Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Sripad Ramaray DAS

Öğrenci Olmadan Öğretmen Olmak

Sripad Ramaray DAS Yazar Sripad Ramaray DAS
10 Nisan 2012
Sripad Ramaray DAS
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

HİÇ BU AÇIDAN BAKTINIZ MI?

Türkiye’nin zor ekonomik şartları, birden çok mesleğe sahip olmak için kişileri zorlamaktadır. Ufak çapta bir beceri kazanıp kendilerini “uzman” diye nitelendiren kişilerin tecrübesizliği ve bilgisizliği, topluma büyük zararlar vermektedir.

Bu konunun Yoga’yla ne ilgisi var diye sorabilirsiniz. Ama inanın tahmin ettiğinizden çok daha önemli bir bağlantısı var çünkü etrafımız bilgisiz birçok "sözde Yoga eğitmeni” ile dolu. Sadece maddi boyutta değil, aynı zamanda manevi (ruhsal) anlamda bilgisiz, tecrübesiz ve olgunlaşmamış “sözde eğitmenler” insanlara zarar vermekte.

Bir düşünün, hangi meslekte 1-2 haftalık kurslarla uzman yetişir?! Söz konusu spor olduğunu düşünelim, Antrenör olmak için kişinin yıllarını vermesi gerekmez mi? Önce sporcu olunur, yıllar boyu o sporla uğraşıp deneyim ve olgunluk kazanılır ve sonra da antrenör olabilmek için eğitim alınır. Ancak bu uzun süreci tamamladıktan sonra eğitebilme hakkına sahip olunur. Eğitmen olmak 1-2 haftaya, hatta 6 aya ya da 1 seneye sığabilecek bir süreç değildir. Büyük patronların, liderlerin özgeçmişlerine bir bakın. Nerelerden başladıklarını ve nasıl yükseldiklerini araştırın. Birden bire müdür ya da holding sahibi olduklarını mı düşünüyorsunuz? Liderlerin, bu konuma ulaşmadan önce uzun bir süre takipçisi oldukları kişiler olduğunu göreceksiniz. Kendilerini hocalarına adayanlar, onların gözetiminde ilerleyip üstün pozisyonlarına ulaşmışlardır. Başka bir örnek verelim. Tıp Fakültesine yeni girmiş bir öğrenciyi düşünün. 1-2 senelik bir eğitim alsın ve bu eğitimin hemen ardından doktor olsun ve hatta doktorlar yetiştirsin. Bu toy öğrenciden doktor yetiştirmesini beklemek deliliktir. Hepimiz bunun bilincindeyiz. Fakat neden söz konusu Yoga olduğunda, bilincimizi kaybedip bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz? Bu şekilde düşünmemize ve sözde eğitmenleri tereddütsüzce kabul edebilmemize neden olan nedir? Sebep bu tür hocaların sundukları düşük kurs ücretleri mi yoksa başka şeyler mi? Yoga (maneviyat), çocuk oyuncağı değildir. Yoga yolunda ilerleyen öğrenci, kendisini, zihnini ve hatta hayatını hocasının ellerine teslim eder. Onun söylediği ve kendisine önerdiği tüm teknikleri uygulamaya başlar. Tıpkı hasta bir kişinin ameliyat masasında kendisini doktorun ellerine teslim etmesi gibi, öğrenci de tüm hayatını hocasının ellerine sunar. Burada öğretmenin bilgisinin, sorumluluğunun ve tecrübesinin önemi kaçınılmazdır, çünkü Yoga eğitmeni öğrencinin sadece bu hayatını değil, tüm gelecek hayatlarını da etkileyecektir.

Peki, bu tür tecrübesiz ve bilgisiz sözde eğitmenler ne öğretir? Yoga’nın Tanrı’yı idrak etme bilimi olduğunu, sadece hareket olmadığını öğrencilerine yansıtabilirler mi? Peki acaba kendileri Yoga’nın manevi yönünü aktarabilecek olgunluktalar mı? Yoksa sunabilecekleri sadece birkaç hareket ve meditasyon tekniği ile mi sınırlı? İnanın, bu tip bir eğitimi siz de verebilirsiniz. Bedeniniz biraz esnek ve Yoga hareketlerine uygunsa ve biraz da konuya kendinizi verir, birkaç kitap okuyup araştırırsanız,  o zaman bu tür bir Yoga’yı öğretmede başarılı olabilir ve hatta iyi bir kazanç bile elde edebilirsiniz. Etrafımızdaki birçok "sözde Yoga eğitmeninin” de verdiği eğitim bundan ibarettir. Bu eğitmenler hiç bir zaman Yoga hareketlerinin tamamını göstermezler, görebilecekleriniz eğitmenlerinizin bedenlerinin müsaade ettiği kadarıdır. Peki ya meditasyondan anladıkları nelerdir? Renk görmesini deniz kenarında, ormanda, güzel yerlerde olmasını, bulutlarda dans etmesini hayal etmeyi öğretirler. Ama meditasyon bu mudur? Bu tür bir meditasyon tekniği ile problemlerinize çözüm bulabileceğinizi, çocuklarınız ve eşleriniz ile olan ilişkilerinizi düzeltebileceğinize gerçekten inanıyor musunuz? Sizden pek de farkı olmayan Yoga hocanızın sizi bir olgunluk seviyesine taşıyabileceğine güvenebiliyor musunuz? Bu meditasyon ile hayal etiklerinizin gerçeği bile bunlara neden olamazken, basit bir hayalin bu değişimleri gerçekleştirmesini asla beklemeyin. Ancak “doğru bir meditasyon” ve gerçek bir Yoga eğitmeni size söz edilenlerin çok daha fazlasını kazandırabilir. Ama her Yoga kitabında bulabileceğiniz bu sözde “meditasyon tekniklerini” (ki aslında bunlara rahatlama teknikleri diyebiliriz) uygulayanlarda sadece geçici bir rahatlama görebiliriz. Bunlar ile kökten bir değişim görmek mümkün değildir. Çünkü hayal etmek tıpkı sakinleştirici bir ilaç gibidir, ilacın etkisi sona erince, kişi tekrar kendi gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalır.

İlginç olan ise hiç kimsenin işin özünü merak etmemesi ve tüm bu Yoga tekniklerini öğreten sözde Yoga öğretmenlerinin kim olduğunu araştırmıyor olmasıdır. Maddi dünyada bile bir doktora başvurmadan önce, onun nereden ve kimden eğitim aldığını ve mesleğindeki başarısını araştırıp soruşturuyoruz.  Oysa söz konusu Yoga olduğunda, bunu çok daha büyük bir özenle yapmalıyız. Çünkü zihne hâkim olmak, egoyu eritmek her şeyi olduğu gibi kabul etmek; kibirden, bilgiçlik taslamaktan, gururdan uzak durmak; her yönden kendini kontrol etmek; zihni berraklaştırıp sakinleştirmek; çelişkileri, bağlılıkları, kötü alışkanlıkları yok etmek, huzurlu olmak, beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek, meditasyonda tatmin edici bir seviyeye gelmek… aydınlanmaya ulaşmak… tüm bunlar başarması hiç de kolay şeyler değildir. Bu sayılan konuların sadece birinde bile başarıya ulaşmak, kişinin yıllarını alır.

Unutulmamalıdır ki bir konuya sadece teorik açıdan hâkim olmak yetmez, aynı zamanda konuyu uygulayıp deneyim kazanmak ve o konuda pratik bilgiye sahip olmak gerekir.  Eğitmen, teorik ve pratik bilginin her ikisine birden hâkimse, ancak o zaman konuyu öğrencisine aktarmada başarılı olabilir ve ona bir şeyler kazandırabilir. 

Bu nedenle öğretmen olmadan önce, kişi öğrenci olmalıdır. Bir öğretmenin gözetimi altında yıllarını vermelidir. Bu şekilde, bilgi alarak, teslim olarak, itaat ve hizmet ederek, öğrendiklerini hayatına geçirerek yavaş yavaş ilerlemelidir. Doğru öğrenci olma yolunda çaba göstermelidir. Ancak böyle bir düşünce yapısını benimsemiş bir kişi, öğrendikçe bilginin sınırsızlığını görür ve Sokrates’in “Tek bildiğim şey hiçbir şey bilmediğim” sözü ile neyi kastettiğini kavrayabilir. Bu tür bir kişi aynı zamanda bilgilerini diğer kişilere aktarma yoluna da başvurabilir, fakat kendisini asla bir öğretmen olarak görmez. Bu ise kendisini her zaman yeni bilgilere açık tutmasına neden olur. Öğretse bile, her zaman öğrenci konumunu korur. 

Ama bu dünyada kim sonsuza dek öğrenci olmak ister ki? “Ben de biliyorum” diyerek herkesin öğrendiklerini hemen aktarmak istediğini görüyoruz. Egomuz, sürekli birinin yönlendirmesi altında hareket etmeyi küçük düşürücü görmekte. Hoca tarafından birazcık bir zorlamada, egosuna hâkim olamayan bir öğrenci, kendisini kötü hisseder. İşte bu nedenle gerçek Yoga eğitimine başvuranların %99'u, daha ilk aşamalarda bu yolu (eğitimi) bırakır ve eğitim aldığı yerden uzaklaşır. Hatta orası hakkında kötü şeyler bile söyleyebilir. Kendi cehaletini örtbas etmek için ise 1-2 haftalık kurslar görür, sertifikalar alır ve öğretmen olarak kendisinin eğitim verebileceği bir Yoga merkezi açar. Artık bilgi açısından beslenebileceği bir yeri de kalmadığı için, yaşadığı boşluğu değişik kurslara katılarak doldurmaya çalışır. Böylece, bu yolda ilk sınavında bile başarısız olan, Yoga’nın gerçek anlamını bilmeyen ve Yoga’yı kendi bencil çıkarları doğrultusunda öğrencilerine sunan bu tür eğitmenlerden ne bekleyebiliriz ki? Kendilerini "uzman" olarak gören bu eğitmenlerin verdikleri sertifikaları merak ediyorum. Bu, neyin sertifikası? Aydınlanmaya (samadhi) ulaşmak için kaç adım kaldığınıza dair bir sertifika mı? Yoksa kendinize ve nefsinize hâkim olduğunuzu kanıtlayan bir belge mi? Bunlar gülünçtür. Maneviyatınızı ölçebilecek bir sertifika olabilir mi? Bunun sonucu sadece etrafta birçok “sertifikalı yogi” ile karşılaşıyor olmamızdır.  Bir kör nasıl olur da diğer körlere yol gösterebilir ki? Kör birinin, başka körlerin gözlerini açmak için ameliyat ettiğini hayal edin. Sonucu tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek. 

Peki, Yoga öğretmeni bu kadar önemli ise, neden kimse bu eğitmenlerin özgeçmişlerine bir göz gezdirmiyor? Bu sözde eğitmenlerin özgeçmişlerinde sıraladıklarının gerçek payı ne kadardır sizce? Size karşılaştıklarımdan bazılarını anlatmama izin verin. Hindistan'a, ya da başka bir ülkeye yaptığı turistik gezide, katıldığı bir Yoga dersini abartarak, büyük bir eğitim programı olarak özgeçmişine ekleyen pek çok “sertifikalı Yoga eğitmeni” tanıyorum. Hindistan'da Agra’ya, Taj Mahal'e, Varanasi’ye alış veriş için gidipte, çeşitli meditasyon eğitimleri aldıklarını beyan eden eğitmenler de gördüm. Bu sözde eğitimler her nedense, Çin, Japonya, ya da Singapur’da değil, sadece Hindistan ya da Tibet'te alınır. Daha önce hiç gitmemiş olsalar bile orada, birdenbire kendi Guru’larıyla (manevi öğretmen) karşılaşır ve hemen eğitime başlarlar. Bir başka tip sözde eğitmen ise, eğitimlerini yıllar önce yaşamış hocalardan alırlar. İlginç olan şudur ki bu hocalar hayatta bile değildir. Bunlar ise bedenlerini yıllar önce terk etmiş bir hocanın öğrencisi olduklarını iddia ederler. Herhalde eğitimlerini vahiy yoluyla tamamladılar. Ne kadar da yüceler?! Bu kişiler kendilerini o kadar yüce kabul ederler ki kendi isimlerinin başına en yüce lakapları eklemekten çekinmezler. Maneviyatta en üstün mertebeye ulaşanlar arasında bile sadece sayılı kişilere verilen unvanları kullanarak, kendilerini bu üstün kişiler ile eşit görürler. Bu büyük bir cahillik ve saçmalıktır. Maddi dünyada bile, Alfabeyi öğrenmek için bir öğretmene ihtiyaç duyarken, bu tür kişiler, maddi eğitimden çok daha zor olan maneviyatın A, B, C’sini tek başına söktüler ve onun doruklarına ulaştılar ve hatta kitaplar bile yazdılar… Biliniz ki yazar olarak imzaladıkları bu kitaplar başkalarının fikirlerinin tercümesi ve derlemesinden başka bir şey değildir. Literatüre aşina birinin bu kitapların bilgi hırsızlığı (plagiarizm) içerdiğini görmesi hiç de zor değildir.

En son olarak, Yoga eğitimi almak isteyenlere sesleniyorum. Lütfen önce araştırın! Yoga’nın anlamını ve hedefini inceleyin. Mutlaka eğitim alacağınız ve kendinizi teslim edeceğiniz eğitmenlerin Yoga konusundaki özgeçmişlerine bir göz atın ve sorgulayın. Eğitimlerini nerelerden aldıklarını ve neden eğitim almayı yarıda bıraktıklarını öğrenin. O zaman Yoga adı altında size bir şeyler sunulduğunda, sahtesini gerçeğinden kolayca ayırt edebilirsiniz. Tüm bunları yaparken de bilgilerin doğru kaynaktan geldiğinden emin olun. Nasıl emin olabileceğiniz hakkındaki ipuçlarından “Yoga’nın Gerçek Anlamı” adlı bir sonraki yazımda söz edeceğim.

Paylaş
Etiketler: öğrenciöğretmen
Önceki Yazı

‘Ömür Dediğin Üç Gündür’

Sonraki Yazı

Çocuklara Organik Besin Arama,Organik Ebeveyn Ol

Sripad Ramaray DAS

Sripad Ramaray DAS

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Sripad Ramaray DAS

Yemek Yerken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar. Gıda-besin kombinasyonu…

31 Ocak 2013
5k
Sripad Ramaray DAS

Neden Bilgi Peşindeyiz…

20 Ocak 2013
5k
Sripad Ramaray DAS

Hey Zihnim Neredesin?

10 Ocak 2013
5k
Sripad Ramaray DAS

Tahta Olmayalım, Hortum Olalım

20 Aralık 2012
5k
Sonraki Yazı

Çocuklara Organik Besin Arama,Organik Ebeveyn Ol

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap