Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Özgürlük için ‘Asla Gözlerini Kaçırma’!

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
11 Şubat 2019
Anibal GÜLEROĞLU
1
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
İnsanların tarih boyunca en çok mücadele ettiği şey nedir diye sorulsa, kuşkusuz çoğunluğun cevabı ‘özgürlük’ olur. Yönetim ve silah gücünü elinde bulunduranlar hırslarını tatmin için yok ediciliklerini sürdürürken gerek etnik, gerek dini, gerekse kişisel haklar konusunda özgürlük sağlayabilmek adına nice mücadele verilmiş tarih boyunca. İnsanlar, toplumlar her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi iradesine-düşüncesine göre karar vererek ve düşüncelerinde-davranışlarında baskılara, kısıtlamalara maruz kalmadan yaşayabilmenin peşinden koşup durmuşlar.
Muhakkak ki, bu özgürleşme yolunda olumlu örnekler kadar kara ideolojilerini özgürleştirip diktatörlüklerini kurmaya çalışanların, kendileri için tehlikeli-gereksiz gördükleri kesimi yok etmeye kalkışma eylemleri de yaşanmış-yaşanmakta yeryüzünde. Nitekim bu katliamcı özgürlük anlayışını vurgulamak adına ‘Tarih, katliam kulübesi gibidir’ demiş, Alman filozof Hegel… Öte yandan insanlık için özgürlük kavramı böylesine önemliyken, başkalarının özgürlüğünü-yaşam hakkını ortadan kaldıran katliamcı-soykırımcı gelişmelerin nasıl olup da sürekli yaşandığını anlama noktasında bir başka detay çıkıyor ortaya… Bazılarının olaylar karşısında gözlerini kaçırıp yok sayma korkaklığıyla, çıkarcılıkla veya sorgulamadan inanma akılsızlığıyla hareket ettikleri gerçeği! İşte böyle insanların varlığı sayesindedir ki, katliamcılık ve özgürlükleri yok edicilik destek görebiliyor yeryüzünde. Tıpkı Fransız filozof-yazar Voltaire’in ‘Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler’ sözündeki gibi!

Nasıl ki, siyasi destekle ve toplumsal övgülerle işbaşına gelmenin ardından ırkçı-katliamcı zihniyetini alenen göstermeye başlayıp faşist sapkınlığa dönüşen Hitler döneminin İkinci Dünya Savaşı’yla dünyaya yaşattığı sürecin temeli de bu sözün özüne dayanmakta!

Tarihin kara lekelerinden biri olan Hitler döneminde yaşanan kıyımcı faaliyetlerin kapsamı hayli geniş olduğundan kurgu dünyasında da farklı yorumlarla ele alınmış defalarca. Bazıları savaşta yaşananlarla Nazilerin yarattığı yıkımı resmederken, bazıları da o dönemin soykırımcı zihniyetini fonda tutup kişisel hikâyeleri ön plana çıkartmayı tercih etmiş… Ki bana göre ikincisi, savaşın katı ve net görüntülerine kıyasla daha fazla çok yönlü değerlendirme yapma fırsatı tanımakta. İşte Florian Henckel von Donnersmarck’ın imzasını taşıyan ve özgürlük için her şartta kişinin kendi doğasına güvenerek hareket etmesi gerektiğini başarılı biçimde anlatan ‘Asla Gözlerini Kaçırma/Never Look Away’ de bu doğrultuda beyazperdede yerini alan işlerden! Bu girişin ardından gelelim filmin içeriğine ve aktardığı mesajlara…
GERÇEK OLAN HER ŞEY GÜZEL MİDİR?
‘Werk Ohne Autor’ orijinal adıyla Almanya’nın Yabancı Dilde En İyi Film Oscar adayı olan ‘Asla Gözlerini Kaçırma’, Hitler’in ve dolayısıyla Nazi Partisi’nin modern sanattan nefret etme gerçeğinden açılış yaparak öyküsünün hangi yoldan ilerleyeceğinin mesajını ilk sahneden veren bir iş olarak çıkıyor karşımıza. 188 dakikalık süresi boyunca da, halen hayatta olan ve soyut tablolarıyla hayli ilgi gören ressam Gerhard Richter’in yaşamından uyarlanan senaryo, sanatın ruhunu ilmek ilmek işliyor benliğimize.

Yıl 1937… Dresden’de, Alman kültürünü kirletme hedefi taşıdığı düşüncesiyle eleştirilen modern sanat eserleri üstünden propaganda yapmak isteye Hitler’in emriyle açılan ‘Dejenere Sanat Sergisi’… Tek taraflı eleştirisiyle sergilenen eserleri aşağılayan ve bir çocuğun dahi bunlardan çok daha iyisini yapabileceğini söyleyerek gerçeği yansıtmayan bu çalışmaların yozluğundan bahsedip bu tarz işlerin Almanların aylık ücretinden katbekat yüksek fiyatlarla alıcı bulmasını kınayan yandaş rehberin beyin yıkayıcı anlatımı… Ve sanata yönelik bu yanlı bakışın sertliği karşısında ürküp ileride ressam olmaması gerektiğini düşünen küçük çocukla sergilenen eserleri çok yaratıcı bulan teyzesinin özgürlükçü insan yansıması!
Nazi Almanya’sında insanın bir resmi hissettiği, içinden geldiği gibi kurallara bağlı olmadan özgürce yapmasının ‘yozlaşmış sanat’ olarak görüldüğünün az ve öz ifadesiyle ilk adımı atarak insanları düşünceye-yoruma iten özgür sanatın diktatörlerin korkusu arasında olduğunu vurgulayan senaryo, devamını da Nazi Partisi’ne katılmadığı için işinden-evinden olan öğretmen babanın altı yaşındaki oğlu Kurt’un eski evlerine duyduğu özlemi dillendirmesiyle ve teyzesinin ruhundaki özgürlük arayışıyla getiriyor.

Ardından ‘Gerçek olan her şey güzeldir’ sözüyle, ‘Asla gözlerini kaçırma’öğüdünün buluştuğu yerde Kurt’un çıplak kadın çizimlerini gizleme kaygısını, çırılçıplak piyano çalarak eksik olan tınıyı arayan teyzenin müziği tüm dünyanın gücü olarak görme felsefesiyle kesişmesine tanık oluyoruz. Kalıpları yıkmayı normalleştiren ve bunu kısa çarpıcı sahnelerle işleyen film, bu noktada ruhlarını kurallarla kısıtlayanların özgür insanları nasıl bilinçsizce yok edebilecekleri gerçeğine götürüyor seyircisini.
Böylece bir yandan ‘Bu gariplikler nasıl insan ruhunu yüceltebilir’ alaycılığıyla modern sanata Hitler’in gözünden bakmayı seçen kör ve cahil fanatikliğe şahit oluyoruz… Bir yandan sıra dışı davranışlar sergileyerek özgürleşenlerin kolayca‘şizofren’ olarak damgalanıp toplumun geri kalanı için tehlike olarak görülebileceğini izliyoruz… Bir yandan da Kurt karakteri üstünden, ‘Bulanıklaştırılmış Fotoğraf’ resimleriyle ünlenen Gerhard Richter’in çocukluğuna inmiş oluyoruz. Yanı sıra istenmeyen durumlar karşısında göz kaçırmamak, cesur davranabilmek gerektiği mesajını onaylarken, ‘Gerçek olan her şey güzel midir’sorusu da takılıyor zihnimize.

İşte bu noktada Hitler paranoyasının sebep olduğu katliamların çirkinliği, dehşeti sarsıyor bizi! Masum insanların gaz odalarına doldurulup yaşamdan kopartılmaları gerçeğinde bir güzellik bulamıyoruz maalesef. Ari ırk saplantısıyla zihinsel körlüğe düşen Hitler tayfasının, sakat ve hasta vatandaşların yaşamını ‘dünya kaynaklarını israf eden varlıklar’ olarak görüp yok edilecek varlık saymaları gerçeğinde de herhangi bir güzellik yakalayamıyoruz. Dahası eğitimli kişiliğine rağmen sırf şahsi bekaları adına Hitler’in saçmalıklarına yandaş olanların kendi öz çocuklarına zara verebilecekleri gerçeğinde de çirkinlikten ve vahşetten başka bir şey bulamıyoruz. Bu da demek oluyor ki, gerçek olan her şey güzel değildir!
Bu hakikat ışığında filme bakışımızı sürdürecek olursak… ‘Asla Gözlerini Kaçırma’ nasihatini, şizofren olarak yaftalanıp sözde rehabilitasyon için sanatoryuma götürülen teyzenin üzücü durumuna karşı çaresiz kalan küçük çocuğun parmakları arasından belirginleştiren senaryo, 1940 yılına, Berlin’e uzanıyor. Böylece insanları iyi etme yeminiyle yola çıkan doktorların Hitler sapkınlığına ayak uydurmasına dönüyor kamera. Yahudi soykırımı öncesi hasta Alman vatandaşlarına yönelen Nazi vahşeti, soy ıslahı bahanesiyle gerçekleştirilen‘mecburi kısırlaştırma’ programıyla resmediliyor. Bu programa karşı çıkanların, özgür ruhlarından-güçlü kişiliklerinden dolayı rejime tehdit görülenlerin ve doğuştan sakat olanların kırmızı kalemle ölümüne işaretlendiği hastane düzenindeki çirkin gerçekliği, mecburen Nazi Partisi’ne üye olan ve inanmadıkları halde ‘Heil Hitler’selamını ağızlarının içinde gevelemek durumunda kalan vatandaşların ideolojik baskıyla zorlaşan hayatlarına bağlayan akış, dikta düzeninde insan hayatının ne denli önemsiz olduğu hakikatini bir kez daha koyuyor ortaya.
İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı yüzünü arka plan resmi gibi veren filmin devamındaysa hem ideolojik hem de sanatsal dönüşümler sunuluyor bize. Ari ırk takıntılı Nazi faşizminden, fikirleri yok edilmesi gereken güçlü silah olarak gören Rus sosyalizmine ve dahi komünizmine geçiş yapan Almanların söylemlerini ve yaşam tarzlarını nasıl değiştirdiklerine tanık oluyoruz. Dahası bazı kötülerin her dönemde dört ayak üstüne düşebileceğini de gözlemliyoruz film boyunca. Kuşkusuz bu süreçte Kurt karakterinin sanatsal özgürleşmesi odak noktada yer almakta. Özellikle Hitler döneminde ‘yozlaşmış sanat’ olarak görülen alana yönelmesinin ardından gelen sanatsal yansımalar bu açıdan kayda değer sahneler. Kaderin ağlarını ördüğü noktadaysa, üniversitede tanışan Kurt ve Ellie’nin aşkı çıkıyor sahneye. Ari ırk hezeyanındaki babaya ders niteliğinde yaşanan aşk olgusunu da, tıpkı ideolojik yönde olduğu gibi, sanatın ısmarlama ve yaratıcı ikileminde sürdüren yapımdaki en önemli mesaja gelince… Kişinin hayatın püf noktasının ‘fark yaratabilmek’ olduğu gerçeğine ulaşıp bunun, benliğin ve özgürlüğün keşfedilişindeki önemin görebilmesi!
SONUÇTA; ‘Büyük ve basit bir yalan söyle, defalarca tekrarla, sonunda inandıklarını göreceksin’ mantığıyla hareket eden Hitler’in halkın sempatisini kazanma kurnazlığıyla faşist rejiminin yıkıcılığını adım adım ilerletmesinden, komünist Rusya boyunduruğuna geçen Doğu Almanya’yı Batı’nın özgürlüğünden kopartan Berlin Duvarı’nın inşasına kadar olan süreçte sanatı, savaş yorgunu insan manzaralarıyla buluşturan gerçeğe dayalı etkili bir yaşam hikâyesi, ‘Asla Gözlerini Kaçırma’!
 Nazilerin soykırım suçunun mikro seviyede verilmekle birlikte makro etki yarattığı… Bir sanatçının var olabilmesi için ruhunun özgürlüğe ulaşabilmesi gerektiği gerçeğinin bilinçli aşamalarla anlatıldığı… Ve gerçek olan her şeyin güzel olamayacağının net biçimde düşündürüldüğü… Buna karşılık güzelliklerden gerçeklik çıkartmanın insanın benliğine kalmış bir şey olduğunun hissettirildiği ‘Asla Gözlerini Kaçırma’ filmi için söylenecek sözler bu kadarla sınırlı kalamaz kuşkusuz. Ancak biz uzun süresine rağmen sıkılmadan izlenebilecek nitelikteki yapımın kalanını sizin özgür takdirinize bırakıp koyalım noktamızı.

Özgürlük için asla gözlerimizi kaçırmadan yaşamak temennisiyle…

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 

Paylaş
Etiketler: katliamözgürlüktarihyönetim
Önceki Yazı

Sultan Abdulhamid Han’ın Aziz Hatırasına

Sonraki Yazı

Aidiyet.. Sahiplen-Me!

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil
Anibal GÜLEROĞLU

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil

29 Mart 2023
5k
Anibal GÜLEROĞLU

En Derin Deri Dönüş

26 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Hayat Bugün’ Yüz Güldürür mü?

14 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Gecenin Ucunda’ Işık Var!

19 Eylül 2022
5k
Sonraki Yazı

Aidiyet.. Sahiplen-Me!

Yorumlar 1

  1. Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY says:
    7 yıl önce

    Mükemmel bir yazı. Her geçen yüzyıl ÖZGÜRLÜĞÜN közlenmiş, kemikleşmiş olması gerekirken; maalesef bugün gelinen noktada en büyük yatırımın ÖLDÜRÜLME üzerine yapıldığını üzüntüyle, hatta artık ENDİŞEYLE izliyoruz. Vahşet, kan, gözyaşı gündemden çıkmıyor. Ne yazık ki Türkiye de bu girdaba girmiş durumda…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap