Sancılarına rağmen, pencereye yaslandı. Deniz ruhunu hüzünlendirse de dalgaları izlemekten geri kalmadı. Dalgaların gümbürdemesi, güneşin batmakta olduğuna işaretti. Güneşin batışı… dedi
Erken çekilen güneş, yöreyi karanlığa terk ederken, vadi son görüntülerini sergiliyor, dedi. Bulutların da grileştiğini fark etti. Geçti ışığı yaktı ve pencereyi kapatıp çevreyi izlemeyi bıraktı.
Dünkü yağmurdan kurtuluşunu düşündü. Şans böyle oluyor. Yeğen Hızır gibi yetişti. Yürümede zorluk çekmem normal. Çünkü zamanında sağlığına dikkat etmezsen bugün ki ağrılar normaldir. Yeğenim sağ olsun, köye çıkarken durdu, beni aldı ve yağmur döküldü.
Kitabını okumaya devam etti. Hikâyenin kahramanına üzüldü. Böyle acıklı bir son düşünmüyordu. Gencin aceleciliği kendisini de ateşe atmasına neden olmuştu. Olay suçlunun mahkeme kararıyla af olacağı yerde, idamı istenmesi gibi bir şeydi.
“Yaş ilerledikçe, yaşantı sevecenliğini kaybediyor. Bugünlerde olduğu gibi moral bozan olaylara rastlıyorsun. Dost bildiklerin azalıyor. Sevgiye bağlı duygularını gündeme getiremiyorsun. Gücünün farkında olamıyorsun. Her işe zamanında koşamıyorsun. Yaşadığın ve değer verdiğin olaylar cazibesini kaybediyor. Böylece yaşama bağlanma arzun geriliyor,” dedi.
Pencereye dirseklerini dayadı. Karanlıkta derenin çağlamasını dinledi. İleriden kör bir sarı ışık geçti. Gün doğacak ve yeni bir gün daha başlayacaktı. Kör ışık söndü. Bir kukla gibi dengesiz hareket başladı. Bir kukla gibi her tarafından sesler geldi.
Ayrılık geldi çattı. Mor denizi ve kararan bulutları görmeyecekti. Bakmayacaktı pencereden. Olaylar böyle bitti. Fakat hayat devam ediyordu. Çalışanlar, pencerenin açılıp kapandığının farkında değildi.
Hayat devam ediyor ve istenmeyen bir olay karşına çıkıyor. Bu durumda ne yapacağını düşünemiyor. Yapılan yardım da bir işe yaramıyordu.
Yağmur damlalarının çıkarttığı ses, masadan kalkmasına neden oldu. Damlalar, bardaktan boşalırcasına dökülüyordu. Bu damlalar peşinden yıkımı da getirecek, dedi. Kitabın satırlarında yağmur havası yoktu yazıyordu.
Gökyüzü ona göre büyülüydü. Dışarı çıkmak istedi. İliklerine kadar suyla buluşsaydı. Çünkü bir aydır, damla yere düşmüyordu. Bulutlarla barışığım, toprak, bitki ve böcek çıktı dudakları arasından. Balıklar bile rahat soluyacaktı, dedi. Yağmura sevindiğini tekrar söyledi. Böyle bir gün unutulmazdı.
Bu yağmurla birlikte, doğa uyanacaktı. Sebzeler, meyveler özelliklerine göre büyüme ve gelişmeyi düzenleyecekler. Yağmurdan büyük zevk alıyordu. Yüreğinin isteği ve sevinci eksilmiyordu. Böyle bir günde denize kayıklarını çıkartmalarını izlemek isterdim. Dalgalar arasından denize varmak zordu. Çünkü dalgalar laf dinlemezlerdi. Dağ rüzgârı da dalgalardan yanaydı.
Kitabının sayfalarını karıştırdı. Yazmak kolay değil, okumak yine de daha iyi. Kalemini aldı ve “Anlayışlı olmayan insanlarla ilgiyi kesin,” diye yazdı. Onun için günlük tutma bu şekilde sözleri yazmaktı.
Okuma isteği kadar yazmaya karşı duyarlılığı yoktu. Yazmış olsa köy hayatında çok ilginç olaylar yaşamıştı.
Belki de çocukları anılarını yazarken, bugünü de olaya ekleyeceklerdi.
Hasan TANRIVERDİ





















