Küçükçekmece CHP Belediye Meclis Üyesi, Gurup Başkanvekili, CHP eski YDK Üyesi İbrahim Yılmaz'ın daveti üzerine, pazar günü CHP İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği sabah kahvaltısına katıldım.
Katıldık katılmasına da, adresi buluncaya kadar deyim yerindeyse imanım gevredi. Küçükçekmece'nin ileri uç beyliğinde Ataşehir Mahallesi'nde Avrupa Konutları'nın karşısında bir cafeyi bir saate yakın araya araya buldum. Ne de olsa atalarımız ne demişler; "Sora sora Bağdat bulunur!" Cep telefonum olmasaydı bulabilirmiydim? Yanıtım olumsuz.
İbrahim abiyle defalarca cep telefonuyla görüşürek en sonunda bir başka arkadaşa telefonunu vererek, o'da bize adresi ayrıntılarıyla anlatarak toplantı yapılan cafeyi bulduk.
****
A beKüçükçekmeceli CHP'liler gazetecilere, konuklara, parti yöneticilerine zulüm yapmak için mi, o cafeyi seçtiniz? Küçükçekmece'nin merkezinde daha kolay bulunabilir, daha kaliteli mekanlar yok muydu ki, bize ilçenin uç beyliğine davet ettiniz?
Diyeceğim o ki, hani CHP'liler Küçükçekmece Belediyesi'nde iktidar misafirlerine kentin en modern yerleşim yerini tanıtmak amacıyla toplantı mekanını seçtiler.
İbrahim Abiye toplantı yerini bulduktan sonra, "Abi Çin işkencesi yapmak için mi bu mekanı seçtiniz? Yoksa bu mekanın çok farklı bir kalitesi mi var? Yoksa bir partilinize mi ait burası?" diyorum.
İbrahim Abi tebessüm ederek, "Ali sabahtan beri en az 20 kişiye adres tarif etmekten imanım gevredi" dediğinde ben adres bulmaktan dolayı yaşadığıklarımı bir kenara bırakarak, İbrahim Abi'ye bakarak şikayetten vazgetçim. Kendi yaşadıklarıma değil, İbrahim Abi'ye acımaya başladım.
****
Salona girdim, oturacak sandalye yok. Ibrahim Abi yine imdadımıza yetişti. Oturduğu sandalyeyi bize verdi vermesine de, önümüze gelen çay çay değil. İçseniz mideniz bozulur. İmamın abdest suyuna benziyor. Servis servis değil…
Ajansların kameralarını koyacak yer yok… Gazetecilerin o daracık mekanda çalışması hemen hemen imkansız.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, konuşmasına başlamadan önce, gazeteciler tarafından en çok, Birgül Ayman Güler'in "Türk ulusu ile Kürt Milleti eşit değildir" sözüyle ilgili düşünceleri soruluyor. Tekin, konuyla ilgili düşüncelerini konuşurken açıklayacağını söylüyor.
Tekin konuşmaya başladıktan sonra gazeteciler ısrarla yine aynı soruyu soruyorlar.
Tekin, CHP'yi artık kimsenin tartışamayacağını ve tartıştırmaya izin vermeyeceklerini belirterek, partide tartışma yerinin kamuoyu önünde değil, "Parti Meclisi'nde ve MKY'da konuşulacak" diyerek rahatsızlığını ifade ediyor.
****
Küçükçekmece CHP İlçe Örgütünün, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri muhtarlarla biraraya geldiği sabah kahvaltısının amacına ulaşıp ulaşmadığını ancak parti yöneticileri bilebilir. Benim düşüncem ise amaca uygun bir mekanın seçilmediğidir. Partinin genel başkan yardımcısının, milletvekillerinin, il ve ilçe yöneticilerinin, il genel ve belediye meclis üyelerinin bulunduğu bir mekanda; parti yöneticileri ile konukların buluşması ancak toplantının ruhuna uygun bir mekanda yapılabilirdi.
Küçükçekmece CHP ilçe yöneticilerinin medya mensuplarıyla inanın uzun süredir ilk defa biraraya geldi. Galiba bu eksiklikten dolayı yapılan toplantıda, amacına uygun bir mekanda gerçekleşitirilemedi.
****
Küçükçekmece'nin 21 mahalle muhtarından 13'ünün, STK'ların 36'sının yöneticilerinin katıldığı toplantıyı, daha katileli ve daha kolay ulaşılabilir bir mekanda gerçekleştirselerdi inanın daha iyi olurdu. Yerel seçimler yaklaşırken İstanbul'da CHP örgütlerinin en zayıf olduğu alan; medya, STK'lar, meslek örgütleri ve toplumun farklı kesimleri ile ilişkiler. Kendi içinde ilişkiler iyi değil ya… Neyse…
Aynı zamanda içine kapanmış ve birbiriyleriyle uğraşan örgütler ve örgüt içi çekişmeler.
****
Düşünün Esenyurt İlçesinde CHP'li gençler Uğur Mumcu'yu anma toplantısı düzenliyorlar. Kavga başlıyor. Konuşmacı olarak lanse edilen isimlerin toplantıya katılmamaları için baskı yapılıyor.
Toplantıyı yapanların yapması gereken, ilçe örgütünü toplantının içine katması. İlçe örgütünün yapması gereken toplantı yapılıyorsa destek vermesi sonrasında tartışmaların içeride yapılması. Ancak görülen o ki, CHP'de herkes ikbali için birbirinin ayağına çelme takıyor. Kimse ikbalin yolunun birlik ve beraberlikten geçtiğini görmüyor. Anlayacağınız CHP'de yaşananlardan ders çıkarılmıyor, zamanın ruhuna uygun zihniyet ve onun dili, örgütlenmesi de kullanılmadan yol alınmaya çalışılıyor.
****
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul'un her yerinde partinin üst düzey yöneticisi olmanın yanısıra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gibi konuşuyor ve çalışıyor. Tüm çekişmelere rağmen partiyi yukarılara doğru çekmeye çalışıyor. Toplumun farklı kesimleri ile buluşmak için tüm olanakları kullanıyor. Ve en önemlisi onlara ulaşacak bir dili kullanıyor. Aynı muhtarlarla ilgili yaptığı, "Milletvekilleri milletin iradesi ile değil partinin kararı ile seçiliyorlar. Milletin iradesi ile seçilen tek kurum muhtarlardır" diyerek muhtarların yüreğine sesleniyor.
Son söz: CHP'nin başarılı olabilmesi için; örgüt içi çekişmelerden arınarak, sokağa çıkması ve sokağın gerçeklerine uygun bir dili kullanması gerekiyor. Yani zamanın ruhunu yakalaması gerekiyor. Yakalayabilir mi? Galiba bugünkü örgüt yapısıyla, zihniyeti ve kullandığı dil ile bunu başarması da mümkün görünmüyor.
