Dalgaların kıyıya attığı yosunlar gibiydim. Bir yere tutunabilecek miydim? Yoksa ömür boyu savrulacak mıydım?
Emin yol, dalgaların ulaştığı, taşlara mı tutunmaktı. Böyle mi geçecekti, günlerim. Bu günler için bir yol seçmemin nedeni ne olabilirdi. Anılarımın silik olmasıydı, savrulmam ve savrulurken de sabit bir yere tutunamamam. Belli ki tehlikeli bir eylemin, son derece tedbirsiz ve akla gelmeyecek, bir mizanseniydi olanlar.
Ömür boyu sürecek, yaşantımın en belirgin rolü oynanmaya değerdi. Yolundan hiçbir şekilde ayrılmamış, yaşantısını kazanabilme üzere kurgulayan kişi olmuştum. Her defasında yeniden umutlanmıştım. Sabırsızlığı arkaya bıraktım. Gitmeyen ayaklarımla sürünüyordum.
Hareketim sabitlemiş ve gözlerimi ufka dikmiştim. Rüya alemine, hayaller içerisinde yüzmeyi özlemiştim. Yeni seslerle birlikte, her defasında komşumun, acısını duymaya çalıştım. Bir insanı boğazlasalar o kadar bağrışma ancak olabilirdi. Gürültü birden kesildi ve kapının kapanmasıyla da olaydan eser kalmadı.
İğrenç olayın aydınlatılması için, sorumlulara ifade vereceklerdi. Bu durumda uzun sürecek mahkeme başlayacaktı. Dışarı çıktı, aklına çay düştü. Bir yandan da evi gözetliyordu. Eve henüz giren ve çıkan görünmüyordu. İnsan kalbi dayanamıyor ve her sesi değerlendiriyordu.
Beyazlamış saçlarının altında kırmızı bir çehre, yüreğinin acılarını gösteriyordu. Çaycıya alçak sesle, “bir daha istiyorum,” dedi. Garson çay, dedi ve önüne bıraktı. Yüzündeki mutluluk gözlerini ışıldamasıyla belli oluyordu. Çaycıya baktı, “garibanın kaba hareketi,” dedi. Kalktı sokaktan döndü ve araya girdi.
Trene ulaşmak istedi. Gideceği yere aktarma yapıp iki durak sonra inmesi gerekiyordu. Ömrünün vagonlarda geçtiğini söyledi. Yanındaki beyefendi, mutlu ol da tren fark etmez, dedi. Durağa yaklaştık ve dönüşte dinlenmek için parka gelirim, dedi.
Trenden indikten sonra alışveriş merkezine gittim. Bir şeyler aldım, çantama koydum ve geri geldim. Fakat içimden parka gitmemeye karar verdim. Okul dağılmış yollar kalabalıktı. Öğrenciler bağırarak konuşuyorlardı.
Yolda arkadaşıma rastladım. Bağımsız düşüncede bir numaraydı. Hiçbir şekilde bağımlı düşünmeyi söz konusu etmezdi. Geçmiş günlerin problemli olanlarını asla hatırlamak istemezdi. Arkadaş çay için davetimi kabul etti Oturduk ve çayımızı içtik.
Özellikle yapay zekâ konusu, geleceğimizi daha çok düşünüyordu. Çünkü almış başını gidiyordu.
Yarın için teklifini kabul edemedim ve birer çay daha içtik ve kalktık.
Hasan TANRIVERDİ























