Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Eğitim & Kültür

Medrese: Çekilen O Kutsal Çile (III)

M. Burhan HEDBİ Yazar M. Burhan HEDBİ
05 Mayıs 2025
Eğitim & Kültür, Kültür, M. Burhan HEDBİ
0
Neyimiz İslâma Göre
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Medrese ve Yokluk

Medrese eğitimi, genellikle maddi imkânsızlıklarla şekillenirdi. Ancak bu yokluk, medrese öğrencileri için bir fırsat ve bir sınavdı. Maddi sıkıntılar, öğrencileri sadece manevi olgunlaşma yolunda değil, aynı zamanda içsel bir direnişle de yüzleştirirdi. Yokluk, bir medrese öğrencisinin nefsini terbiye etmesi, dünyaya bağlılık duygusunu kırması için önemli bir araçtı.

 

Tasavvufî bakış açısına göre, yokluk, varlığın anlamını keşfetmek için bir fırsattır. Maddi yokluk, manevi zenginliğe giden yolu açar. Medresedeki eğitim, öğrencilere, maddiyatın geçiciliğini, gerçek zenginliğin ise manevi olgunlukta olduğunu öğretirdi. Bu yokluk, bir nevi dünyadan el etek çekmek ve yalnızca Allah’a yönelmektir. Öğrenci, kendi nefsini ve dünyevi isteklerini bir kenara bırakır, sadece ilim ve hikmet yolunda ilerlerdi.

 

Medrese bize şunu öğretti:

İlim, kalbin nasibiyle büyür. Vefa, çileyle kemâle erer.

 

Kardeşlik, susarak sabretmenin meyvesidir.

 

Şimdi taşıdığımız her dua, o günlerin sessiz feryadıdır; ve yarınların habercisidir.

 

Biz, taş duvarların ardında birbirimize kavuşan, sabrın ve duanın çocuklarıyız.

 

Şahit olsun melekler: Medrese toprağında yoğrulanlar, unutmaz birbirini.

 

Bir kültürün ve inancın “dirilişinin” sembolü: Medrese

Medrese, bir kültürün ve inancın “dirilişinin” sembolüdür, onun varlığını sürdüren ve yarına taşıyan bir yapıdır.

 

Abartı sayıla bilir, ama bir inancın varoluşu, yarınlara uzanışı idi medrese.

Medrese, yalnızca geçmişin bir izi ya da taş duvarlar ardına gizlenmiş bir kurum değildir. O, bir inancın kalbidir; köklerini maziden alıp, dallarını istikbale uzatan canlı bir diriliş mekânıdır. Abartıdan değil, hakikatin özünden doğan bu tanım, medresenin tarihsel ve kültürel rolünü hakkıyla ortaya koyar. Çünkü inanç, yalnızca bireysel bir tasdik değil, nesilden nesile aktarılan bir bilinçtir; bu bilincin taşıyıcısı da ilim ve irfanla yoğrulan medreselerdir.

 

Her medrese kapısı, bir dirilişin eşiğidir. O kapıdan geçen her birey, sadece bilgiyle değil, aynı zamanda bir ruh terbiyesiyle donanır. Bu yüzden medrese, sadece öğretmez; inşa eder. Gönüllerde yeniden doğan inanç, medrese aracılığıyla şekil bulur, kimlik kazanır ve hayatın her alanına sirayet eder.

 

Bu bağlamda medrese, tarihsel bir yapı olmanın çok ötesindedir. O, toplumsal hafızanın, dinî sürekliliğin ve kültürel istikrarın ana damarlarından biridir. Onun yokluğu, sadece bilgi kaybı değil, bir dirilişin sekteye uğraması anlamına gelir.

 

Ey gönül ehli! Bil ki medrese, inancın sessizce haykırdığı, ilmin irfana dönüştüğü yerdir. Ve o yer, bu diriliş çağrısını hâlâ taşır; duvarlarında değil, ruhunda yankılanan bir hakikati bugüne ve yarına taşır.

 

Medrese bir dirilişi sembolü!

Medrese, bir inancın yalnızca bugündeki varlığını değil, aynı zamanda geleceğe uzanan dirilişini temin eden asli bir yapıdır. Onun önemi asla bir abartı değildir; çünkü bir inanç, ancak onun gibi köklü kurumlar aracılığıyla diri kalır, yaşar ve nesilden nesile aktarılır. Bu bağlamda medrese, sadece bir eğitim kurumu değil, inancın ve kültürün özünü muhafaza eden, onu hayata taşıyan bir diriliş kaynağıdır.

 

Tasavvufî ya da felsefi açıdan bakıldığında da bu hakikat pekişir: İnanç, her nesilde yeniden doğar; bu doğuşu mümkün kılan ise medresedir. Medrese, inancın gönüllerde yeniden kök salmasını sağlayan manevi bir mekân ve sürekliliğin teminatıdır.

 

Medrese, bir mekândan fazlasıdır: bir ruh terbiyesi, bir kalp inşası, bir manevi uyanıştır.

Bizler, vaktiyle toprak altında unutulmuş çekirdeklerdik.

 

Burada öğrenilen ilim, sadece kelimelerle değil; sabırla, vefa ile gözyaşıyla yoğrulmuştur.

 

Her taş, her soğuk gece, her sessiz dua birer şahittir buna.

 

Biz, medreseden yalnızca kitaplar taşımadık; birbirimizin yüreğini, birbirimizin duasını taşıdık.

 

Şimdi, geçmişin sessiz dualarıyla geleceğe yürüyen birer hatıra değil; birer nefes olduk.

 

Ve her adımımız, sonsuzluğa açılan bir kardeşlik destanı gibi donuk olsa da yankılanmaya devam ediyor.

 

Medreseler: İlimle Yoğrulan Taş Duvarlar

Asırlardır taş duvarlar arasında şekillenen irfan, günümüz kalabalıkları arasında kaybolmaya yüz tutmuştur.

 

Medreselerin Doğuşu ve İrfan Mirası

Medreseler, İslam dünyasının ilim ve hikmet ocakları olarak doğmuş, camilerin gölgesinde şekillenmiştir. İmanla ilim, ibadetle düşünce iç içe yoğrulmuş; mescidin sükûnetinde yeni nesiller yetiştirmiştir.

 

Medrese ve Eğitim Özgürlüğü

Medrese sistemi, öğrencilerine olağanüstü bir özgürlük tanımıştır.

Talebe, ilmini de hocasını da seçmekte serbestti. Öğrenci, gönlünün meylettiği irfan kaynağına doğru yol alabilirdi; hoşnut olmadığı yerden ayrılma hakkına sahipti.

 

Birebir İlim: Seyda ve Talebe İlişkisi

İlim, bir toplu ezberden ibaret değildi; birebir aktarılan bir hayat tarzıydı.

Talebe, “Seyda” denilen hocalardan bireysel dersler alır, gece sessizliğinde tekrarlar ve seher vakti müzakerelerle bilgiyi içselleştirirdi. Öğrenme ve öğretme aynı anda yaşanırdı.

 

İlimle Geçen Bir Gün

Medrese talebesinin günü sabah namazıyla başlar, gece yarılarına kadar süren bir ilim meşakkatine adanırdı. Kur’an tilaveti, metin ezberi, müzakere ve tekrar, günün manevi ve zihinsel ritüelleriydi.

 

Kültürün ve Kimliğin Taşıyıcıları

Medreseler yalnızca dini bilgiler öğreten kurumlar değil, aynı zamanda halkın kültürel hafızasını taşıyan müesseselerdi. Dil, edebiyat ve gelenek, bu taş duvarlar arasında nefes almaya devam ederdi.

 

Kaybolmak Üzere Olan Bir Dünya: Yetim Medreseler

Bugün, bir zamanlar ilimle yankılanan ve öncüler yetiştiren medreselerde sessizlik hüküm sürmekte.

Yetim kalan medreseler, eski irfanın soluk bir yankısıyla zamanın karanlık dehlizlerinde kaybolmak üzeredir.

 

Bir avuç

Biz bir avuç gençtik.

 

Tozlu medrese odalarında, dökülen sıvaların, gıcırdayan tahta sedir ve kapıların arasında büyüyorduk.

 

Her sabah erkenden uyanır, yıpranmış kitaplarımızı kucaklar, ilim uğruna diz çökerdik.

 

Bir lokma ekmek, bir yudum çay, bir satır ilim… İşte sermayemiz bunlardı.

 

Ne soğuk, ne açlık, ne de yalnızlık bizi yıldırabildi.

 

Çünkü inanıyorduk.

 

Biliyorduk ki, her harf için dökülen ter, her sabırla beklenen saat, yarınlarımızı inşa edecekti.

 

Özlem

Pardon… Seni unutmadım. Unutulacak gibi değilsin ey özlem!

 

Peki, özlemiyor muyduk evimizi, annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, bacılarımızı?

 

Robot değildik ki! Kalp taşıyorduk, can taşıyorduk.

 

Elbette özlüyorduk.

 

Ama bu özlemi yarınlara, yarınlara, yarınlara erteliyorduk.

 

Zira inanıyorduk ki, bugünlerde çekilen cefa, yarınların aydınlığına kapı aralayacaktı.

 

Buna gönülden inanıyor, böyle hayal ediyorduk.

 

O daracık odalarda, soğuk taş duvarların arasında, kimi zaman bir dua gibi, kimi zaman bir iç çekiş gibi sessizce büyüyordu hasretimiz.

 

Ama hiçbir zaman şikayet etmedik.

 

Çünkü biliyorduk: İlmin yolu dikenliydi, aşkla yürünürdü.

 

Ve biz aşkı seçmiştik.

 

Ne özlem, ne yorgunluk, ne de yalnızlık bizi yolumuzdan çevirebilirdi.

 

Çünkü biz yarınların tohumunu bugünün toprağına gözyaşlarıyla ekenlerdendik.

 

İlahi, bizi kardeşlik ağacının dallarında ebedî bir yaprak eyle.

Bizi kardeşlik bağıyla bağla, vefayla yoğur, sabırla yeşert ve vuslatla buluştur.

 

M.Burhan Hedbi

Paylaş
Etiketler: Felsefikültürtasaffufi
Önceki Yazı

Medrese: Çekilen O Kutsal Çile (II)

Sonraki Yazı

Beş Kadınla Çıkıyorum…

M. Burhan HEDBİ

M. Burhan HEDBİ

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
Yörüklerin Harika Öğütleri
Eğitim & Kültür

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
5k
Yozgat Sevdalısı Bir Hemşehrimiz Mustafa Erkılıç 
Ahmet SARGIN

Yozgat Sevdalısı Bir Hemşehrimiz Mustafa Erkılıç 

02 Aralık 2025
5k
Devlet ve Ateşten Gömlek
Eğitim & Kültür

Devlet ve Ateşten Gömlek

01 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Beş Kadınla Çıkıyorum…

Beş Kadınla Çıkıyorum...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap