Kalmamıştı odundan bir parça, yanıp kül olmuştu. Baharın tomurcuğu ışıktan rengini almış ve açıp güle dönmüştü.
Güle mi benzemek istemişti, güzel kokusuyla, fakat kül dökülürken de olduğu yeri yakmıştı.
Ocak içinde oluşmuş küller de bahçeye atılmıştı. Bahçede gübre olmuştu güle ve sebzelere.
Bahçe bitkileri, güller gibi sevdi külü, gübre oldu yeşilliğe ve toprağa.
Kuru dallar, yandı küle döndü. Aynı küller bahçede gübre oldu ve verimi artırdı. Meyve verme işlemi, dünyanın en büyük kimyasal olayı idi.
Ocağın külleri deyip geçmeyin bahçede çalışan bilir değerini. Bitkinin canlılığını kaybeden parçası, ateşte yanar ve kül olur. Bu küllerin dönüşümü de bitkiler için önemli bir olaydır.
Küllerden türemek, küllerle birlik olmak. Küllerin ortamında tohumların çimlenmesi olayı daha farklı ve önemlidir.
Çimlenen tohum, yeşeren bitkileri oluşturur. Yeşeren bitkiler de yeniden döngüyü başlatır.
Hayat sönmüş ocağın küllerini tekrar bitkiye aktarmak suretiyle, devamlılığı sağlar. Bugün gül varsa gübresi küldür.
Sobanın ve kara ateşin külleri bahçeye dökülür nedeni gübre olması içindir.
Bitki yeşerir meyve oluşur.
Hayat güzelliğini odunu yakmakla da gösterir.
Hayat yanıp küle dönse de güzeldir.





















