Anılarla yorgun mektuplarım, harikaydı. Okumadan zarfa koydum. Arzularımı aktarmak için beyaz bir sayfa yetiyordu. Şehrin kokulu havasından beş sene sonra yeni ayrılmıştım. Şehir mi? Yaşamak istemiyordum.
Şehir denilen hengâmede mevsimleri bile takip edemiyor, baharın geldiğini parklara gitmezsen fark edemiyordum.
Şehirden ayrıldığımla ilgili mektuplarım, hayatımı meşgul eden ve düşüncelerimin bir parçasını dile getirdiğim şekliyle, kâğıda döktüm. Zarfa yerleştirdim fakat göndermedim.
Coşkuyla çağladım, üzer miyim? Üzülür müyüm? Diye göndermedim.
Şarkı sözleri yazdım ve dinledim. Kıvrak türkülerle mahalli folkloru oynadım. Eriyen kar suları gibi, çağlayanlar oluşturdum. Cümleler sıraladım, doğruluğuna dikkat etmedim. Sende yaşamak, gönlüne taht kurmak, büyük bir istek miydi? Bilemedim.
Kaynayan bir ırmak gibi çölde kaybolmak hayaldi. Dört duvar arasında kalıp ne yapacağını bilmemek zordu. Yüreğimin derinliklerinden gelen hisleri yazdım. Mağarada hayat bulanlar gibi koşturdum ve bir beyaz kâğıda mektup diyerek yazdım.
Hayata dair suç ve cezayı tattım, bıraktığı etkileri sineye çektim, gönül yaram depreştiğini de beyaz sayfalara karaladım, yalnız göndermedim.
Çocukça duygularımı sevgi bazında yazdım, büyük bir geçitten ovaya atladığımı sandım. Bir arpa boyu yol alamadığımı geç fark ettim.
Bilgilendirmek için yazdım, göndermedim.
Sanal alemde aya yolculuk yaptım, orada kalbimin sesini, dinlemek istedim.
Dalgaların sessiz fısıltısına uydum ve kumsala varmadım. Elimde kâğıt kalem yazmadım. Uzandım kumsala dalga rahat bırakmadı. Böcekler üşüştü yanıma kâğıt üzerine çıktılar, harfleri okuyun dedim, okumadılar. Dallarda ötüştü kuşlar, yaklaştım kaçmadılar. Bir süre daha konserlerine devam ettiler.
Dut ve erik ağacında meyve aradım, kış olduğunu fark etmedim. Kayıklar geldi, içinde balık olduğunu, güneş ışınlarını çekti, bulutların yarıştığını fark etmedim. Yeşil sahada gezindim, kaleye şut attım, top üstten geçti, gitti fark etmedim.
Kitap sayfalarını karıştırdım, ruhum daraldı, sevgiyle kalktım. Nereye gideceğimi bilemedim. Herkesin gözü üzerimde sanıyorum, sevgi çiçeklerim açmış, herkes farkında sandım. Yürüdüm dere tepe su yolu eşiyorum sandım.
Herkesin içimi okuduğunu ve sevgiyle çarpan kalbimi duyduklarını sandım, kimseye görünmek istemesem de kalbimle ilgili haberin yayıldığını sandım.
Paris’in meşhur kulesine çıktığımı ve benimle olduğunu hissettim fakat yazamadım.
Bir höyüğü izledim, olayları dinledim ve öğrendiğimi sandığım halde yazamadım.
Rüzgâra boyun eğen otları seyrettim. Dalgaların yosunlara yaptığı gibi sandım, yine yazamadım.
Törende coşkulu marşları dinledim, hissettiklerimi yazdım, gönderemedim. Şehrin caddelerini arşınladım, seni görebileceğimi sandım, görebilmiş gibi hayalimdeki seni yazdım gönderemedim.
Mektuplarım büyülü ayna oldu. Aynadan yansıyanları okuyup anlamaya çalıştım, saf ve temiz düşüncelerim hep bende kalmış anlayamadım.
Yazdığım mektupları, kıskandığımı sandım ve gönderemedim.
Hasan TANRIVERDİ






















