Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hazal SEYİTOĞLU

Öğretmenler Odası

Hazal SEYİTOĞLU Yazar Hazal SEYİTOĞLU
19 Ekim 2008
Hazal SEYİTOĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Hazal SEYİTOĞLU

BEYİN RİTMİ

Geçtiğimiz cuma, ablamla birlikte öğretmenlik yaptığı okula gittik.

Ablam bir ilköğretim okulunda 6, 7 ve 8. sınıflarda Türkçe öğretmeni. Okulu varoş bir beldede. Okul bahçesinden, öğretmen odasına kadar bir yığın öğrenci eşliğinde gittik. “Günaydın öğretmenim! Bugün çok güzelsiniz öğretmenim! İkiziniz mi öğretmenim! Ne kadar benziyorsunuz öğretmenim! Öğretmenim, bugün matematik dersimiz boş, eve gidebilir miyiz? Öğretmenim, Hasan bana tekme attı! Öğretmenim paso parasını getiremedim…” Bitip tükenmek bilmeyen sorular karşısında sabırla verilen cevaplar vardı.

Aslında o gün ablamın dersi yoktu fakat öğrencilerle ilgili tamamlaması gereken evraklar olduğu için birkaç saatliğine de olsa okula gitmişti ve ben de ona eşlik ettim.

Meslekler içinde, manevi hazzı en yüksek olanlardan biri belki de öğretmenliktir. Öğretmenler, hiçbir kademede sadece öğretmen olamıyorlar. Onlar bir parça psikolog, bir tutam doktor, bir taşım arkadaş, biraz da anne ve baba oluyorlar. Öğretmen odasında konuşulan konular genellikle sorunlu öğrenciler için ne yapabiliriz konusu oluyor. Bu kaçıncı gidişim hep aynı şeyle karşılaşıyorum. Parçalanmış, despot, vurdum duymaz, gelenek halini almış şiddeti yaşayan, maddi durumu vasat ve vasat altı ailelerin çocuklarından oluşuyor öğrencileri. Önce üzerinde ortak menfi kanaat getirdikleri öğrencilerin özelliklerini tartışıyorlar içlerinde. Sonra ailesi ile yapılan konuşmaları gündeme getiriyorlar. Ailenin genel tavrı, “dayaktan öldürecek babası hocam, iş bizden çıktı. Siz nasıl biliyorsanız öyle yapın” türden. Üzülüyorlar… Ne yapmalıyız da bu çocuğu kurtarmalıyız, diye toplumsal bir hüzün yaşıyorlar.

İlkokuldan başlayarak kendi öğretmenlerimi düşündüm, şimdi ilk defa. Acaba onlarda öğretmenler odasında bizleri konuşuyorlar mıydı? Oysa ki bizim öğretmenlerimiz genelde maaşlarının yetmemesinden, peynir ve zeytin fiyatlarının ne kadar yüksek olduğundan bize dem vururlardı, benim daha çok hatırladığım. Özellikle Fizik öğretmenimizin formülleri tahtaya yazmaya imtina ettiğini, kafasını ara sıra masaya koyup ufak ufak kestirdiğini hatırlıyorum.

İlkokuldaki ilk öğretmenimden hiç hoşlanmadığımı çok iyi hatırlıyorum. Onu dedemin “süsem ineğine” benzetmem çocukluk hayallerimin arasında.

Kimya öğretmenim Sabriye hoca! Ama ne hocaydı. Herkesin  bir “sıfırcı” hocası olur ya. İşte bizimki de sıfırcı Sabriye idi. Haydarpaşa Lisesi öğrencileri, 1960 ila 1995 arası onu çok iyi tanırlar. Sık sık eski Haydarpaşa Lisesi’nin (bugünkü Marmara Hukuk Fakültesi) tahtalarını anlatırdı. Tahtalar yukarı sürülürmüş, tüm ders boyunca yazılar hiç silinmez ve böylece tüm öğrenciler, ders boyunca yazmakla uğraşmayıp, öğretmenin anlattıklarına konsantre olup, teneffüs zamanı tahtayı defterine geçirirmiş. Sabriye hoca hemen hiç öğretmenler odasına gitmezdi. Onun dünyası kimya laboratuarı idi. “Oyun gibi, bak iki karbon bir oksijenle birleşiyor, bak, böyle” derdi. Bana bakardı. Gözlerimin içine… Rahmetli, (olmuş olmalı artık) “herkesin gözünün içine bakıp, nasıl biri olduklarını anlarım. Ama seni bir türlü anlayamadım” derdi. Ama yine de beni TÜBİTAK sınıfına almıştı. Ne de olsa otuzüç kişilik sınıfta (biz şanslı sayıda sınıflara sahiptik) kimya dersi zayıf olmayan beş kişinin arasındaydım.

Bir Tarih öğretmenimiz vardı lisede. Dışarıda başı örtülü idi. “Asım’ın neslini bilmiyorlar” diye yakınmıştı bana. Onunla ara sıra  “ne olacak bu gençlerin hali” konulu konuşmalarımız olurdu. Bir parça arkadaş gibiydik.

Beden eğitimi öğretmenimizi hiç unutmam. Kızlar illa şort giyecek, diye tutturmuştu. Mutaassıp bir aileden geliyorum. Kendim bile, dizimin üzerini hiç görmemişim. Kaldı ki kalın baldırlarımı bir de millete mi sergileyeceğim? Hele ki tüm erkek öğrencilerin gözleri üzerimizdeyken! Giydik mi, giydik. Mecburen giydik. Çünkü okulun voleybol takımındaydım.

Beden öğretmenimiz (böyle derdik ya ‘eğitimi’ lafı da nereden çıktı şimdi?) bizi Cumhuriyetçi, çağdaş yapacak ya ısrarla benim Asaf’la arkadaşlık kurmamı istiyordu. Hem şort giyeceğim, hem de Asaf’la arkadaş olacağım? (Bizim zamanımızda ‘çıkma’ henüz yoktu.) Aydan Hoca’nın, benim üzerimde özel bir çalışması vardı. Beni ısrarlar, çağdaş medenî memleketler seviyesine getirmeye çalışıyordu. Ben ise, gözümü boyamayı sevmekle birlikte, erkeklerle Fenerbahçe geyikleri yapmayı, arada bir sinirlendiklerimi tartaklamayı, kız arkadaşlarıma aşık olanlar için şiirler yazmayı ve platonik aşık olup, hiç çaktırmamayı tercih ediyordum.

Bana yazmayı öğreten ilk öğretmenim orta sondaki (şu anki 8. sınıf oluyor) Türkçe hocamdır. “Nasıl yani, o zamana kadar yazmayı bilmiyor muydun?” Dediğinizi duyar gibiyim. Elbette kelimeleri bir araya getirip, cümle kurmasını değil. Yazı yazmayı, deneme, hikaye yazmayı ve hatta kitap okumayı sevdiren de o olmuştu. Bana Yavuz Bahadıroğlu’nun bir romanını hediye etmişti ve sonra ben geri kalanını tamamlamıştım. Günlük tutmayı tavsiye etmesiyle başladım yazı yazmaya… Yıl 1987… İnsan tarihlerle konuşmaya başlamışsa artık yaş kemale ermiş demektir. Biraz öyle oluyor galiba. 1987 ila 2002 arasında hiç boşluk vermeden günlük tuttum. Annem hiç okumadı ama ablama çok fena yakalandım; lakin vazgeçmedim. Sürekli yazdım. Sevindim, küstüm, coştum, hastanede refakatçi kaldım, acılar içinde kıvrandım, büyük felaketler yaşadım, tatile, üniversiteye, yurtdışına gittim; otobüs garında, tren istasyonunda, feribotta, uçakta bilmem kaç fitteyken, her yerde yazdım. Durmadan yazdım. Şiirler, hikayeler, denemeler hepsi günlüklerimin içinde yer aldı. Kimisi gazetelerde yayımlandı. Kimisini hiç kimse bilmedi. Sır olarak kaldı. Benim ve günlüğümün arasında…

Ayşen miydi, adı neydi acaba? Öğretmenim size bana bu alışkanlığı kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

Hay Allah nereden nereye geldik. Aslında başka şeyler yazmayı planlamıştım. Fakat, kendime döndüm. Ablamın öğretmen odasından çıkıp, kendi öğretmenlerimin içimdeki odalarına açıldı kapılarım.

Sizin öğretmen odanızda neler var?

Paylaş
Etiketler: anıEğitimgüncekültürtoplum
Önceki Yazı

Ya Sizin Tevellüt Kaç?

Sonraki Yazı

Vahşi Batı Hikayesi: Kaz Dağları

Hazal SEYİTOĞLU

Hazal SEYİTOĞLU

İlişkili Yazılar

Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Dİye…

07 Mart 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

2+2=5Diye Bilecek Kadar İzansız İnsanlar

07 Şubat 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Diye…

25 Ocak 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Germeyelim Gerilmeyelim

24 Ocak 2016
5k
Sonraki Yazı

Vahşi Batı Hikayesi: Kaz Dağları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap