Bizler köyde mi kente mi yaşadığımızın artık farkında değiliz. Aslında kent’te yaşadığını zanneden bizler, Belediyeden alacağı hizmeti, hizmetin yapılması zorunlu hale gelmeden önce almak ister. Halk asla mazeretten hoşlanmaz; sonuçla ilgilenir. Bu nedenle halkın istek, beklenti, dilek, temenni ve şikâyetlerini çeşitli araçlar kullanılarak saptanması, önemli kamusal hizmetlerin başında gelir. Oysa gözlemliyoruz ki neresi olursa olsun Belediye yönetimleri, bırakalım doğru ve yerinde hizmetler üretmesini, mahalle halkının beklentilerini saptamak için ne acıdır ki, hiçbir bilimsel bilgi ve araştırmadan yararlanma yolunu çok tercih etmemiştir.
Bırakın yaşadığımız alanları Ülkemizin tüm Belediyelerin tamamına yakınının, kentlinin gündelik yaşamını kolaylaştıran, kentin geleceğini güvence altına alan bir senaryosu olmamış ve olması adına bir çaba ortaya konmamıştır. Zira geleneksel yöntemlerle Belediyeyi yönetmek, başarıyı şansa bağlı hale getirmiş ve bu olgu terk edilememiştir.
Başkanların dehası üzerine kurulan bu yönetim anlayışına geleneksel model denilmektedir. Sürecin nasıl bir sonuç üreteceğini önceden görebilmenin olanaklı olmadığı, riskli girişimler, deneme yanılma yöntemleri, düşük iletişim sistemleri, alt kadrolarda güçsüzlük hissine yol açmaya mahkûm etmiştir.
Başta Büyükşehirler olmak üzere, Belediyelerin hemen tamamına yakınının bugünkü fotoğrafı, bu hedefsizliğin ve belirsizliğin çarpıcı örneği konumundadır. Yaşadığımız alanda alt yapı ne yazık ki bugüne kadar çözülemedi. Çalışmalar yapılmış, ancak belki haklı sebeple, belki de önemsememe nedeni ile ilerleme sağlanamamıştır. Hale fosfettik (pis suyun depolandığı alan) kullanmaya devam ediyoruz.
Ama asıl can alan nokta, biz mahalle sakinleri su faturası içinde atık su bedeli ve artı KDV. Ödemeye devam ediyoruz. Aynı zamanda ise Fosfettik bedeli olarak ise kışı aylarında en az ayda bir kere, yaz aylarında ise daha fazla bedeli Belediyeye ödeyerek kuyuda biriken pis suyu araçla çektiriyoruz. Şimdi kıt aklımızla bu ne çelişki diye sormak istiyoruz. Olmayan bir alt yapının atık su bedeli nereden geliyor olabilir ki?
Mevcut durum, kuraldan çok kuralcılıkla açıklanabilir. Her kural, konulduğu günün koşulları içinde önemli hale gelirken; ertesi gün, aynı konuyla ilgili başka bir kural konulabilmektedir. Bu durum hem çalışanlarda kurallara karşı bir ilgisizlik doğurmakta hem de bu duruma muhatap halk tarafından şikâyet duygusuna yol açmaktadır. Bizler demokrasi, özgürlük, insanca yaşam ve ahlakımız gereği, ülkenin gerçeği olan soygunu, talanı nasıl haksız uygulamalar yapıldığını insanlara anlatmaya çalışırken, doğal olarak bu sorular karşısında sadece boyun bükmekten başka bir yolumuz kalmıyor.
Her küçük iş için bile “ortak akıl” takımları oluşturarak, çalışanlarının aktif olarak rol almasını sağlamak modern yönetim anlayışıdır. Böylece toplumla zayıflayan temas noktaları yeniden canlı hale getirebilir, halkın güveni ve bizlere el vermeleri yeniden sağlanabilir.
Bazen fotoğrafçılardan fotoğraf nesnesinde olmayan özelliklerin öne çıkartılması istenir. Hiç kuşkusuz, gelişen teknolojiyle fotoğraf objesini olduğundan daha hoş göstermek olanaklı olabilir; ancak, bu çabanın ömrü “yatsıya kadar”dır!
Kentlerimizde yaşayanlar, artık görünenle yetinmeyip, gerçeğin ardını da merak etmektedir. Bağışlayın ama tavsiyemiz; Fatsa’da Terzi Fikri Sönmez’i okumanız, okumak zaman alıyorsa Dersim Belediyesinde ki uygulamaları merak etmeniz ve yerinde görmenizdir. Bunun için elinizi ve aklınızı tez kullanın, yoksa ok yaydan çıkarken değil yerel yönetimleri yeniden kazanmak, başka koltukları görmeniz de zor olur.

















