Seviyoruz konuşmayı.
Ağzımız doluyken…
Hesap yaparken…
Yatağa girerken…
Ameliyata giderken…
Televizyon seyrederken…
Hatta tuvalette…
Konuşmaya bayılıyoruz.
***
Konuşmak…
Coşkun iletişimimiz.
Kelimeler ağzımızdan çıktıkça akışı hızlanır.
Frenlenemez hale gelir.
İlginçtir, karşımızdaki de bize uyar.
Karşılıklı pinpon oynar gibi sözler gelir, gider.
Olsun varsın…
Konuştuğumuz bir ton kelimenin birkaçı aklımızda kalır.
Ama rahatlarız.
***
Konuşma…
Yüreğin kapısıdır. İçindekileri uğurlarsın.
Eğer ölçüyü kaçırırsan aklının tüm kaygılarını gözler önüne serersin.
***
Aslında…
İhtiyaç kadar konuşulmalı.
Gerektiren ortam yoksa susmak en iyi konuşmaktır.
Dile hâkimiyet, sahibini yüceltir.
Ne var ki yapamıyoruz.
Engel tanımıyoruz.
***
Cep telefonu konuşmasında bu yıl da Avrupa lideriyiz.
Zaten 5 yıldır rekorumuza yetişen olmadı.
Nüfusumuz 77 milyon.
Kayıtlı telefonumuz 70 milyon.
Dedesi, bebeği her kişi başı aylık 364 dakika konuşma yapılıyor.
Milletin yüzde 81’inin telefonu 24 saat açık.
Telefon, günün 17 saati bir kol mesafesi yakınımızda.
***
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer açıkladı:
“Şebekeler zorlanmaya başladı.
Önlem alınmaz, hızlı fibere geçilmezse tıkanmalar başlayacak.
2-3 yıl sonra birini ararken beklemek zorunda kalacağız. Hemen görüşme olmayacak”
***
Unutmadan…
Cep mesajında da…
50 ülkenin liderindeyiz.
Ne kadar para ödüyoruz önemli değil.
Konuşuyoruz ya.
***
Yanlış anlaşılmasın.
Geveze değiliz!
İletişimi, iyi ilişkiler kurmayı, biraz da dedikoduyu seviyoruz.
Huzuru dillerde…
Mutluluğu cep görüşmelerinde yaratıyoruz.
***
İleri demokrasinin gereği olarak!
**************
