Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Selami Saygın

Milli Güvenlik Dersi Heyecanı

Selami SAYGIN Yazar Selami SAYGIN
05 Şubat 2012
Selami Saygın
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ocak ayında hükümetin aldığı bir kararla birlikte Liselerde okutulmakta olan Milli Güvenlik Dersi kaldırılmış oldu. Aslında bunun ilk işareti birkaç yıl önce Avrupa Birliği ilerle raporlarında verilmişti. O raporların ilhamı ile olmalıdırki yine son birkaç yıldan beri bu dersin gereksizliği, milli eğitim üzerindeki askeri vesayetin işareti olduğu bu yüzden kaldırılmasının kaçınılmaz olduğunu bazı çevrelerde sıkça vurgulamaya başlamışlardı. Nitekim kaldırılma kararının ardından bu çevrelerde başlayan heyecan dalga dalga artarak yayıldı.

 

Milli Güvenlik Dersi’nin 28 Şubat darbe döneminde liselerde konulduğu iddiası bir defa tümüyle gerçek dışıdır. Çünkü çok daha önceden beri bu dersler liselerin programında yer almıştı. Bu derse yöneltilen eleştirileri, ders verenlerin görevli (muvazzaf-vazifeli) subaylar olması ve içeriğinde yer alan bilgiler diye sınıflandırılabilir. Çünkü bu ders için liselere öğretmen sıfatıyla gelen subayların özellikle 28 Şubat döneminde öğretmen ve öğrencileri fişledikleri, yönlendirdikleri hatta bazı durumlarda baskı uyguladıkları iddiaları bilinmektedir. Ancak bir ülkenin ordusunda görevli subayların, kendi “vatandaşlarını fişlemek için okullara gidip geldiği” gibi bazı iddiaların görüş diye ortaya atılması her iki taraf için de ibretlik olmalıdır. Çünkü 28 Şubat döneminde bu iddiaların kabulünü gerekli kılan yaygın örnekler artık herkesçe bilinmektedir. Kendi vatandaşında böylesi kanaatlerin yerleşmesini sağlamış olmaları bakımından darbe yöneticileri becerileriyle övünebilir. Çünkü o dönemde yalnızca subayların değil eş ve çocuklarının da komşularının siyasi görüşleri, dini tutumları hakkında bilgi toplamaları yasa dışı bir organizasyon olan batı çalışma grubu tarafından özellikle görevlendirildikleri bilinmektedir.

 

Ancak meselenin subayların bu darbe döneminde yaptıkları ile sınırlı tutulmadığı anlaşılmaktadır. Başka dersleri Milli Eğitimin kendi personeli olan öğretmenler öğretirken niçin Milli Güvenlik dersinin ısrarla subaylara verdirildiğinin de makul bir açıklaması yoktur. Milli Güvenlik konularına vakıf olmalarından denilse bile bu açıkla yeterli olmayabilir. Çünkü bir Sağlık Bilgisi dersini Sağlık Bakanlığı personeli değil Milli Eğitimin personeli vermektedir. Her ikisi karşılaştırıldığında sağlık Bilgisi dersinin de vakıf olmaları nedeniyle Sağlık Bakanlığı personeli vermeli idi. Anlaşılan odur ki sivil elemanların Milli Güvenlik kavramından içeriğinden yeterince anlamayacakları bu dersin yönetmeliğini hazırlayanlar tarafından kabul edilmiştir.

 

Milli Güvenlik dersi için liselere gelen subayların fişleme yaptıkları iddiası da iki nedenden  rahatsızlık verici olmalıdır. Bir defa fişlemenin yalnızca okula birkaç saatliğine gelen subay tarafından yapılabileceği eğer o gelmezse bu işin de artık yapılamayacağı gibi bir önyargı son derece mesnetsiz ve çocukça bir bakıştır. Fişleme faaliyetini yapanlar muhtemelen çok farklı elemanlarla hemen her alanda üstelik iletişim araçlarının bu ölçüde yaygınlaşması ile birlikte çok rahatça yapıyor olmalıdırlar. Yine bazı çevrelerde öğretmenlerin bile ajan olarak görülme şartlanmışlığının devam ettiği bir dönemde subayların da böyle bir misyonun doğal bir parçası sayılması neredeyse kaçınılmaz hale gelmiştir.

 

Dersin içeriği hakkındaki eleştirilerin başında ise; “tehdit algısının paranoya haline geldiği, etrafımızın düşmanlarla çevrili olduğu yalanını telkin ettiği” iddiasıdır. (30 Ocak 2012- Yeni Şafak)

 

Tehdit algısı her ne kadar iç ve dış diye tasnif edilse de etrafımızın düşmanla kuşatılması doğrudan dış düşmana işaret etmektedir. Dostluk ve düşmanlıkların kıyamete kadar sürmeyeceğinin örnekleri dünyada pek çoktur. ABD bir dönem İngiltere’nin sömürgesiydi. ABD, İngiltere’ye karşı savaşarak bağımsızlığını elde etmişti. Oysa bu gün ABD ile İngiltere arasında neredeyse bir aynileşme durumu gözlenmektedir. Aynı durum Almanya Fransa için de söylenebilir. Acaba aynı durum Türkiye’yi kuşattığı sanılan düşmanları için de geçerli olabilir mi?

 

Eğer Osmanlı dönemi hesaba katılmadan bir tarih değerlendirilmesi yapılırsa şunu teslim etmek gerekir ki, Türkiye; 1919-1922 yılları arasında doğuda Ermenistan’a Batı’da ise Yunanistan’a karşı (elbette bu iki ülkeyi donatıp kışkırtan batılı ülkeleri de hesaba katmak gerekir) savaşarak var olmuştur. Her şeyden önce günümüz genç kuşakları adı geçen ülkelerle niçin savaşıldığını bilmelidir.

 

Ermenistan ve Yunanistan ile yapılan savaşların nedenleri bütünüyle tarihte mi kalmıştır? Yakın bir zamanda Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan; “gençler biz Karabağ’ı aldık siz ise Ağrı Dağını alacaksınız” diye onlara hedef göstermiştir (26 temmuz 2011 Hürriyet Gazetesi). Yine Ermenistan 1991’de bağımsızlığının ardından yayınladığı “Bağımsızlık Bildirisi”nde Doğu Anadolu’yu “Batı Ermenistan” olarak isimlendirdiği gibi Türkiye’nin sınırlarını da böylece tartışmalı hale getirmeye çalışmıştır. Şimdi Ermenistan’ın bu tutumunun genç kuşaklara aktarılması “bir paranoya” olarak görülemez. Ermenistan’ın bu tutumunun öğrenilmesi ister istemez gereklilikten öteye bir ihtiyaç halini almaktadır.

 

Hatırlanmalıdır ki Türkiye’nin geçmişte Gürcistan ile de sınır sorunları olmuştur. Selçukluların Doğu Anadolu’ya ilk defa geldikleri 11. yüzyılın sonunda, bölgeyi elinde tutan Bizans’ın Selçuklulara karşı en önemli müttefiki Gürcü Kralları olmuştur. Daha sonra Saltuklular ve Anadolu Selçukluları da Gürcülerle savaşmıştır. Hatta Türkiye’nin Misak-ı Milli iddiası 17 Mart 1921’de Moskova Antlaşması ile kabul edilmişken yine aynı Moskova’nın baskıları ile 13 Kasım 1921’de yapılan Kars Antlaşması ile Batum, Türkiye sınırları dışında kalmıştır. Buna rağmen Türkiye’de hiçbir çevrenin tehdit algısı içinde Gürcistan yer almaz. Batum vb olaylar tarihte olup bitmiş olarak görülür. Aynı durum Ermenistan için verilen örneklerde görüldüğü gibi söylenemez. O halde tehdit algısı içinde Ermenistan’ın bulunması bir paranoya mıdır? Yoksa Ermenistan’ı tehdit algısı içinde görmek mi paranoyadır?

 

12 Ekim 1912’de başlayan Balkan harbinin yüzüncü yıl dönümündeyiz. 1915 olayları nedeniyle “yaklaşan yüzüncü yıl” diye şimdiden heyecana kapılanlar her nasılsa 1912’nin yüzüncü yıl dönümünü hiç hatırlamamaktadır. Hatta 1821 Yunan isyanından başlayarak 1912’ye kadar Yunanistan-Bulgaristan-Makedonya vb yerlerde katledilen tehcir edilen Türk-Arnavut ve Boşnakların yaşadıkları o büyük felaket hakkında bu çevrelerin bir tek sözü duyulmamıştır. Türkiye’nin Yunanistan/Bulgaristan ile yaşadığı bu ciddi olayın nedenleri ve sonuçları hakkında varsa günümüzdeki etkileri hakkında genç kuşaklara doğru bilgilerin aktarılması bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı görmeyen bir eğitim, Milli Eğitim olabilir mi? Böyle bir ihtiyacın karşılanması ise gençlerin ideolojik koşullandırılması olarak görülemez.

 

Günümüz Türkiye’sini var eden tarihi gelişimin doğru olarak gençlere aktarılması ihtiyacı yok sayılarak bunun yerine “gençlerin dünya vatandaşı olacak şekilde” eğitilmelerini istemek büyük bir çelişkidir.

 

Çünkü Türkiye’de eğitim yoluyla “farklılıklar yok edilerek tek tipleştirme yapılmaktadır” diye şikayetçi olanların, dünya çapında bir tek tipleşmeyi kurtarıcı bir formül olarak savunmaları bir şaşkınlık belirtisidir. Her ülke kendi farkını yok edecek bir dünya vatandaşlığı eğitimi verdiğinde, zamanla o ülkelerin bütün farkları yok olacaktır. Dünya vatandaşlığı denilen şey ise; büyük ölçüde dünyanın sömürgecisi/egemenleri tarafından içi doldurulmaktadır. Halbuki bu çevreler tek tipleşmeyi bir insanlık suçu diye bilmektedir. Zaman insanların şaşkınlıklarını da özlemlerindeki adreslerini de açığa vurmaktadır.

 

 

Dikkat edilirse bu çevreler, Milli Güvenlik Dersinin kaldırılması ile birlikte duydukları taşkın heyecanla, gençlerin dost ve düşman algısından, bilgisinden uzak, dünya vatandaşlığı gibi içi boş anlamsız özlemlerle mankurtlaştırılmasını savunmaktadır. Bireyin dostunun, düşmanının olmasının doğallığı kadar, toplumlarında dostları ve düşmanları olur. İnsan beyni hafızası bu bilgilere muhtaçtır. Aksine mankurtluğu kurtarıcı bir formül olarak savunanlar ise içlerinde bulundukları paranoyalarını, şaşkınlıklarını çoğaltmaya çalışmaktadırlar.

Paylaş
Etiketler: EğitimMilli Güvenliktoplum
Önceki Yazı

Mevlid Diye Bir Gece Yok!

Sonraki Yazı

Dışarıda Kimse Kalmasın!

Selami SAYGIN

Selami SAYGIN

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Selami Saygın

Kadının Yeri Ne Oldu?

24 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

Kerbela Faciası

10 Aralık 2012
5k
Selami Saygın

İç Savaşın Başlaması

26 Kasım 2012
5k
Selami Saygın

Kalpak

08 Kasım 2012
5k
Sonraki Yazı

Dışarıda Kimse Kalmasın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap