Benimki ikinci ders teşrif etti yine. Her zaman göz göze gelirdik,”bugün de zamanında gelmedin” bakışlarımı fırlatırdım. O ise bana uyku mahmuru gülen yeşil gözleriyle bakar gülümseyerek özür dilerdi. Bugün bir boşluğuma geldi, sessizce gidip oturdu yerine. Gündemimde daha önemli işler olduğu için, bir ders saati sonra iletişim kurabildim. Yüzünü görüp küçük bir dehşet yaşadım.”Ne oldu yüzüne?” dedim. Önce bir şey söylemek istemedi. Sonra ben ısrar edince, yarım yamalak anlattı.”Gece saat on iki. Kardeş uyumuyor ses yapıyor. Ben Zeyd’e vurdum. Baba bana vurdu.”
Tamam da çocuğun vurmasıyla babanınki bir mi? O dayaktan bir Hatay faciası daha yaşanabilirmiş… Böyle bir tutumda anne devreye girerdi diye düşündüm. Var bir iş…
Okul dönüşü anneyi aradım.”Ben hastanedeyim. Ameliyat oldum”.
“Tamam” dedim. “Geçmiş olsun. Söyle babası Muhammet’i dövmesin.”
Teşekkür etti. Kapattım.
Bu adam dese ki “Kardeşim benim çocuğum ne karışıyorsun. Sana mı düştü onun hakkını korumak?”
Her şeyden önce insanız biz ve birçok çocuğun hayatına şahitlik edip, haklarını savunacak en yakın kişileriz…
Birileri öğretmenlik kolay mı demişti?





















