Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Halil DAĞ

Patron-Yanaşma Demokrasisi

Halil DAĞ Yazar Halil DAĞ
01 Aralık 2008
Halil DAĞ
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Önce sorular;

Herkesin kendini aklamak için turnusol kağıdı niyetine kullandığı demokrasi nedir?

Demokrasi dişi midir erkek midir? Yenilir, içilir bir şey midir? Eşyasının eşhası nasıldır? Ne gibi şartlar yerine getirilirse demokrasi vücut bulur? 

Türkiye’de demokrasi aşağı yukarı yüzyıldır tartışılmakta ve elli yılı aşkın bir zamandır uygulanmakta. Ancak bu uygulama kuruluştan beri var olan önemli bir siyasal geleneğin sakat yanlarını da içinde barındırmaktadır.

Doğru ya da yanlış, kim ne derse desin Anadolu Kurtuluş Hareketi siyasal iktidarın yerel iktidarlarla (eşraf) işbirliği ile başarıya ulaşmış bir hareket olmuştur. Buna bağlı olarak da devletin siyasal yapılanmasında yeni iktidar paylaşımında Ankara ulaşamadığı yerlere kendisine ortak yaptığı yerel eşrafın sağladığı destekle ve onların eliyle, koluyla, gözüyle ulaşmıştır.

1950 demokrasi deneyiminde Demokrat Parti’yi büyük bir destekle iktidara taşıyan da yine bu merkez-taşra ilişkisidir. CHP’nin yerel eşrafla olan yanlış ilişkileri ve 1945’lerdeki Toprak Reformu 1950’lere gelindiğinde devletle (CHP aynı zamanda devletti o dönemde) yerel iktidarlar arasındaki köprülerin tamamen atılmasına neden oldu.

Bu tarihsel olgu 1990’lara kadar pek değişmeden geldi ancak, 1950’lerden itibaren kasaba-köy eşrafının yerini biti kanlanan şehirli esnaf-tüccar kesimi ile daha sonra da merkezle arasını yaparak kendine bit sürüsü oluşturan iş adamları aldı.

Demokrasinin kendisine dönersek;

Demokrasi, iradenin kararlara yansımasından başka bir şey değildir. Çoğunlukçu ya da çoğulcu olsun her iki halde de demokrasiye bilimsel manada anlam katan şey, bağımsızca ortaya konmuş bir genel iradenin varlığıdır. Bu genel irade bireylerin tek tek bağımsız iradelerinin sayısal çoğunluğundan oluşur. Çoğulcu niteliği olan demokrasi ayrıca azınlık kalan iradelerin haklarının korunacağına dair garantiler getirir, hukuk sistemindeki değişikliklerle genel irade sahiplerini bağlar.

Demokraside en önemli unsur iradenin bağımsızca ortaya konmasıdır. Bu bakımdan ele alınca, ülkemizde demokrasi denen olgunun henüz var olmamış olduğunu iddia etmek yanlış olmayacaktır.

Nedenlerine gelince;

Türkiye’nin sosyolojik yapısı, 1960’lardaki değişime kadar çok net bir patron-yanaşma ilişkisine dayanmaktadır. Bu ilişki ortak coğrafi alanda ve fiziki işbirliği ve kader birliği gerektiren bir ilişkidir. Bu düzeyde bir ilişkinin varlığının olduğu bir patron-yanaşma dairesinde yanaşmaların bağımsız iradelerinin ortaya çıkması ne kadar mümkündür bilinmez. Ki Ankara’nın yerel ortağına karşı böylesi bir diklenmenin bedeli her zaman ağır olmuştur. Cezasını yerel patron verememişse, Kırşehir’in ilçe yapılması örneğinde olduğu gibi bizzat büyük patron vermiştir.

Tarihsel süreci atlayıp günümüzün krizlerle feleği şaşırılmış kadersiz toplumuna bakacak olursak;

Durum eskisinden maalesef daha vahimdir. Çünkü, patron-yanaşma ilişkisi ya da bağlantısı yıllar geçtikçe fiziken kırılmış bu bağ, köyden kente göçlerin neticesinde ortadan kaldırılmış olsa da bu ilişki değişik bir kimlik kazanarak daha da derinleşmiş en kötüsü ise içselleşmiştir.

Eskiden yanaşma, adil davranan bir Ankara’nın varlığı durumunda mahkemesi vs. yoluyla derdini devlete anlatabilirken, bu sefer patronluk koltuğuna maalesef Ankara oturmuştur ve vatandaşın kaderine razı olmuş yanaşmalıktan başka bir çaresi kalmamıştır.

Çünkü;

1997 yılından beri Asya Krizi’nin de sürüklemesiyle Türkiye sürekli bir kriz girdabında sürüklenip gidiyor ve uluslararası ölçekli bir durum döndürülüp dolaştırılıp 2001’de rahmetli Ecevit’in başına boca edildi ve o gün bugündür vatandaş hep bir tedirginlik ve bir korku dehlizinde yuvarlanıp gidiyor. Hal böyle olunca da tek tek bireylerin tutunacakları tek dal olarak devletin kendisi kalıyor. İşini bilenler zaten işini biliyor, onlar konumuzun dışında.

Uluslararası bir propaganda ve destekle ilahi kurtarıcı sıfatıyla iktidara gelenler, o gün bu gündür ülke içi siyasetlerini ısrarla ve bilerek bu korku üzerine inşa ediyorlar. Sayın Başbakan’ın meydanlarda ısrarla “istikrar” kelimesini kullanması bu korkunun belleklere ne denli yerleştiğinin göstergesinden başka bir şey değildir.

Bu korku bilinçaltına öyle bir yerleşmiş durumda ki son yedi-sekiz yılda Türkiye’de yerleşik değer yargılarının pek çoğu bu sayede silinip gitti ya da bilinçli politikalarla değiştirildi. Artık insanlar kanal kanal dolaşıp umut dünyasında kendilerine bir şans yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü ümitler tükenmiş durumda ve insanlar yaptıkları şeyin ahlaki boyutunu umursamaz duruma getirilmiş vaziyetteler.

Maslow’un sınıflamasında olduğu gibi fiziki ihtiyaçlardan oluşan birincil nitelikli ihtiyaçlar giderilmeden siz bir insandan daha üst kategorilerdeki ihtiyaçlarla örtüşen davranışları ve onların erdemini bekleyemezsiniz. Bugün bizim insanımız da birincil ihtiyaçlarını giderebilmenin derdiyle tüm toplumsal değer ve erdemlerinden sıyrılmanın eşiğinde maalesef.

29 Mart Yerel Seçimleri gelirken demokrasi;

Anlatmaya çalıştığımız gibi Türkiye’de demokrasinin patrona endekslendiği bir ortamda yeniden bir seçimin arifesindeyiz.

Batan onca küçük esnaf,

Kapanan binlerce dükkan,

Ödenemeyen kredi kartları ve krediler,

Ocağı tütmekten mahrum haneler,

Televizyonlarda abarta abarta izleyicinin gözüne sokulan üç kuruşluk yardımlarda katlanılan ömürlük boynu bükük zamanlar,

Kanal kanal gezen, şuurunu-ruhunu kaybetmiş, şans ya da karı-koca gibi değişik nasip arayan umudu kalmamış insanlar,

Üstüne gidilemeyen çarşaf çarşaf yolsuzluklar ve insanı imrendiren rakamlar, cezasız kalan suçlar, 

Belediyeler son iki ayda 600 bin adet 25 YTL’lik tüketici çeki dağıtmış vatandaşa,

111.785 aileye 692 bin kupon verilmiş son iki ayda,

İllerde valiler, ilçelerde kaymakamlar başbakanlığın kömür dağıtma memuru oldular son zamanlarda,

Belediyeler de artık başbakanlık gibi üzerinde “Satılamaz” yazan kömür çuvalları ile çıktılar meydana, 

Dahasını saymak sadece istatistiki gayretler olacaktır onun için listeyi burada kesiyorum. 

Ülke genelinden vergi adıyla ve ülke adına başka yerlerden iç ve dış borç adıyla elde ettiği kaynakları sağlıklı kullanmayarak, bunların cüzi bir kısmını vatandaşa kömür torbalarıyla ramazan poşetleriyle dağıtmak bu ülke insanını sadakaya alıştırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Şimdi burada detaylarına girmek istemediğim bir sadaka kültürü iyice kök salmış durumda. Vatandaş devletten gelen sadaka ile beslenmeyi alışkanlık haline getirirse ve onu kendisine getiren elin olmaması durumunda bu sadakadan da mahrum kalacağını bilirse o vatandaşın sizce iradesi ne kadar anlamlıdır.

Bu yüzden Türkiye’de %47’yi bırakın %87 ile iktidara gelmek de mümkündür şu şartlarda. Eğer ki mevcut hükümet işleri daha da kötüleştirir ve vatandaşı daha çaresiz durumlarda bırakırsa hiç ama hiç korkmasın şimdiye kadar kendisine oy vermeyenler de kendisine oy verecektir.   

Vira bismillah, şimdi tam da demokrasi zamanı…

Paylaş
Etiketler: demokrasidevletkamutoplumyönetim
Önceki Yazı

Düşüncemizi Tatile Çıkaralım

Sonraki Yazı

Kör Kütük!

Halil DAĞ

Halil DAĞ

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Halil DAĞ

Türk Rus İlişkilerinde Enerji Jeopolitiği

02 Kasım 2013
5k
Halil DAĞ

Bahçeli’nin Mübarek Elleri

25 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi Sendromu ve Siyasette Ufuk Çizgisi Sorunu

24 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi’nin Gençlerini Anlamak…

23 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

Kör Kütük!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap