Yaftası boynuna asıldı.
İnfazı yakındır.
On güne kadar LYS sonuçları açıklanır, ardından…
ÖSYM
Başkanı Prof. Ali Demir, görevden ayrılır.
İçi burkularak, istifasını sunarak.
*
Nereden mi çıktı?
Kararı YÖK Başkanı, Demir’in ne yapması gerektiğini söyleyerek açıkladı.
Bir akademisyen hocanın değil, en saf insanın anlayacağı dilde anlattık.
Resmen mesajı verdi.
Hem ÖSYM Başkanı’na, hem de ona kızanlara.
*
Kendini her alanda başarılı bulan YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, ÖSYM’nin ‘bahtsız’ başkanını kendi seçmişti.
Demir’i bir yurtdışı gezisinde tanıdığını, memleket meselelerine bu kadar hâkim, sosyal yönü güçlü insanla karşılaşmadığını belirterek ÖSYM’nin başına getirdiğini ve sınav sistemi yeniden yaratacağını anlatmıştı.
Ama olmadı.
Bugün sehpa üzerine çıkarılıyor, yakında tarihe karışacak.
*
“Yafta” dediğimiz; üzerine asıldığı şeyle ilgili bilgi veren kağıt parçası, etikettir.
Üzerindeki yazıyı YÖK Başkanı bizzat yazmıştır.
Diyor ki;
“ Kendisini önerdim ama kefil olmadım… Eksiği; iyi idareci olamadı… Cumhurbaşkanı, Başbakan da söyledi. Riski iyi yönetemedi. İyi performans bekledik, gösteremedi. Bu kadar aksaklık benim kurumumda olsa, çoktan istifa ederdim”
*
Vadesini de verdi.
“ Yine de Ali Bey’in bileceği iş…Yakında karar verir herhalde. Bunu bugün düşünmemişse; sınav dönemi sağlıklı bir şekilde bitmesi için yapmamış olabilir.
Kendisi istifa edebilir. Engel yok!”
*
Bundan dokuz ay önce.
23 Eylül 2010. ÖSYM Başkanı Ali Demir göreve başlıyor.
Mutlu, iddialı. Kamuoyuna açıklıyor:
“ Türkiye’de hak ve adalet duygusunun zedelenmemesi gereken kurumun başındayım.
Türk toplumu önünde ÖSYM’nin saygınlığını tesis edeceğiz.
Kimse merak etmesin. Her şey sağlıklı olacak…”
*
Hayat böyle Ali Hoca.
Dedik, tutmadı. İstedik, olmadı.
Bir tekerleme vardır, vakitsiz veda için söylenir:
“ Saatin pili bitince tık tık…
Vakti zamanı gelince derler çık çık…
Ne kadar kulluk eylesen de…
Yalan siyasette dinlemezler hık mık…”
**********************
