İktidar, özellikle mahalli seçimler yaklaştıkça, yoğun bir baskı ve korkutma kampanyası sürdürmektedir, Amaç; ülkemizi tek sesli hale getirmek, tüm muhalif sesleri susturmaktır.
Ne yazık ki, bu baskılar, toplumda etkili olmaktadır. Özellikle, binlerce “hakaret davası”, keyfî tutuklamalar, politik ve malî baskılar, vatandaşlarımızı sindirmiştir. Medya ise, zaten -büyük bölümü ile- iktidarın yandaşı haline getirilmiştir ve devamlı olarak tetikçilik yapmaktadır.
Bu tablo içinde, vatandaşlarımızı düşünmeye ve sağlıklı kararlar almaya davet ediyorum. Ve “niçin korkalım” sorusuna cevap arıyorum;
1-Eğer samimi inanç sahibi isek; Dinimizin temel esaslarını ihtiva eden, “Amentü’ye” tereddütsüz uymamız gerekir. Yani; “Kadere” ve “Hayır ve Şerrin, Cenab-ı Hak’kın iradesine bağlı olduğuna” inanmamız gerekir. Bu durumda da tek korkacağımız ve itaat edeceğimiz makam, Cenab-ı Hak’tır (cc), iktidar sahipleri değildir.
2-Kaldı ki;
a) Bizler harama bulaşmadık. Kanunları ihlâl etmedik. Hakkımız olmayanı talep etmedik. Bize gelen hediyeleri bile demirbaşa kaydettirdik. Bilerek, kimseye kötülük yapmadık. Vergilerimizi kuruşu kuruşuna ödedik. Kadroları liyakatsiz yandaşlarla doldurmadık. Hiçbir yakınımıza çıkar sağlamadık. Kimseyi kayırmadık. Her işimizi, tüm icraatlarımızı şeffaf bir şekilde ve her türlü denetime açık olarak yaptık. (Ne ihaleler, ne de Belediye şirketleri ile ilgili olarak, en küçük bir suçlama olmadı.) Daima tasarruflu davrandık, lüks ve israftan uzak durduk. Hakkımız olduğu halde, huzur hakkı bile almadık.
b) Hiçbir yakınımız, eşimiz, çocuklarımız, iş takibi yapmadı; Çıkar peşinde koşmadı.
c) İktidardan hiçbir talebimiz olmadı. Aksine, birçok teklifi reddettik. Mutluluğu, ailemizin içinde aradık ve bulduk. Köşemize çekilerek huzura kavuştuk. Tek düşüncemiz, derdimiz, ülkemizin ve insanlarımızın geleceği oldu.
d) Kimseye karşı; kinimiz, düşmanlığımız, peşin fikrimiz, yoktur. Biz, doğruları dile getirmenin peşindeyiz. “Haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır” tarifinin içine girmemek için uğraşıyoruz. Yetkilileri uyarıyoruz, hatalarından vazgeçmeye davet ediyoruz.
Demek ki, korkmamız için bir sebep yoktur. Cenab-ı Hak’tan (cc) başka bir gücün önünde eğilmenin, kula kul olma suçunun (şirkin) ne büyük bir günah olduğunun da idraki içindeyiz. Kaldı ki, Mübarek Kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki, tam 700 defa, “Aklınızı kullanın” emrini de bilmekteyiz.
Sevgili halkım. Lütfen korkma. Hür iradene ipotek koydurma. Basiret, feraset ve faziletini ön plâna çıkar…