“Okumak” bir alışkanlıktan öte; Öğrenmek için, yapılan bilimsel araştırma eylemidir, benim için. Bu sayede düşünme yeteneğim geliştiği gibi, ileriyi görebilme kabiliyetim de yükseliyor. Burada zamanı da çok iyi değerlendirdiğimi de sanıyorum.
Yıllarını okumak için harcamış, deney ve gözlemler yaparak bilgiye ulaşmış insanlar, ulaştığı bilgileri deneyimlerini de kullanarak, kitap hâline getirmiştir. Bu çalışmaların okunacak hâle kadar gelmesi için, yıllar harcanmıştır. Harcanan yıllara karşılık, insan ortaya çıkan eseri saatlerini vererek okumuş olsa, neyi eksilir. Yirmi yılda yazılanı yirmi saatte niçin okumuyoruz.
Bireyin veya toplumun sosyal yaşantısını ortaya çıkarmak için, okuma eylemini kesinlikle başarmalıyız. Hatta kitap ve dergilerle ilgili notlar da alınıp geleceğe de bilgi ve becerilerimizi aktarmalıyız.
Herhangi bir konu üzerinde, yazmış olmak için yazanlar da vardır. Bu tür yazarlara ait kitaplar okurun yaşantısına girmez. Çünkü bunlar etkileyici olmayan sahte yazılardır. Sahtekârlık yalnız alışverişte olmaz. Uydurduğu bilgileri kitap hâline getirenler de aynı sınıfa girer.
Bugün kalite anlamında tanınmış bir ürünün her zaman aynı isimle satmak geçerlidir. Aksi durumda çok iyi satılmaz. Esnafın sattığı mal için, doğruyu söylemiş olsa daha iyi olacağını düşünüyorum.
Yapılan çalışmanın kalitesi, kitap olarak yayınlanmışsa, ileri teknolojiyi kısa sürede yakalarız.
Okumuş olmakla; tarihin içerisinde ve coğrafyasında ileri seviyede bilgilere ulaşmış olursun.
Örnek: Tarih içerisinde Orta Asya’dan Türklerin göçleri ve kurdukları imparatorluklar. Roma ve Bizans imparatorlukları ayrıca Rönesans ve reform hareketlerini yaşıyorsun. Günümüz tarihini kurulan birlikleri cihan savaşlarını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu öğreniyorsun.
Afrika’daki nehirleri ve arazi yapısını. Asya’nın dağ ve çöllerinde yaşıyorsun. Anadolu coğrafyasını biliyorsun. Sosyal olarak, siyah beyaz ayrımcılığını ve nedenlerini öğreniyorsun. Köle ticaretini ve değişim olaylarını öğreniyorsun. Avrupa reform ve Rönesans hareketlerini, Fransa ihtilaline tanıklık ediyorsun.
Okudukça öğreniyorsun, insanların köle beslediklerini, bugün dahi sistemin köle yetiştirdiğini. Aslında insanların zulüm altında olduğunu yaşıyorsun. Dünü ve bugünü karşılaştırıyorsun. Sosyal ve ekonomik yapıların farklılıklarını öğreniyorsun. Eğitim ve öğretimin yine dününü ve bugününü öğreniyorsun. Düşünceyi ve uğradığı değişimi fark ediyorsun.
Kitaplardan öğrenilenler, bireysel gelişim ve şahsiyet kazanma olarak belirlenir. Kazandığın şahsiyet seni cemiyet yaşantında belirli yerlere gelmene neden oluyor.
Şahsiyetli, bilgili ve deneyim sonucu hoşgörü ikliminde yoğrulan bir insan için, artık değerli çayır ile ayrık otunun farkı kalmıyor. Daha iyi bir uygulama ile çayır yetiştiriciliğine değer veriyorsun, böylece ayrık otu, filizlenmeye yer bulamıyor. Topluma mesajın; çok iyi ol ki kötü etkili olamasın.
Okudukça cahil olduğunu anlıyorsun.





















