Müzisyenin saçları, giyinişi ve yürümesi de bir tuhaftı. Kendi gibi tuhaf havaları beklerdi. Siyah bulutlar yeryüzüne yaklaşırken, damlalar sağanağa dönüşür ve gitarından daha güçlü gümbürtü çıkarırdı.
Şimşekle beraber, gitarından da tuhaf sesler yükseltirdi. Müzisyen yükselen seslerle, şaşkın hale gelirdi. Çünkü rüzgâr ağaçları söküp ve çatıları da uçurduğunda, gitarın sesi şimşeğin aydınlığında, daha çok çıkardı.
Müzisyene, akordunu şimşeğe ayarladın, yağmura yakalansan, gitarla birlikte ağlarsın ve hamakta sallanırken, toplumun sosyal yarasını, gitara okutsan, dediğimde gülüyordu. Gülüyordu ama gitar benim zevkim. Sesini doğanın uyarılarına ayarlarım, demekten de geri kalmıyordu.
Rüzgâr sertleştiğinde, iki dilim börek ve peşine tatlı yersen, sesini gürleştirirsin. Böylece hava muhalefetini okumuş olursun ve çeşmenin başında, ağzın kurumuş gibi sesin çıkmıyor, dediğimde gülüyordu.
Gitarınla müziği ve fiziği birleştiriyorsun, dediğimde gülüyordu.
Müzisyene göre bulutlar ve deniz kararırdı. Gitar da hayatın anlamını dile getirirdi. Bu durumda bulutlar ve deniz hayatın anlamı, müziğin dilidir ve evine ses yalıtımı yapsan, bizi uykumuzla baş başa bıraksan, gitar zevkini aşılamasan, dediğimde gülüyordu.
İnsanlarla gitar aracılığıyla hesaplaşıyorsun, şiirlerini oku da seninle kavga eden çıksın. Tüm kötülüğü, gitara yükleme ve müziğinize, davul ve zurnayla katılsak, türkü tuttursak, acaba ne dersin, dediğimde gülüyordu.
Dün gökyüzü bulutsuzdu. Güneşli bir gün yaşadık. Sakin ve sessizliği hava raporu olarak gitarına nasıl okutuyorsun, dediğimde gülüyordu.
Yaşantını gitara bağladın, yalnız yarattığın gürültünün, farkında değilsin. Çevreye verdiğin eziyetin, farkında olmalısın. Notan ayarsız, tellerin bozuk, bir gümbürtüdür gidiyoruz. Keskin nişancı gibi elinde gitar bekliyorsun.
Mutluluğunda gitarın payının olduğuna inanmıyorum, dediğimde gülerdi. İçin dışın farklı. Bazen güler, bazen de patlamaya hazır bomba gibi beklerdi.
Müzisyen durağında, sessizdi. Hava değişimde ise bağırmaya başlıyordu. Yaşantısında tutkusu gitar, sevdiği gitardı. Yanına gelen arkadaşı ondan daha çöküktü. Ona da telleri kes ki sesi gür çıksın, dediğimde, şaşkın baktı ve inanmadı.
Müzisyen gülmeye başlamış ve yürüyüşü de değişmişti. Gürültüsünü gündüze de taşımıştı.
Yağmurlu bir gün ziyaretine gittim. Sağanak artmıştı. Gümbürtüye göre, müzisyen hava raporu okuyordu. Yeni müziğiyle apartmanın, ayağa kalktığını söyledi.
Hayatının açmazlarını gitarıyla geçtiğini ve önündeki duvarı yıktığını söylerken samimiydi. Mutluluk kavşaklarında, hayallerini yaşadığı için durmazmış. Gitarı mı yoksa beynini mi onarıyorsun dediğimde sessizliğini koruyordu.
Ona göre hayat; gitar değildi. Hayatı tellere bağlama onu, mutlu etmiyordu. Yaşadıklarını baban kabul ediyor mu? sorumu duymamıştı.
Müzisyene arada sesleniyorum, duymuyordu.
Hasan TANRIVERDİ























