Öğrenci babası, çaresizliğin fırtınaya dönüştüğü atmosferde soluksuz kalıyordu.
“Çocuk okutuyorum,” kelimeleri sembolü haline gelmişti.
Bu devirde çocuk okutmak…
Çocukların eğitimlerinin yarıda kalması ise olacak iş değildi. Çocuklar okumalıydı. Onları dileneceğim ama okutacağım, diyordu. Gece gündüz iş için koşturuyordu. Rüyasında, sabah ilk ışığında, kahveyi müşteriye hazır hale getiriyordu.
İkinci işimi buldum diyerek kalktı. İş saatine kadar kahveyi idare edecekti.
Fabrikadan çıkıp dolmuşa geldiğinde, akşam olmak üzereydi. Son durağın karşısında sabahçı kahvesine uğrayacak ve iş ilanı için geldiğini söyleyecekti.
Kahveci ocaktaydı. Yanına vardı ve ilan için geldim, dedi. Yakında oturduğunu ve şekerleme fabrikasında çalıştığını söyledi. Kahveci iki çay yaptı ve Rüştüyle masaya geçtiler. Kahveci hemen söze girdi. Beş ve çeyrek geçerek gelir ve ocağı hazırlayabilirsen, sana bir asgari ücret öderim, dedi.
Rüştü çalışma şartlarını kabul etti. Yalnız kahvenin eksiklerini düzeltmeyi yapabilirsek, ikimizde işimizden memnun kalırız, dedi. Kahveci kabul etti. Yarın sabahtan itibaren yapılması gerekenleri tespit edersen birlikte hallederiz, dedi.
Ömründe ilk defa beşte kalkacaktı. Fakat eve üçüncü maaşın girmesi onu rahatlatacaktı. Kahvede çalışmayı göze almıştı. Sonuçta çay hazırlayacak ve masaları silip yeri süpürecekti. Rüştü, iş yerinde de titiz çalışan bir kişiydi.
Kahvenin eksiklerini bir kâğıda yazdı ve kahveciyle muhasebesini yaptı. Perdeleri yeniledi. Masaların hepsini düzenledi. Üzerlerine örtü aldı. Sandalyeleri yeniledi. Yerleri büyük parke taşlarıyla döşedi. Ocak, bardak ve tabaklar da yenilendi. Tabaklara kâğıt konacaktı. Kahveci yenileyecektim, birlikte yapmış olduk, dedi.
Çay ocağına yenilik ve düzen geldi.
Çalışanlar kep ve maskeli olacaklardı. Önlük giymeleri şarttı. Rüştünün titizliği kahveciyi sevindirmişti. Artık sabahları kahveye gelenler çok farklı bir ortamla karşılaşıyorlardı. Temizlik olağanüstüydü. Çayların üzeri kapalı geliyor ve masalar pırıl pırıldı.
Masa ve sandalyeler özel bezlerle siliniyordu. Satışlar bir iki gün sonra iki katına çıktı. Dışarıya çay vermeye yetiştiremiyorlardı. İçeriye satıcı giremezdi.
Rüştü erken yatıp erken kalkardı. İşten çıkıp kahveye uğrar garsonların düzenini kontrol ederdi. Akşam bile kahveyi düzenli tutması, çay satışlarını en az dört katına çıkartmıştı. Rüştü kahveye gelenlere örnek oldu.
Kahvecinin ağzı kulaklarındaydı. Rüştünün gelmesini dört gözle bekliyordu. Sabah akşam birlikte oluyorlardı. Kahvede on beş günde bardaklar değişiyordu. Rüştü çocuklarına kaynak bulmuş ve tüm ihtiyaçların karşılayabiliyordu.
Çocuklarına sınavlar yaklaştı. Size sınava hazırlık yapma, yollarını öğreteceğim, dedi.
Çocuklarına zaman ayıramıyordu ama mutluydu.
Hasan TANRIVERDİ























