İnsani değerler, “Adalet” tanımında toplanır. Çünkü doğruluk adil olmak içindir.
Adalet, insanları ideale, ruhun özgürlüğüne ve kişiliğin bağımsızlığına götüren tek yoldur. Kısacası adalet; kişilerin özgürlüğü ve bağımsızlığıdır. Adaleti terk etmek, özgürlüğün ve bağımsızlığın yolunun kapanması demektir.
İnsanların davranışında, adaletin varlığı her kademede keşfedilir. Kademelerin keşfinde ilerlemeye inanmak ve başka kademeye geçişte de yine belirleyici adalettir.
Yarının toplumundan, ümitli olmak, insanlık için esastır. Ayrıca adaleti, suç ve ceza anlamına indirgemek, ruh ve beden özgürlük ve bağımsızlığını tanımamaktır. Onun için, kendine bir takım, isimler vererek, manevi değerleri yozlaştıranlar, büyük kötülük içerisindedirler.
Ayrıca dine yeni kurallar ekleyip adına topluluk, bilmem cemaat diyenler de zararlı davranışlar sergilemektedirler. Böyle insanların adaletli davrandığına güven olmaz. Çünkü o tür insanlar hilekârdır. Hilekâr insana asla güvenilmez. Temiz ve dürüst kişiyi perişan eder.
Onlar için, acımak hayal, iyilik bir masaldır. Kuvvetli olan belki son sözü söyleyecektir ama hayatın sosyal gerçekleri bir gün karşına çıkacaktır.
Toplumlar sosyal ve ekonomik gerçeklerle karşılaştıklarında akılları başlarına gelecektir. Gelmeyenlerin ise sonu hüsran olacaktır.
İnsanlara kör körüne güven olmaz. Güvenilen insanın adalet kavramını benimsemiş olması gerekir. Çünkü özgür ve bağımsız olmayan insan, insanlıktan nasibini almamıştır. Ayrıca böyle bir insan saygı ve sevgiden de habersizdir.
Belki insanlara ihanet etmez ama yaşantısında eşi ve dostu da olmayacaktır. Bu tür insanların içinde, ruhunun en yufka yerinde bile huzur olmayacaktır.
Adalet her zaman yaşantıyı tayin edecektir.





















