Parlamentosu Başkanı Jan Peter Peumans denen dangalağın yediği haltı, cevapsız bırakmayalım. Kendisine, ‘Dünya’daki en iğrenç halkın’, başta Kongo olmak üzere, sömürdüğü ülkelerin zenginlikleri ile bu düzeye gelen, Belçika halkı olduğunu öğretelim. İğrenç, kanlı geçmişlerini yüzlerine vuralım. Bugün de, teröre nasıl destek verdiklerini tüm dünyaya anlatalım.
Kısacası, zor günler bizi beklemektedir. Gün; uyanık olma, tuzaklara düşmeme, dayanışma günüdür…