Sırlı küplerin sırrıdır pekmez, dolabın alt tereğinde. Pekmez köylünün dilinde, meyvenin özüdür. Meyve ağacının çiçeğinin özünü arı alır, bal yapar. İnsan ise meyvenin özünü alır, pekmez yapar.
Bal ve pekmez köylerde en iyi iki sıvı besin kaynağıdır. Bal arıya, pekmez insana ait sıvı besindir.
Tatlıların şahı bal, yardımcısı da pekmez olarak bilinir.
Her meyve tatlıdır. Tatlı meyvelerin tüm çeşitlerinden pekmez elde edilir. Yörede yaygın bulunan meyve ağaçlarına bağlı olarak çeşitli pekmez türleri üretilir. Kaynak suları gibi, meyvenin olduğu yerde pekmez üretilir.
Dut, elma, armut, incir, üzüm, kayısı ve yeni dünya pekmez çeşitleri olarak karşımıza çıkar. Bu kadar çeşitli pekmezi elde etmek, pekmez tavasını işidir.
Pekmez tavası, geniş, yuvarlak ve derin olmayan bir hacimdedir. Pekmez tavası bakırdan yapılır. Çünkü bakır ısıyı çok iyi iletir.
Tava yayvan olduğu için, meyvenin suyu kolaylıkla içerisine doldurulur. Sıkılmış olan meyve suyuna şıra denir. Şıranın ateşle dansı pekmez tavasında başlar.
Pekmez tavası geniş yüzeyli, derin olmayan görünümüyle büyük bir leğen gibidir. Meyvenin sıkılarak elde edilen suyu şıra adını alır. Şıra tavaya dökülür. Pekmez tavası kara ateş üzerine üç ayağa oturtulur. Ateş üzerine oturtulmuş tavaya şıra dökülür.
Pekmez tavası ateşte en az on saat kalır. Onun için tavanın dışı kalın is tabakasıyla kaplıdır. Gerektiğinde pekmez tavasının dışı yıkanır isinden temizlenir.
Şıra kaynadıkça kıvamı artmaya başlar. Pekmezin işleminde kıvamına göre hareket edilir. Belli kıvama ulaştığında tava ateşten alınır. Bulutlar belirli doygunluğa erişince nasıl ki suyunu boşaltıyorsa pekmez tavasının da pekmezi sırlı kaplara belki bir yıl kalmak üzere boşaltılır.
Pekmez, üreticinin başarabilme duygularının girdabında pişti, kıvamına erişti ve olgunlaştı.
Pekmezin dili meyvenin dallarda silkelenmesiyle hecelemeye başladı. Meyve seçildi, ayıklandı ve suyla yıkandı. Kelimeler döküldü dudaklarından. Sıkıldı şırası çıktı. Cümleler başladı, kurmaya. Pekmez tavası üç ayak üzerine oturdu ve yanmaya başladı. Cümlelerle derdini anlatmaya başladı.
Şıra pekmez tavasında pişti ve belirli kıvamını aldı. Böylece hikâyesini dillendirdi. Olgunlaştı ve şiir oldu nağmeler şeklinde dudaklardan döküldü. Sevgiyle pişmek, sevgiyle olgunlaşmak bu işte.
Pekmez tavası görevini yapmanın gururuyla mereğin kapısını önüne yaslandı. Kolay değildi on saattir ateşte yanmak. Yandı fakat pekmez denilen en güzel tatlıyı oluşturdu. Bakır kapta altın değerinde tatlı oluştu. İşte bakır altına dönüştü, denmiş olsa doğru olur.
Yaşadıkların gününü dolduruyor ve başarmanın verdiği gururu tadıyorsun. Beklentine de erişmiş oluyorsun. Kendine inandın ve başardın. Başarırken de çok heyecanlar yaşadın.
Hayatın inişli ve çıkışlı yollarına katlanırsan, varoluşuna daha çok inanırsın.
Hasan TANRIVERDİ





















