Terör dedik…
Terörist dedik…
Bebek katili dedik…
Apo için "Sayın" kelimesi üzerine "dedin-demedim" tartışmaları yaşadık!
Terör örgütü PKK'nın başı dedik…
Kıçı dedik…
Ülkeyi bölen dedik…
Bölücü örgüt dedik…
Kürt dedik…
Kart-kurt dedik…
Kandilli, İmralı dedik..
Onunla görüşen şerefsizdir dedik…
Apo ile Pazarlık, ihanettir dedik…
Dağ eşkiyası dedik…
PKK için PeKeKe mi yoksa PeKaKa mı tartışmaları yaşadık…
BDP'yi Apo ile, PKK ile işbirliği içerisinde olmakla suçladık…
40 bin kişi katili dedik…Ve
Ve
Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Terörün sonlandırılmasının ancak ve ancak İmralı ile olacağını artık kabullendik!
Pazarlıklar gırla…
Gülüm – balım..
"Dün dünde kaldı, bugün yeni bir şeyler söylemek lazım" diyen Başbakan şimdi de "İmralı süreci demeyin" diyor… "Barış süreci deyin" diyerek neredeyse İmralı Apo'ya madalya takacak…
Evet geldiğimiz nokta maalesef bu.
Şimdi Apo'nun bir lider olmadığını kim söyleyebilir?
Kandil'e, PKK'ya, BDP'ye dört duvar arasından bile nasıl hükmettiğini, AKP hükümetinin pazarlık masasına nasıl oturduğunu hepimiz görüyoruz. Apo'nun bu günleri gördüğünü, görebildiğini, onun için olsa gerek yakalandığı gün uçakla ülkeye getirilirken; "ben şayet isterseniz Türkiye için çok yararlı şeyler yapabilirim" derken acaba bugünleri mi kast etmişti!?
Terörist başından medet umar hale geldiğimiz açık değil mi?
Ne olacak şimdi?
Tavizler neler?
Kim neler biliyor bu konuda?
Teröristler yurt dışına gidecek öyle mi?
Ya sonra?
Apo barışı sağlamış olmanın mutluluğu ve gururu içerisinde neler isteyebilir, verilirse ne olur, verilmese ne olur? Bu istekler arasında salıverilmesi de var mı yok mu?
Sözün Özü!
Keşke Hükümetlerimiz bu sorunu İNSAN HAKLARI çerçevesinde ve AB kriterleri içerisinde kendileri çözmüş olsaydı da kahramanlık Teröristbaşına kalmasaydı…
Ne diyelim… Dağ fare doğrurdu…Yarınlar bakalım neler doğuracak, göreceğiz…
