Filipinler’de Ferdinand Marcos (1917-1989),seçimleri kazanarak 30 Aralık 1965’te başkanlık görevini üstlendi. 1969’da yeniden seçilerek Filipinler’de bu görevi iki dönem üst üste sürdüren ilk başkan oldu. 1965-1969 arasında tarım, sanayi ve eğitim alanlarında belirli ölçüde gelişme sağladı. Ama zamanla güçlü öğrenci gösterileri ve muhalefetin yükselen mücadelesini gerekçe göstererek sıkıyönetim ilan etti. Hızla hareket ederek muhalif politikacıları tutukladı ve silahlı kuvvetleri, rejimin bir baskı aracı haline getirdi. Sıkıyönetim döneminde habeas corpus yasasının sağladığı güvencesiyi ortadan kaldırmak da içinde olmak üzere birçok olağanüstü yetkiyi elinde topladı.(Kişi hürriyetinin idare tarafından keyfi bir şekilde kısıtlanmaması için İngiltere’de 1679 yılında çıkarılan Habeas Corpus yasasının sözcük anlamı, “Vücudun Senindir.” demektir.) 1973’te ilan ettiği yeni anayasayla yetkilerini artırdı ve parlamenter sistem oluşturarak başbakanlığı da üstlendi. 17 Ocak 1981’de sıkıyönetimi kaldırdıysa da otoriter yönetimini sürdürdü. 16 Haziran 1981’de yapılan seçimlerde, yalnızca görünüşte var olan bir muhalefete karşı seçimleri kazandı ve 30 Haziran’da altı yıllık bir dönem için yeniden devlet başkanı oldu.
1983’e gelindiğinde Marcos’a karşı güçlenen muhalefet hareketine siyasi bir alternatif oluşturmak umuduyla 21 Ağustos 1983’te başkent Manila’ya dönen Benigno Aquino Jr.(1932 – 1983)uçaktan inerken vurularak öldürüldü. Başkanlığı sürdürmek isteyen Marcos, 1986’da seçimlerin yapılacağını ilan etti. Ama Aquino’nun dul karısı Corazon Aquino (1933-2009 kısa sürede güçlendi ve muhalefetin başkan adayı oldu. Marcos 7 Şubat 1986’da yapılan seçimleri kazandığını ilan ettiyse de, seçimlere hile karıştırdığı çok belliydi.. Bu arada Filipin ordusu, Marcos yandaşlarıyla, başkanlığın Aquino’nun yasal hakkı olduğunu savunanlar arasında bölündü. Artan gerginlik, ABD’nin desteğini çekmesinden sonra Marcos’un 25 Şubat 1986’da ülkesinden ayrılarak Hawaii’ye gitmesi üzerine sona erdi. Ferdinand Marcos, 1989 yılında, sürgüne gönderildiği Hawaii’de hayatını kaybetti
Daha sonra, Marcos ailesinin ve yakın çevresinin, iktidarları döneminde çeşitli yolsuzluklarla Filipinler ekonomisine milyarlarca dolarlık zarar verdiği anlaşıldı. Bu süreçte Marcos ailesinin yaklaşık 10 milyar dolarlık servet yaptığı ortaya çıktı. Marcos hakkında işkence, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler suçlamalarıyla davalar açıldı. Hawaii’de bir mahkeme, 9 bin Filipinli’nin açtığı davalar sonucunda, Ferdinand Marcos’un insan hakları ihlallerinde bulunduğuna ve iki milyar dolar tazminat ödemesine hükmetti.
Filipinler’de, 1965-1986 yılları arasında 21 yıl süren Marcos’un otoriter rejiminin önemli isimlerinden biri de Marcos’un eşi İmelda Marcos idi. Eski güzellik kraliçesi olan İmelda Marcos (1929- …. ), Ferdinand Marcos’un diktatörlüğü sırasında başkent Manila Valiliği ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlerine getirildi. Üç çocuğa ve geniş bir sülaleye sahip olan karı koca Marcoslar, iktidarları süresince devletin en önemli ve yüksek gelirli görevlerine akrabalarını ve yakınlarını atayarak büyük bir yolsuzluk ve talan ekonomisi yürüttüler. Filipin halkı işsizlik, yoksulluk ve sefalet içinde sürünürken; Marcos ailesi, zenginliğine zenginlik katıyor, lüks ve gösteriş içinde yaşıyordu. Mücevher, pahalı tablo, antika eşya düşkünlüğüyle tanınan ama Filipinler’in sarayında otururken, “yoksul bir ailenin kızı olduğu” yazılıp çizilen İmelda Marcos’un birbirinden pahalı üç bin çiftten oluşan ayakkabı koleksiyonu vardı.
Marcos ailesi ülkeden kaçıp gittiğinde çantalar dolusu külçe altın, çok miktarda elmas ve parayı da beraberinde götürdü. İsviçre ve Amerika bankalarında milyar dolarlık hesapları ve toplam servetlerinin en az 10 milyar dolar olduğu belirlendi. Oysa Filipin halkı ağır sefalet koşullarında yaşarken Marcos ailesi devlet kaynaklarını yağmalayarak lüks ve ihtişam içinde yaşıyordu.
Devam Edecek…