Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Levent SEÇER (Prof.Dr.)

Mongol Bir Toplum Haline Gelmek…

Prof.Dr. Levent SEÇER Yazar Prof.Dr. Levent SEÇER
24 Ocak 2013
Levent SEÇER (Prof.Dr.)
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Türkiye giderek mongollaşmaya başladı. Düşünemeyen gerçekleri göremeyen her söylenene inanan, neye niçin evet demesini bile bilmeyen bir toplum. Kendisini yönetenleri bile sorgulama cesaretini bulamayan bir toplum, kısacası on bir yıldır hala uyuyan bir toplum. Şimdi böyle bir toplum, ülkenin nereden nereye doğru gittiğini, gelecekteki korkunç felaketin neler olacağını nasıl sorgulayabilir? Kendisini ülkenin tek hakimi olarak gören bir kişinin, kuzu gibi sessiz kalmış böyle bir toplumu, önüne alıp sürüklediğini görmek hüzün veriyor bana. Kendi siyasal ihtirası ve hırsı yüzünden, tek adam olmanın verdiği güçle, koca bir ülkenin kaderini geçmişin tıkanmışlığına götürmek korkutuyor beni.

SAKLANAN GERÇEKLER…

Fakirleştirilen, aç bırakılan, muhtaç bırakılan bir toplum. İnsanlar insanca yaşamın ötesinde, sırf aç kalmamak için çok şeye mecbur bırakılıyor, sadece nefes aldıkları için verilenlerin de kesilmemesi adına oylarını satıyorlar. Düşünemeyen bir toplum yaratmanın da en bariz şekli bu bana göre, toplumu bazı şeylere muhtaç hale getirmek. Onları korkutacaksın sindireceksin susturacaksın ki kendi inandığın sistemin yerleşmesi adına uyuyan bir toplumla bunu gerçekleştireceksin. Benim milletim dediğin gerçek te işte bu olmalı. Türkiye'nin geldiği bu nokta da asıl kararı onlar vermediler mi? Nereye neyi kime neden oy verdiklerini bile anlayamayan bir toplum gerçeği.''Güdülmüş toplum'' nereye sürersen oraya giden sessiz bir toplum adı.

Yandaş medyasıyla yaratılan yapay gündemler, bir zamanlar Atatürk adını anmaktan gurur duyduğunu haykıranların bile, sırf çıkar uğruna biat etmiş olmaları düşündürücü değil mi? Düşünemeyen gerçekleri anlayamayan göremeyen bir toplumun, koyun sürüsünden bir farkı var mı? Başbakan böyle bir toplum yarattı, sadece kendi düşünce darında yarattığı bir topluma, biat kültürünü kabul ettirmesi kolay. Şimdi önce Başkanlık ve sonra da sultanlık hayalinin gerçekleşmesi çok kolay olacak, işte buna da bu ''Güdülmüş Toplum'' karar verecek, sonrasını düşünemeden göremeden.

Başbakan'ın umurunda mı olacak yeri olmadan birbirine sarılıp donan insanlar, eleştiriye bile tahammül edemeyenlerin, ortaya koydukları demokrasinin adının olmadığı gerçeğini yaşayan bir ülke. Atatürk ve Türk kimliğini bile ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, akıl ve bilimden yoksun kalan bir toplum yetiştiriyorlar. Vigtor Hugo ''toplumsal kalıcı değerlerin yerine, dalkavukluk ve yalakalık getirisini koyarsanız, o ülke de tüm çağdaş değerleri unutursunuz batarsınız' ‘diyor. Şimdi Türkiye'nin yaşadığı işte bu gerçeğin ta kendisi, peki bu gerçek kimin umurunda? Koca bir ülke de sadece her şeye hakim tek bir adam, konuşan ve her şeye karar veren olmadık yerde gündem oluşturan başbakan değil mi? Bu Türkiye'nin otoriter bir rejimin içinde olduğu resmini göstermiyor mu? Peki, Türkiye bir başkanlık ya da sonunda sultanlıkla yönetilmeye hazır mı? İmralı açılım masalı bile, toplumun anladığı biçimde toplumla paylaşıldı mı? Analar ağlamasın, mistik TV dizilerinde söylenen bir şarkı olarak bestelenebilirdi aslında. Zaten uydurma içi boş anlamsız dizilerle halkın uyutulduğu gerçeği orta da değil mi? Başbakan yine siyasal geleceğindeki yapmak istediği senaryonun bir parçasını hayata geçirmiş bile.

Analarımız hep ağladı bu güne kadar, bundan sonra ağlamasın demek neyin sona ermesini sağlayacak. Bunlar yanlış siyasetin ve beceriksizliğin getirdiği bir karar bana göre. AKP yeniden iktidar olmak adına, bundan sonraki süreçte her bedeli vermeye hazır olduğunu gösteriyor, işte asıl tehlike burada başlamıyor mu? Zenginin daha zengin, fakirin daha yoksullaştırıldığını kimin umurunda

Başbakanı eleştirmenin bile suç olduğunu düşünmek, hak hukuk ve özgürlükleri demokrasi den çıkarmaya çalışmak, sanat ve sanatçıya karşı düşmanca bir anlayış içinde olmak, her şeyden korkan bir toplum olarak yaşamak, böyle bir Türkiye'de nereye kadar özgür yaşayabilirsiniz? Türkiye değişim içinde, kalkınma içinde, yakın gelecekte dünyanın bir numarası olacak diyenler, Türkiye'yi nasıl bir modelin ortasında bırakmaya çalıştıklarını uyuyan toplum ne zaman görecek acaba? (CPJ ) raporuna bakıldığında. Türkiye Gazetecilerin yazarların, düşünen yazan bilim adamlarının, hapsedildiği ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor ''Türkiye demokrasi de dünyanın en kötüsü'' diye açıkladı.

THE ECONOMİST ''Türkiye Ortadoğu da tehlikeli işlere kalkışıyor, Erdoğan ülkeyi yanlış yönetiyor, tek adam tüm sisteme hakim, medya bile verdiği istediği biçimde yazıyor'' diyor. Böyle bir anlayışın ülkeye getireceği felaketin sonuçlarını bu toplum ne zaman görecek acaba? Politikaya soyunmamı isteyen partinin, daha etkin bir muhalefet yapmasını görmek istiyorum. Muhalefetin etkisizliğinden ve kendi iç dünyasında üretici olamamasından beslenen AKP, bunu çok iyi kullanıyor. Bu ülke de Atatürk ve Türk kimliğinin değiştirilmesini isteyenlere karşı siyasete girmek, aslında bunu bir milli görev sayıyorum

Kurnaz siyaset anlayışını çok iyi yapan AKP, ancak akıl ve bilimsel anlayışın siyasete yansıtılmasını bilen politikacılar sayesinde, ülkeyi götürmeyi düşündüğü geçmişin karanlığından son anda vaz geçebilir. Başbakan kendi toplumuyla bile kavga etmekten haz duyan bir anlayışa sahip, eleştiriye bile tahammül gösteremiyor, böyle bir davranış kültürünü taşımanın, Başbakan olarak kendi toplumuna milletim dediği halka karşı yansımalarının sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Türkiye Atatürk akıl ve bilim dolu çağdaş değişim anlayışından başka, asla karanlık bir düşünceye teslim olmayacaktır.

Türkiye giderek mongollaşmaya başladı. Düşünemeyen gerçekleri göremeyen her söylenene inanan, neye niçin evet demesini bile bilmeyen bir toplum. Kendisini yönetenleri bile sorgulama cesaretini bulamayan bir toplum, kısacası on bir yıldır hala uyuyan bir toplum. Şimdi böyle bir toplum, ülkenin nereden nereye doğru gittiğini, gelecekteki korkunç felaketin neler olacağını nasıl sorgulayabilir? Kendisini ülkenin tek hakimi olarak gören bir kişinin, kuzu gibi sessiz kalmış böyle bir toplumu, önüne alıp sürüklediğini görmek hüzün veriyor bana. Kendi siyasal ihtirası ve hırsı yüzünden, tek adam olmanın verdiği güçle, koca bir ülkenin kaderini geçmişin tıkanmışlığına götürmek korkutuyor beni.

SAKLANAN GERÇEKLER…

Fakirleştirilen, aç bırakılan, muhtaç bırakılan bir toplum. İnsanlar insanca yaşamın ötesinde, sırf aç kalmamak için çok şeye mecbur bırakılıyor, sadece nefes aldıkları için verilenlerin de kesilmemesi adına oylarını satıyorlar. Düşünemeyen bir toplum yaratmanın da en bariz şekli bu bana göre, toplumu bazı şeylere muhtaç hale getirmek. Onları korkutacaksın sindireceksin susturacaksın ki kendi inandığın sistemin yerleşmesi adına uyuyan bir toplumla bunu gerçekleştireceksin. Benim milletim dediğin gerçek te işte bu olmalı. Türkiye'nin geldiği bu nokta da asıl kararı onlar vermediler mi? Nereye neyi kime neden oy verdiklerini bile anlayamayan bir toplum gerçeği.''Güdülmüş toplum'' nereye sürersen oraya giden sessiz bir toplum adı.

Yandaş medyasıyla yaratılan yapay gündemler, bir zamanlar Atatürk adını anmaktan gurur duyduğunu haykıranların bile, sırf çıkar uğruna biat etmiş olmaları düşündürücü değil mi? Düşünemeyen gerçekleri anlayamayan göremeyen bir toplumun, koyun sürüsünden bir farkı var mı? Başbakan böyle bir toplum yarattı, sadece kendi düşünce darında yarattığı bir topluma, biat kültürünü kabul ettirmesi kolay. Şimdi önce Başkanlık ve sonra da sultanlık hayalinin gerçekleşmesi çok kolay olacak, işte buna da bu ''Güdülmüş Toplum'' karar verecek, sonrasını düşünemeden göremeden.

Başbakan'ın umurunda mı olacak yeri olmadan birbirine sarılıp donan insanlar, eleştiriye bile tahammül edemeyenlerin, ortaya koydukları demokrasinin adının olmadığı gerçeğini yaşayan bir ülke. Atatürk ve Türk kimliğini bile ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, akıl ve bilimden yoksun kalan bir toplum yetiştiriyorlar. Vigtor Hugo ''toplumsal kalıcı değerlerin yerine, dalkavukluk ve yalakalık getirisini koyarsanız, o ülke de tüm çağdaş değerleri unutursunuz batarsınız' ‘diyor. Şimdi Türkiye'nin yaşadığı işte bu gerçeğin ta kendisi, peki bu gerçek kimin umurunda? Koca bir ülke de sadece her şeye hakim tek bir adam, konuşan ve her şeye karar veren olmadık yerde gündem oluşturan başbakan değil mi? Bu Türkiye'nin otoriter bir rejimin içinde olduğu resmini göstermiyor mu? Peki, Türkiye bir başkanlık ya da sonunda sultanlıkla yönetilmeye hazır mı? İmralı açılım masalı bile, toplumun anladığı biçimde toplumla paylaşıldı mı? Analar ağlamasın, mistik TV dizilerinde söylenen bir şarkı olarak bestelenebilirdi aslında. Zaten uydurma içi boş anlamsız dizilerle halkın uyutulduğu gerçeği orta da değil mi? Başbakan yine siyasal geleceğindeki yapmak istediği senaryonun bir parçasını hayata geçirmiş bile.

Analarımız hep ağladı bu güne kadar, bundan sonra ağlamasın demek neyin sona ermesini sağlayacak. Bunlar yanlış siyasetin ve beceriksizliğin getirdiği bir karar bana göre. AKP yeniden iktidar olmak adına, bundan sonraki süreçte her bedeli vermeye hazır olduğunu gösteriyor, işte asıl tehlike burada başlamıyor mu? Zenginin daha zengin, fakirin daha yoksullaştırıldığını kimin umurunda

Başbakanı eleştirmenin bile suç olduğunu düşünmek, hak hukuk ve özgürlükleri demokrasi den çıkarmaya çalışmak, sanat ve sanatçıya karşı düşmanca bir anlayış içinde olmak, her şeyden korkan bir toplum olarak yaşamak, böyle bir Türkiye'de nereye kadar özgür yaşayabilirsiniz? Türkiye değişim içinde, kalkınma içinde, yakın gelecekte dünyanın bir numarası olacak diyenler, Türkiye'yi nasıl bir modelin ortasında bırakmaya çalıştıklarını uyuyan toplum ne zaman görecek acaba? (CPJ ) raporuna bakıldığında. Türkiye Gazetecilerin yazarların, düşünen yazan bilim adamlarının, hapsedildiği ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor ''Türkiye demokrasi de dünyanın en kötüsü'' diye açıkladı.

THE ECONOMİST ''Türkiye Ortadoğu da tehlikeli işlere kalkışıyor, Erdoğan ülkeyi yanlış yönetiyor, tek adam tüm sisteme hakim, medya bile verdiği istediği biçimde yazıyor'' diyor. Böyle bir anlayışın ülkeye getireceği felaketin sonuçlarını bu toplum ne zaman görecek acaba? Politikaya soyunmamı isteyen partinin, daha etkin bir muhalefet yapmasını görmek istiyorum. Muhalefetin etkisizliğinden ve kendi iç dünyasında üretici olamamasından beslenen AKP, bunu çok iyi kullanıyor. Bu ülke de Atatürk ve Türk kimliğinin değiştirilmesini isteyenlere karşı siyasete girmek, aslında bunu bir milli görev sayıyorum

Kurnaz siyaset anlayışını çok iyi yapan AKP, ancak akıl ve bilimsel anlayışın siyasete yansıtılmasını bilen politikacılar sayesinde, ülkeyi götürmeyi düşündüğü geçmişin karanlığından son anda vaz geçebilir. Başbakan kendi toplumuyla bile kavga etmekten haz duyan bir anlayışa sahip, eleştiriye bile tahammül gösteremiyor, böyle bir davranış kültürünü taşımanın, Başbakan olarak kendi toplumuna milletim dediği halka karşı yansımalarının sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Türkiye Atatürk akıl ve bilim dolu çağdaş değişim anlayışından başka, asla karanlık bir düşünceye teslim olmayacaktır.

Türkiye giderek mongollaşmaya başladı. Düşünemeyen gerçekleri göremeyen her söylenene inanan, neye niçin evet demesini bile bilmeyen bir toplum. Kendisini yönetenleri bile sorgulama cesaretini bulamayan bir toplum, kısacası on bir yıldır hala uyuyan bir toplum. Şimdi böyle bir toplum, ülkenin nereden nereye doğru gittiğini, gelecekteki korkunç felaketin neler olacağını nasıl sorgulayabilir? Kendisini ülkenin tek hakimi olarak gören bir kişinin, kuzu gibi sessiz kalmış böyle bir toplumu, önüne alıp sürüklediğini görmek hüzün veriyor bana. Kendi siyasal ihtirası ve hırsı yüzünden, tek adam olmanın verdiği güçle, koca bir ülkenin kaderini geçmişin tıkanmışlığına götürmek korkutuyor beni.

SAKLANAN GERÇEKLER…

Fakirleştirilen, aç bırakılan, muhtaç bırakılan bir toplum. İnsanlar insanca yaşamın ötesinde, sırf aç kalmamak için çok şeye mecbur bırakılıyor, sadece nefes aldıkları için verilenlerin de kesilmemesi adına oylarını satıyorlar. Düşünemeyen bir toplum yaratmanın da en bariz şekli bu bana göre, toplumu bazı şeylere muhtaç hale getirmek. Onları korkutacaksın sindireceksin susturacaksın ki kendi inandığın sistemin yerleşmesi adına uyuyan bir toplumla bunu gerçekleştireceksin. Benim milletim dediğin gerçek te işte bu olmalı. Türkiye'nin geldiği bu nokta da asıl kararı onlar vermediler mi? Nereye neyi kime neden oy verdiklerini bile anlayamayan bir toplum gerçeği.''Güdülmüş toplum'' nereye sürersen oraya giden sessiz bir toplum adı.

Yandaş medyasıyla yaratılan yapay gündemler, bir zamanlar Atatürk adını anmaktan gurur duyduğunu haykıranların bile, sırf çıkar uğruna biat etmiş olmaları düşündürücü değil mi? Düşünemeyen gerçekleri anlayamayan göremeyen bir toplumun, koyun sürüsünden bir farkı var mı? Başbakan böyle bir toplum yarattı, sadece kendi düşünce darında yarattığı bir topluma, biat kültürünü kabul ettirmesi kolay. Şimdi önce Başkanlık ve sonra da sultanlık hayalinin gerçekleşmesi çok kolay olacak, işte buna da bu ''Güdülmüş Toplum'' karar verecek, sonrasını düşünemeden göremeden.

Başbakan'ın umurunda mı olacak yeri olmadan birbirine sarılıp donan insanlar, eleştiriye bile tahammül edemeyenlerin, ortaya koydukları demokrasinin adının olmadığı gerçeğini yaşayan bir ülke. Atatürk ve Türk kimliğini bile ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, akıl ve bilimden yoksun kalan bir toplum yetiştiriyorlar. Vigtor Hugo ''toplumsal kalıcı değerlerin yerine, dalkavukluk ve yalakalık getirisini koyarsanız, o ülke de tüm çağdaş değerleri unutursunuz batarsınız' ‘diyor. Şimdi Türkiye'nin yaşadığı işte bu gerçeğin ta kendisi, peki bu gerçek kimin umurunda? Koca bir ülke de sadece her şeye hakim tek bir adam, konuşan ve her şeye karar veren olmadık yerde gündem oluşturan başbakan değil mi? Bu Türkiye'nin otoriter bir rejimin içinde olduğu resmini göstermiyor mu? Peki, Türkiye bir başkanlık ya da sonunda sultanlıkla yönetilmeye hazır mı? İmralı açılım masalı bile, toplumun anladığı biçimde toplumla paylaşıldı mı? Analar ağlamasın, mistik TV dizilerinde söylenen bir şarkı olarak bestelenebilirdi aslında. Zaten uydurma içi boş anlamsız dizilerle halkın uyutulduğu gerçeği orta da değil mi? Başbakan yine siyasal geleceğindeki yapmak istediği senaryonun bir parçasını hayata geçirmiş bile.

Analarımız hep ağladı bu güne kadar, bundan sonra ağlamasın demek neyin sona ermesini sağlayacak. Bunlar yanlış siyasetin ve beceriksizliğin getirdiği bir karar bana göre. AKP yeniden iktidar olmak adına, bundan sonraki süreçte her bedeli vermeye hazır olduğunu gösteriyor, işte asıl tehlike burada başlamıyor mu? Zenginin daha zengin, fakirin daha yoksullaştırıldığını kimin umurunda

Başbakanı eleştirmenin bile suç olduğunu düşünmek, hak hukuk ve özgürlükleri demokrasi den çıkarmaya çalışmak, sanat ve sanatçıya karşı düşmanca bir anlayış içinde olmak, her şeyden korkan bir toplum olarak yaşamak, böyle bir Türkiye'de nereye kadar özgür yaşayabilirsiniz? Türkiye değişim içinde, kalkınma içinde, yakın gelecekte dünyanın bir numarası olacak diyenler, Türkiye'yi nasıl bir modelin ortasında bırakmaya çalıştıklarını uyuyan toplum ne zaman görecek acaba? (CPJ ) raporuna bakıldığında. Türkiye Gazetecilerin yazarların, düşünen yazan bilim adamlarının, hapsedildiği ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor ''Türkiye demokrasi de dünyanın en kötüsü'' diye açıkladı.

THE ECONOMİST ''Türkiye Ortadoğu da tehlikeli işlere kalkışıyor, Erdoğan ülkeyi yanlış yönetiyor, tek adam tüm sisteme hakim, medya bile verdiği istediği biçimde yazıyor'' diyor. Böyle bir anlayışın ülkeye getireceği felaketin sonuçlarını bu toplum ne zaman görecek acaba? Politikaya soyunmamı isteyen partinin, daha etkin bir muhalefet yapmasını görmek istiyorum. Muhalefetin etkisizliğinden ve kendi iç dünyasında üretici olamamasından beslenen AKP, bunu çok iyi kullanıyor. Bu ülke de Atatürk ve Türk kimliğinin değiştirilmesini isteyenlere karşı siyasete girmek, aslında bunu bir milli görev sayıyorum

Kurnaz siyaset anlayışını çok iyi yapan AKP, ancak akıl ve bilimsel anlayışın siyasete yansıtılmasını bilen politikacılar sayesinde, ülkeyi götürmeyi düşündüğü geçmişin karanlığından son anda vaz geçebilir. Başbakan kendi toplumuyla bile kavga etmekten haz duyan bir anlayışa sahip, eleştiriye bile tahammül gösteremiyor, böyle bir davranış kültürünü taşımanın, Başbakan olarak kendi toplumuna milletim dediği halka karşı yansımalarının sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Türkiye Atatürk akıl ve bilim dolu çağdaş değişim anlayışından başka, asla karanlık bir düşünceye teslim olmayacaktır.

Türkiye giderek mongollaşmaya başladı. Düşünemeyen gerçekleri göremeyen her söylenene inanan, neye niçin evet demesini bile bilmeyen bir toplum. Kendisini yönetenleri bile sorgulama cesaretini bulamayan bir toplum, kısacası on bir yıldır hala uyuyan bir toplum. Şimdi böyle bir toplum, ülkenin nereden nereye doğru gittiğini, gelecekteki korkunç felaketin neler olacağını nasıl sorgulayabilir? Kendisini ülkenin tek hakimi olarak gören bir kişinin, kuzu gibi sessiz kalmış böyle bir toplumu, önüne alıp sürüklediğini görmek hüzün veriyor bana. Kendi siyasal ihtirası ve hırsı yüzünden, tek adam olmanın verdiği güçle, koca bir ülkenin kaderini geçmişin tıkanmışlığına götürmek korkutuyor beni.

SAKLANAN GERÇEKLER…

Fakirleştirilen, aç bırakılan, muhtaç bırakılan bir toplum. İnsanlar insanca yaşamın ötesinde, sırf aç kalmamak için çok şeye mecbur bırakılıyor, sadece nefes aldıkları için verilenlerin de kesilmemesi adına oylarını satıyorlar. Düşünemeyen bir toplum yaratmanın da en bariz şekli bu bana göre, toplumu bazı şeylere muhtaç hale getirmek. Onları korkutacaksın sindireceksin susturacaksın ki kendi inandığın sistemin yerleşmesi adına uyuyan bir toplumla bunu gerçekleştireceksin. Benim milletim dediğin gerçek te işte bu olmalı. Türkiye'nin geldiği bu nokta da asıl kararı onlar vermediler mi? Nereye neyi kime neden oy verdiklerini bile anlayamayan bir toplum gerçeği.''Güdülmüş toplum'' nereye sürersen oraya giden sessiz bir toplum adı.

Yandaş medyasıyla yaratılan yapay gündemler, bir zamanlar Atatürk adını anmaktan gurur duyduğunu haykıranların bile, sırf çıkar uğruna biat etmiş olmaları düşündürücü değil mi? Düşünemeyen gerçekleri anlayamayan göremeyen bir toplumun, koyun sürüsünden bir farkı var mı? Başbakan böyle bir toplum yarattı, sadece kendi düşünce darında yarattığı bir topluma, biat kültürünü kabul ettirmesi kolay. Şimdi önce Başkanlık ve sonra da sultanlık hayalinin gerçekleşmesi çok kolay olacak, işte buna da bu ''Güdülmüş Toplum'' karar verecek, sonrasını düşünemeden göremeden.

Başbakan'ın umurunda mı olacak yeri olmadan birbirine sarılıp donan insanlar, eleştiriye bile tahammül edemeyenlerin, ortaya koydukları demokrasinin adının olmadığı gerçeğini yaşayan bir ülke. Atatürk ve Türk kimliğini bile ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, akıl ve bilimden yoksun kalan bir toplum yetiştiriyorlar. Vigtor Hugo ''toplumsal kalıcı değerlerin yerine, dalkavukluk ve yalakalık getirisini koyarsanız, o ülke de tüm çağdaş değerleri unutursunuz batarsınız' ‘diyor. Şimdi Türkiye'nin yaşadığı işte bu gerçeğin ta kendisi, peki bu gerçek kimin umurunda? Koca bir ülke de sadece her şeye hakim tek bir adam, konuşan ve her şeye karar veren olmadık yerde gündem oluşturan başbakan değil mi? Bu Türkiye'nin otoriter bir rejimin içinde olduğu resmini göstermiyor mu? Peki, Türkiye bir başkanlık ya da sonunda sultanlıkla yönetilmeye hazır mı? İmralı açılım masalı bile, toplumun anladığı biçimde toplumla paylaşıldı mı? Analar ağlamasın, mistik TV dizilerinde söylenen bir şarkı olarak bestelenebilirdi aslında. Zaten uydurma içi boş anlamsız dizilerle halkın uyutulduğu gerçeği orta da değil mi? Başbakan yine siyasal geleceğindeki yapmak istediği senaryonun bir parçasını hayata geçirmiş bile.

Analarımız hep ağladı bu güne kadar, bundan sonra ağlamasın demek neyin sona ermesini sağlayacak. Bunlar yanlış siyasetin ve beceriksizliğin getirdiği bir karar bana göre. AKP yeniden iktidar olmak adına, bundan sonraki süreçte her bedeli vermeye hazır olduğunu gösteriyor, işte asıl tehlike burada başlamıyor mu? Zenginin daha zengin, fakirin daha yoksullaştırıldığını kimin umurunda

Başbakanı eleştirmenin bile suç olduğunu düşünmek, hak hukuk ve özgürlükleri demokrasi den çıkarmaya çalışmak, sanat ve sanatçıya karşı düşmanca bir anlayış içinde olmak, her şeyden korkan bir toplum olarak yaşamak, böyle bir Türkiye'de nereye kadar özgür yaşayabilirsiniz? Türkiye değişim içinde, kalkınma içinde, yakın gelecekte dünyanın bir numarası olacak diyenler, Türkiye'yi nasıl bir modelin ortasında bırakmaya çalıştıklarını uyuyan toplum ne zaman görecek acaba? (CPJ ) raporuna bakıldığında. Türkiye Gazetecilerin yazarların, düşünen yazan bilim adamlarının, hapsedildiği ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor ''Türkiye demokrasi de dünyanın en kötüsü'' diye açıkladı.

THE ECONOMİST ''Türkiye Ortadoğu da tehlikeli işlere kalkışıyor, Erdoğan ülkeyi yanlış yönetiyor, tek adam tüm sisteme hakim, medya bile verdiği istediği biçimde yazıyor'' diyor. Böyle bir anlayışın ülkeye getireceği felaketin sonuçlarını bu toplum ne zaman görecek acaba? Politikaya soyunmamı isteyen partinin, daha etkin bir muhalefet yapmasını görmek istiyorum. Muhalefetin etkisizliğinden ve kendi iç dünyasında üretici olamamasından beslenen AKP, bunu çok iyi kullanıyor. Bu ülke de Atatürk ve Türk kimliğinin değiştirilmesini isteyenlere karşı siyasete girmek, aslında bunu bir milli görev sayıyorum

Kurnaz siyaset anlayışını çok iyi yapan AKP, ancak akıl ve bilimsel anlayışın siyasete yansıtılmasını bilen politikacılar sayesinde, ülkeyi götürmeyi düşündüğü geçmişin karanlığından son anda vaz geçebilir. Başbakan kendi toplumuyla bile kavga etmekten haz duyan bir anlayışa sahip, eleştiriye bile tahammül gösteremiyor, böyle bir davranış kültürünü taşımanın, Başbakan olarak kendi toplumuna milletim dediği halka karşı yansımalarının sonucunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Türkiye Atatürk akıl ve bilim dolu çağdaş değişim anlayışından başka, asla karanlık bir düşünceye teslim olmayacaktır.

Paylaş
Etiketler: mongoltoplum
Önceki Yazı

Açılımın içinde kan var!

Sonraki Yazı

Kaçak Senin Olsun Yeter ki Kafa Yapma!

Prof.Dr. Levent SEÇER

Prof.Dr. Levent SEÇER

İlişkili Yazılar

Levent SEÇER (Prof.Dr.)

Emeğe Dayalı Evrensel Demokrasi

09 Ağustos 2023
5k
Tükenişin Tek Sorumlusu CHP
Levent SEÇER (Prof.Dr.)

Tükenişin Tek Sorumlusu CHP

09 Temmuz 2023
5k
Umuda Yolculuk
Levent SEÇER (Prof.Dr.)

Umuda Yolculuk

22 Haziran 2023
5k
Levent SEÇER (Prof.Dr.)

Aydınlık Özgürlük Şarkının Adı Bu Olmalı

19 Haziran 2023
5k
Sonraki Yazı

Kaçak Senin Olsun Yeter ki Kafa Yapma!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap