Göç kervanına katıldığımızı duyduğumda, çok üzüldüm. Ata yadigârı bu toprakları bırakmak, elden çıkmasıdır, diye saatlerce ağladım.
Kamyonun sırtında eşyaların arasında, amcazadelerimin akıbetine adım adım yaklaşıyorduk. Babamın büyük şehirde mahallemiz olacak, daha mutlu yaşayacağız. Daha mutlu yaşama önerisi; sokak tozu yutmak, kokulu suyunu içmek midir?
Şehrin sokaklarında hiçbir güzellik göremezsin. Parklar bile göstermelik. Samimi ve candan değil. Yeşillik arasan bile bulamazsın. Normal bir yer yok ki gezesin. Gezerken de başına bir olay gelir korkusunu yaşarsın. Huzur bulamazsın, keyfin yerinde olamaz. Daha doğrusu sığınacağın bir liman asla bulamazsın.
Geçen yaz amca oğullarıyla sokaklarda gezdik. Memnun kaldım mı? İnsanlar birbirini eziyor, kimse aldırış etmediği bir yaşantıyı nasıl savunurum?
Üzüntüden yerimden kalkamadım. Yollar uzadı ve bitmek bilmedi. Aylar oldu gideceğimiz yere yaklaşamadık. Kardeşimi ağlar görünce, ona sarıldım. Bu çile bitecek dedim. Çünkü şu andan itibaren dönmeyi kafama koydum. Babamın hislerine kurban olamayız, bu kadar düşüncesizlik olur mu? Dedim. Elimden gelse kamyonu geri çevirirdim. Geri çevirmek yetmez, köyün güzelliklerini gezer ve mutlu olurdum.
Askerden gelen bir kişi olarak sana söylüyorum, seni şehrin dar ve tozlu sokaklarına mahkûm etmeyeceğim. Herkese köydeyim ve köyde olacağım, diyorum.
Babama; toprağa bakacağım, tarım işlerini, en iyi yürüteceğimi, ağız dolusu yalvarmadığıma pişmanım. Çünkü yaşı ilerledikçe, kendine ve çevresine güveni kalmamış. Güvenecek bir yer arıyor ama bu yer şehrin tozlu sokakları mıdır?
Evin kapısını kitlerken yüreğimden bir parça koptu. İneklerimiz, koyunlarımız ve sadık köpeklerimiz yanımızda olmayacaktı. Hayvanlarımızın sesi kulağımdan çıkmıyor. Gümüşün kısa havlaması, sizi göremiyorum, der gibiydi.
Kardeşim, bu topraklar ata yadigârı, kökenim, sağlığım, çiçeğim ve meyvelerim burada. Gümüşün sesini duyuyor musun? diye keşke sormasaydım. Ağlamasını duyuyorum demek istemişti. Şehir beni istemiyor ben de onu istemiyorum. Hiçbir cazip tarafını göremiyorum. Şehre hep vereceksin. Aldığın bir şey yok. Bir de köyünde düşün; hep alıcısın, yiyeceğinden, yeşilliğinden suyundan tarihinden hep alıcısın.
En kaliteli besinleri taze bulduğun yer köydür. Köyünde herkesle bir beraber olma özelliğine sahipsin. Akraban, komşun ve köylünle bir bütünsün.
Köyün kemer köprüsünden çevreyi seyretmek bir ömürdür. Yeşillikler ormanlar. Otlaklarda gezen atların seyrine doyum olmaz. Yokluğu hissetmesin, doğal kurallar seni yalnız bırakmaz.
Toprak dolgu evimiz sıhhat yeridir. Kışın sıcak yazın serindir. Çevresinden kaygılanmaz ve tedirgin olmazsın. Mutlu bir hayat sürersin. Neşeli bir hayat ve mutlu birliktelik köyün verdiği en büyük nimettir.
Çocukluğumun bahçesi, ahırı ve koyunlarımız kaynak suyumuz. Dağlarımız tepelerimiz yaz gününde seri yaylalarımız. İnsanın içi açılır.
Köy meydanı dertlerin çözüldüğü, yer olarak önemlidir. Yapılacak işler görüşülür. Köyün problemleri çözülür. Yolları, okul camii ve misafir evi düzenlenir. Oyun sahaları yapılır. Turisttik alanların kontrolü sağlanır. Köye yerli veya yabancıların gelmesi sağlanır.
Bugün ne düşünüyorsun diye sordum, bu yaz döneceğim. Toprağımda hayvanlarımla özgür olarak yaşayacağım, dedi.
Hasan TANRIVERDİ






















