Sevgili okurlarım, 3 Haziran 1963’de yaşama gözlerini yuman Ünlü şairimiz Nazım Hikmet Ran, 15 Ocak 1902 tarihinde Yunanistan’ın Selanik kentinde dünyaya geldi.
Yaşamının büyük bir bölümünü İstanbul’da sürdüren şair, şiirleriyle dikkati üzerine çekmeye başladı. Bu davranışını içine sindiremeyenler karşı harekete geçerek, O’nun yazmış olduğu şiirlerine davalar açarak, gizli örgüt kurma suçu yüklenerek, “orduyu ve donanmayı isyana teşvik” suçu adı altında 1933 yılında tutuklandı. Bu tutuklanma sonucunda 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edildi.
1950 yılında çıkarılan genel aftan yararlanarak serbest bırakıldı. Serbest kalmasının akabinde, hemen askerlik görevine çağrıldı. Bu çağrı üzerine öldürüleceğinden korkan Nazım Hikmet Ran, Sovyetler Birliği’ne kaçıp gitti.
Nazım Hikmet Ran’ın Sovyetler Birliğine kaçıp gitmesi üzerine, 25 Temmuz 1951’de Bakanlar Kurulu Kararıyla, Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Sovyetler Birliği Devletince tanınan haklardan yararlanarak, uluslararası barış kongrelerine katılmaya başladı. Bu gayretli çalışmalarından ötürü, kendisine uluslar arası barış ödülü verildi.
Yaşamı boyunca, şiirleri bir çok dile çevrilerek büyük bir üne kavuştu. Bu durumu değerlendirerek pek çok ülkeye seyahat ederek, konferanslar verdi. Vermiş olduğu konferanslarda, şiirlerini okudu. Böylece dünyanın ezilen ulusları nezdinde daha büyük bir saygınlığa ulaşmış oldu.
Dünyaca üne kavuşan şairimiz, ne yazık ki tekrar ülkemize dönme şanı kendine verilmedi.
Yaşamını Moskova’da sürdüren ünlü şairimiz, Nazım Hikmet Ran, 3 Haziran 1963’te kalp yetmezliği sonucu hayatını kaybetti. Ölmeden önce yapmış olduğu vasiyetinde, “Beni Anadolu’da bir çınarın altına gömün!” Demişti.
Sevgili okurlarım, Nazım Hikmet Ran’ın ölümünün üzerinden geçen 46 yıl sonra, 2009 ‘da yılında tekrar Türk vatandaşlığına kabul edilmesine rağmen, hâlâ ünlü şairimizin mezarı ülkemize getirilmemiştir. Ünlü şairimizi Rahmetle anıyor ve tez zamanda mezarını ülkemize getirilmesini diliyorum.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair





















