İlkbaharın gelmesiyle birtakım çeteler de harekete geçti. Geçenlerde posta kutuma bir mesaj geldi. Makedenyo’dan. Aslen İzmirliymiş. Fakat babası ölünce bir makedonla Makedenyo’ya gitmiş annesi. Tabii bu bizim kaltak büyüyünce memleketi olan Ege’yi özler hale gelmiş. miş.
Yıllardır gelir böyle mesajlar. Bulgaristan çeteleri de ünlüymüş. Oralardan buralara gelen kuvvetli söylencelere göre bu işin arkasında Bulgaristan çingeneleri varmış.
Eskiden bizi korkuturlardı çingenelerle. Çocukken biz yani. Alıp kaçırırlarmış. Tabii o zamanlarda internet olmadığı için her şeye inanır olmuşuz. İnandığımız şeylerle birlikte, inandığımız şeylerin etrafında büyük duvarlar da oluşmuş… Zaman içerisinde atmak lazım belli topluluklara karşı önyargılarımızı fakat yine de temkinli olmakta fayda var.
Asli unsurların içine sonradan gelen veya bir şekilde uyum sağlayamayan toplulukların suça meyletmesi olağandır. Ortada bir suç varsa, nereden başladığını kestirmek zor da oluyor bazen. Toplulukları suçlamak yerine, insan modelini suçlamakta fayda var.
Yani şuraya bakıyorsunuz, her tür düşkünün cirit attığı bir yer… fakat çingene değiller. Peki o zaman, çingene olmayan bu ahlaksızlara ne diyeceğiz.
İnsan, bir başka insanı babasıyla gördüğü zaman rüyasında, o insandan hayır gelmez. Hep böyle olur. Mistiksi veya mıstıksı şeyler değil bunlar. Rüyayı gören, o kişide bir şey sezinlemiştir. Baba figürü, ki bunun ataerkillikle filan alakası yok, desteksizlik demektir. Desteksiz olan da her yana kayar. Rüyalarda babalara dikkat edin.
Tarama sözlüğü aldım İzmir Kitap Fuarı’ndan. TDK’nın kitaplarında çok indirim vardı fakat çok bir şey alamadım. Tarama sözlüğü kelime kökenlerini-yerel kökleri içerir. Tek ciltti aldığım sözlük. Prof.Dr.Cem Dilçin‘in. Bir de 8 ciltlik sözlük vardı fakat onu alamadım. Ucuzdu aslında. Sonra alırım, dedim.
Tesla’yı çok düşündüm. Çoğu insan ışınlama olayını nesnenin moleküler bazda kopyasını çıkarıp aktarmak zanneder. Tesla öyle düşünmemişti. Tesla çok farklı bir adamdı. Onun işi dalgalarlaydı. Fiziki diye tanımladığımız hiçbir şeyi o fiziki olarak görmüyordu. Tayfız biz. Frekans dağılımları. Böyle görüyordu.
İşimiz gücümüz dalga.
Baba. Baba, evin direği demekmiş. Bildiğin odun yani. İlk kullanımı, ilk anlamı bu.
Çocukluğumda da geziyorum sözlüğü okurken. Uyumadan önce okuyorum birkaç bölüm. Bitmek, diye bir kelime var. Ortaokulda okurken ben, bir öğretmenimin sorusu üzerine, çiçekler biter, demiştim. Sınıf gülmüştü bana. Öyle şey mi olur, ha ha ha demişlerdi. Sorun şuradan kaynaklanıyor: ben köyden gelmiştim. Doğduğumdan beridir 4 köy gezmiştik. “Bitmek” kelimesi, yeşermek anlamındaydı. Filizlenmek. “Otlar bitti” cümlesinde de olduğu gibi. Onlar ise şehirde doğmuşlardı. Unutmuşlardı çoktan.
Birkaç örnek daha vereyim:
Hani çetin ceviz deriz ya; buradaki çetin kelimesi hayırsız demekmiş. Ceviz kırılmaz halde ise atar kişioğlu bir yana çetin ceviz! diye. Aslında “çetin”, hayırsız demektir.
Hey gidi! deriz bazen. “gidi” kelimesinin ilk anlamı pezevenk’tir. Seni pezevenk seni!
Gezegen. Gezeğen veya gezegen şeklinde kullanılır. Sürekli gezen demektir.
Alıcı kuş. Avcı kuş.
İti. Veya yiti. Keskin, uzak gibi anlamları var. Hala kullanılır. Keskin ve burun bürken kokular için “koktu yiti yiti” derlerdi, hatırlarım.
Bunları konuşacak kimsem yok. Bazı insanların halleri kıldönmesine benziyor galiba. Konuş konuş kendine konuş. Veya, tarama sözlüğü al sözlükle konuş. Sözlükle konuşmak diye bir akıl hastalığı var mı?
Yalan da olsa şu makedenyolu kızla mı konuşsam? Türbanlı bir fotoğraf göndermiş. ben bu fotoğrafı bir yerlerden gördüm emmeee… neyse.
Türbanlı fotoğraf göndermesi ilginç. Yani memlekete dışarıdan bakılınca, sonra artık benim mailimi nereden buldu da nereden nasıl bir imaj verdiysem… Biraz işleteyim şunu. Eğlence olsun maksat. Ona tarama sözlüğünden bahsedeyim. Ortaokulda bana güldüklerinden bahsedeyim. Anlamasa da anlar gibi yapar; hiç yoktan iyidir.
