Sessizce yanıma yaklaştı ve dedi ki mutluluğa bir kanat çizer misin?..
Neden dedim
Çünkü beni görmek istemiyor insanlar…
Peki sen kimsin dedim…
Ben mutluluğum dedi…
Neden seni göremiyoruz dedim..
Çünkü hayatınızdaki eksikleri hayatınızın tam ortasına koyup, sahip olduklarınızı fark etmeden eksiklere odaklı yaşıyorsunuz… Neyiniz eksikse hayatınızda
MUTSUZLUĞUNUZUN kaynağı diye onu gösterip adeta o EKSİKLERİNİZE tapınıp tapınıp
kendinizi daha çok daha çok MUTSUZ kılmak için sanki birbirinizle yarışıyorsunuz.
Oysa mutluluk sadece bir seçimdir… OLMAK ile ilgilidir… Yani SAHİP OLMAKLA ilgili değildir dedi…..
Peki sana kanat çizersem ne olacak dedim…
Tabi ki SEVMEYİ denemeyen hatta hiç düşünmeyen ama ısrarla SEVİLMEYİ bekleyip duranların… Omuzlarına konacağım ki beni unutmasınlar. ….Çünkü mutluluk önce hissetmekle başlar sonra SEVİLMEYİ BEKLEMEKLE değil hemen ve ertelemeden ve beklemeden SEVMEKLE devam eder dedi ….
Kanat çizdim mutluluğa….
Sonra lütfen bana bir koku da ver dedi
Koku mu dedim… O neden?..
Tabi ki burnu koku alsa da yüreği SAMİMİYETİN kokusunu alamayanlara ulaşmak için ve insanların yüreğini ısıtacak bir koku olmalı dedi…
Peki dedim yine…. Vanilyalı kek kokusunu yükledim mutluluğa… Bu kez mutluluk sordu vanilyalı kek niye diye
Çünkü dedim… Samimiyeti doruklarda yaşadığımız, en duru zaman çizgimizde çocukluğumuz ve annelerimizin pişirdiğinde hissettiğimiz mutluluğun kokusu… VANİLYALI kek kokusudur… Hatta İNSAN en fazla çocukken İNSANDIR bu yüzden dedim…
Mutlulukla öpüştük ve tabi ki ayrılmadık ona…. Sen gidip insanlara kendini ve kokunu hissettirip gelene kadar ben de sana vanilyalı kek yaparım… Dedim.




















