OYSA, TARİHİ, DOĞAL VE UTANDIRAN GERÇEK:
Bünyesinde 1,000'den fazla Türkçe kelime bulunan diller:
Arapça’da 1,000
Farsça’da 2,000
Macarca’da 2,000
Romence / Moldavca’da 3,000
Rumca / Yunanca’da 6,000
Bulgarca’da 7,500
Arnavutça’da 7,500
Sırpça’da 9,000
Rusça’da 10,000
Ermenice’de 10,000
(Kaynak: Dr. Yusuf Gedikli)
ÇÖL SICAKLARININ SUÇLUSU YÖNETİMDİR
Neredeyse 5, 6 yıldır bölgenin en sıcak ülkesi Türkiye. Neden? Çünkü:
1. En verimli ovalar ile 1. sınıf tarım arazileri betonlaşıyor.
2. Ülke içinde, kaynak yakın çevresi hariç suyu içilebilir dere, göl ve nehir kalmadı.
3. Ankaralılara suyu içirilen Kızılırmak dâhil hepsi lâğım’a dönüştü.
5. Şehir, kasaba, köy, otel-motel ve sanayi tesislerimizden denize bağlantılı foseptik, şehir, sanayi ve insan (?) atık bağlantılarının sayısı 50 bin’i buluyor….
2002 Aralık ayında bir gram altın: 18 TL
2002 Aralık ayında Bir çeyrek altın: 23 TL
2012 Mayıs ayında Bir gram altın: 92 TL
2012 Mayıs ayında bir çeyrek altın: 156 TL
2002 Aralık ayında Asgari ücret: 250 TL
2012 Mayıs Ayında Asgari Ücret: 659 TL
Şimdi bu rakamlardan yola çıkarak, icraatta 10 yılını doldurmak üzere olan; Sözde “ADALET” ve “KALKINMA” partisi, AKP iktidarının bir mini karnesini birlikte çıkaralım
2002 de 1 gram altın: 18 TL iken, bu gün: 92 TL dır. Artış: % 510
2002 de çeyrek altın: 23 TL ilken bu gün: 156 TL dır. Artış: % 670
2002 de asgari ücret: 250 TL dır.
250 : 18 = 14 yani asgari ücretle 14 gram altın alınabiliyordu.
2012 de asgari ücret 659 TL. Altın ise 92 TL dır.
Bölerseniz 7 çıkar. Yani bu gün asgari ücretle 7 gram altın alınabiliyor.
Şimdi biraz daha rakamlara boğulmadan incelemeye devam edelim.
2002 den bu yana külçe altının bir gramı temel alınırsa hayat % 510 pahalanmıştır.
Asgari ücret yine altın temel alınırsa alım gücü: %100 azalmıştır.
Bu rakamlar AKP iktidarında milletimizin yaşamının ne kadar kötüye gittiğinin rakamlarıdır. (Kaynak: BCP, Müge Gülses
BİR MESELE DAHA VAR!…
Ortadoğu'da Barzani liderliğinde ön plana çıkmaya başlayan ve "kriz içinde kriz" olarak da adlandırılan "Büyük Kürdistan Projesi (BKP)" ve bunun batı ayağı "Kuzey Suriye" gündemdeki yerini karşılıklı tehditler, provokasyonlar ve gövde gösterileri ile korumaya devam ediyor. Hatta bu gidişle, Maliki-Barzani arasında başlayan yeni bir gerginlik unsuru olarak Suriye krizinin de bir adım önüne geçebileceğinin güçlü sinyallerini veriyor. Bu noktada Maliki yönetiminin atacağı bir ileri adım, bölgedeki krizi gerek mahiyeti gerekse de aktörleri ve etki alanı itibarıyla çok farklı noktalara çekecektir, ki bu olasılık hiç de zayıf değildir. Özellikle de Esad rejimini bölgesel çapta başlatılacak yeni bir kriz ile rahatlatmayı hedefleyenler açısından…
Dolayısıyla Esad ve destekçilerinin iyice köşeye sıkıştığı bir ortamda çıkan bu "ani kriz" ile gerçekte Barzani ve yandaşlarının aslında kime ve neye hizmet ettikleri oldukça tartışmalıdır. Doğrudan Şam üzerine odaklanması gereken Ankara'nın önüne Erbilmerkezli yeni bir sorun alanının çıkartılması, kuşkusuz Türkiye'nin menfaatlerine çok da uygun düşmemektedir. Kriz fırsatçılığı olarak da adlandırılabilecek böylesi bir ortamda, Barzani tarafından atılan ve bir takım oldu-bittilere dayanan adımlar, beraberinde kirli-kaypak ittifak ilişkilerini de akıllara getirmektedir. Dolayısıyla, BOP'un bir parçası olarak BKP'nin daha özelde kimlere, ne şekilde hizmet ettiğine, nasıl kullanıldığına, kullanılabileceğine göz atmakta fayda bulunmaktadır. "Yeni Türkiye'ye Kürt Seddi mi?" başlıklı yazımızda da ortaya konulduğu üzere dört deniz havzasını (Karadeniz, Akdeniz, Hazar, Basra-Arap Denizi) içerisinde barındıran, toplamda 30 milyon civarında bir nüfusa sahip BKP, her şeyden önce Ankara'yı "hizaya getirme", "ikna etme","çevreleme" ve Türk-İslam dünyasından "izole etme" projesinin bir "aracı"olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'yi aşamalı olarak önce tamamlanmamış Misak-ı Milli sınırları içine, ardından da gelişmelere bağlı olarak Sevr haritası ile büyük paralellik arz eden BOP'da uygun görülen bir alana hapsetmek isteyen güçler açısından BKP, alanda kendisinden beklenen agresif, militarist rolü oynamakta zorlanan "Yeni Türkiye Projesi"nin; dinamik, hırslı, saldırgan ve kullanıma açık bir alternatifi olarak gündemdeki yerini almaya başladılar……..