Dünyanın en muteber tıp dergilerinden biri olan Cell’ de Trends in Endocrinology & Metabolism’ de yayınlanan KOVİD-19 ve obezite: İki pandemiyle aralıklı açlıkla mücadele (COVID-19 and obesity: Fighting two pandemics with intermittent fasting) başlıklı makaleyi çok büyük bir mutlulukla okudum.
Makalenin özeti aşağıda:
Obezite hem ağır KOVİD hem KOVİD ölümleri için önemli bir risk faktörüdür.
KOVİD’ in obezlerde ağır seyretmesi diyabetle alâkalı kan şekeri yüksekliği (hiperglisemi), enflamasyon, bağışıklığın zayıflaması ve metabolik bozukluklarla bağlantılı olabilir.
Obezlerin aşı cevaplarının iyi olmadığı zaten çoktandır bilinir ve bunun KOVİD aşılarıyla sağlanan bağışıklık için de geçerli olması mümkündür.
Bundan dolayı da beslenme ve hayat tarzında yapılacak değişiklikler metabolizma ve bağışıklığı güçlendirerek KOVİD’ in zararlarını azaltabilir.
Aralıklı açlık (intermittent fasting) glukoz hemostazını ve metabolik sağlığı düzeltir ve bağışıklık cevaplarını güçlendirir.
Aralıklı açlık, daha hareketsiz hayat tarzına sebep olan KOVİD karantinalarında sağlıksız beslenme alışkanlıklarını engellemenin, sağlıklı hayat tarzlarını en üst seviyeye çıkarmanın ve ruh hâli ve duygusal refahı iyileştirmenin pratik bir yolu olabilir.
Gelelim neticeye
Günümüzde pandemi seviyesine erişen bulaşıcı olmayan kronik hastalıklarının tümünün altında yatan esas sebep modern tıbbın son 50 senede tüm dünyaya dayattığı beslenme tavsiyeleridir.
Aşırı işlenmiş gıdaları hayatımızdan çıkarmadan, üç ana üç ara öğün beslenme saçmalığını bırakmadan ve tekrar atalarımız gibi beslenme modeline geçmeden bu hastalık pandemileriyle mücadele mümkün değildir.
Aralıklı açlık da geleneksel beslenmenin olmazsa olmaz unsurlarındandır.
Modern tıbbın KOVİD’ le mücadelede beslenme ve hayat tarzına dikkat çekmesi ve “aralıklı açlığı” her iki pandeminin de çaresi olarak göstermesi mRNA aşılarının bulunması kadar önemlidir.
Geleceğimiz için hiç olmadığı kadar umutluyum.
Kaynak: https://www.cell.com/trends/endocrinology-metabolism/fulltext/S1043-2760(21)00134-X
