Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Halil DAĞ

Konjonktür ve Egemen Siyaset – III

Halil DAĞ Yazar Halil DAĞ
25 Ağustos 2009
Halil DAĞ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

4 – 1950 Sonrası Konjonktürü

Devlet egemenliğinin el değiştirmesi bakımından Türkiye için asıl önemli olan konjonktür dönemi hem Avrupa’yı hem de dünyanın geri kalan bölgelerinin tamamını etkisi altına alan 1950 sonrası konjonktür dönemidir. Çünkü bu dönem, Demirperde’nin yarattığı ikiye bölünmüşlük içerisinde devletlerin ya Sovyetlerin ya da ABD’nin kanatlarının altında kümelenmek zorunda kaldığı bir dönemdir.

Bu dönem için kimi bağlantısız devletlerin oluşturduğu “Bağlantısızlar Grubu” gibi harici bir duruş sergilenebilir miydi? bilinmez ancak bir gerçek var ki dünya iki büyük güç arasında ikiye bölünmüş ve Türkiye bu süreçte aşırı bir “konjonktür bağımlılığı” yaşamıştır. Konjonktüre bu denli uyumun bir sonucu olarak Türkiye, iç siyasal yapı bakımından sürekli dış müdahalelere açık hale gelmiş hem ekonomik hem de siyasal gelişmesi başkalarının menfaatlerine odaklı hale geldiği için kendi ihtiyaçlarını öne çıkaran büyüme ve gelişmesi durmuştur.

1950 Konjonktürünü çok uygun bulan yöneticilerin başlattığı “nikâhsız kuma” vaziyetinin bir sonucu olarak Türkiye’de devletin vatandaşı ile olan ilişkisi belirli bir olgunlaşma yaşayamadığı gibi “devlet – vatandaş karşıtlığı” ideolojik temelde sürekli derinleştirilmiştir. Bu dışardan enjekte edilen bir politikanın gereği olarak karşımıza çıkarken bunun sonucunda devlet – toplum ilişkisi hiçbir zaman sağlıklı bir şekilde kurulamamış, devletin egemenliği siyasiler eliyle uluslar arası konjonktüre feda edilirken, devlet, vatandaşı nezdinde hep bir meşruiyet krizi yaşamıştır.

Bugün de süre giden rejim krizlerinin temelinde bu, konjonktürü çok uygun bulanların başlattığı gelenek vardır. Aslında bu gelenek Türkiye’nin muhafazakarlık temelli sınıfsal bölünmesinin başladığı 1850’lere kadar gider ancak bu geleneğin zirvesi 14 Mayıs 1950’dir. Çünkü bu dönemin seçilmişleri bir devlet politikası olarak ortaya konan uluslaşma çabalarının karşısında durarak öne çıkmışlar ve bir sınıfsal temsil örneği olarak iktidara gelmişlerdir. Bu temsiliyetlerini konjonktürel bir dış ortaklığa dayandıran muhafazakar sınıflar, gittikleri ortaklığın doğal sonucu olarak toplum içinde kendi konumlarını ve egemenliklerini pekiştirirken devlet egemenliğinden ABD lehine feragatte bulunmuşlardır.

Kim ne derse desin, 1950, Türkiye’deki sınıfsal çatışmanın ve çekişmenin bir dış destekle nihai olarak çözüme kavuşturulduğu tarihtir.

Yukarıda bahsettiğimiz “kazan–kazan ilişkisi” asıl bu dönem için incelenmeyi hak etmektedir. Çünkü bu dönemde diplomatik alanda ilişkiye giren iki devlet vardır ancak bu devletlerden birisi kaybederken ABD ile birlikte kazanan bir güç merkezi daha vardır. Bu da ismini tekrar tekrar zikretmeyi gerek duyduğumuz “muhafazakar sınıflardır”. ABD, bu ilişkinin güçlü ve konjonktürü yaratan inisiyatifi olarak Türkiye’yi Rusya karşısında Avrupa ve ABD menfaatlerine göre işine geldiği gibi konumlarken Türkiye hem bağımsız ekonomik ve siyasi gelişmesinden olmuş hem de dış politikada Amerika bağımlısı uydu bir devlete dönüşmüştür. Ancak bu arada Amerika’nın Türkiye’deki nüfuzunu devam ettirmek için önemli ölçüde desteklediği muhafazakar sınıflar sürekli biçimde devletin kuruluş felsefesi karşısında mevzi kazanarak zaman içinde önemli ölçüde güçlenmişlerdir. Her ne kadar 1960-1980 arası dönemin siyasi iktidarları inişli çıkışlı bir grafik çizmişlerse de kaybeden her zaman için devletin bağımsız iradesi olurken kazananlar hep “Mahallenin Milyonerleri” olmuştur. Bu milyonerlerin de her zaman sağ iktidarlar tarafından yaratılmış olması sınıfsal gelişmenin yönünü göstermesi bakımından önemlidir.

5 – 21. Yüzyıla Girerken Konjonktürün Görünümü

1950’de başlayan konjonktürün bir alt konjonktürü olarak ele alabileceğimiz gibi kendine özgü trendleri olduğu için başlı başına bağımsız bir konjonktür gelişmesi olarak da görebileceğimiz 1980 sonrası ise hem konjonktürü belirleyenlerin rakipsiz kaldığı hem de ortadan kaldırdığı rakibinden boşalan yerlere sızmaya çalıştığı bir dönem olarak tanımlanabilir. Bu konjonktürün özellikle bize yansıması ise son zamanlarda sıkça dillendirilen “model ülke” söylemi çerçevesinde Türkiye’ye yeni rollerin benimsetilmesi şeklindedir.

Özellikle 1990 sonrası süreçte Türkiye’nin kendince irade geliştirmeye çalışmasının verdiği rahatsızlığın uzantısı olarak Türkiye; hem “Terör, demokrasi, insan hakları, azınlıklar sorunu, Kürt Sorunu” gibi önemli meselelerle köşeye sıkıştırılmış hem de Türkiye’deki batılı müttefiklerin yükselişi küresel desteklerle sağlanmıştır. Zaten 1990 sonrası hızlanan siyasi konjonktürün temel özelliği devletlerin, özellikle de Türkiye’nin “demokrasi ve insan hakları” kırbacı ile terbiye edilmek istenmesidir.

Yakın zamanda 28 Şubat Süreci içerdeki yapılanma bakımından önemli bir belirleyici olurken küresel anlamda konjonktürü tayin eden en önemli olay ise 11 Eylül 2001 olayıdır. Bu olay ABD’ye kendine biçtiği yeni konjonktürel rolü hayata geçirme imkanı verirken Amerika’ya muhalefet etmesi muhtemel ülkelerin de sindirilmesi bu olay sayesinde sağlanmıştır.

Küresel anlamda Sovyet ideolojisinin ikame edilmesine dayanan 1980 sonrası konjonktürü, tarihi Osmanlı coğrafyasında da “Ilımlı İslam” konseptinin bölge ülkelerine benimsetilmesi esasına dayanır. Türkiye de bu konseptin model ülkesi olarak son otuz yıldır alttan alta biçimlendirilmektedir. Özellikle cemaatlerin Osmanlı sosyal düzenini andırır biçimde yükselmesi, Avrupa liberal düşüncesinin içerdeki muhafazakar kesimleri “insan hakları” bağlamında sürekli desteklerken seküler devlet yapısına eleştiriler getirilmesi bu anlayışın yansımalarıdır.

Bu çerçevede sürdürülen sürecin önemli bir yanılsaması olarak Amerika desteğiyle uygulamaya konan 28 Şubat Süreci ise Türkiye’de gerçekten inanan (yada mazbut Müslüman) kesimi tasfiye ederken muhafazakar bölüşüm kavgasının şimdiye kadar hep altta kalan kesimi “Siyasal İslamcıları” iktidara getiren önemli bir dönüm noktasıdır.

Asıl ilginç olan ise 28 Şubat Süreci ile Amerika ve Siyonizm karşıtlığı ile bilinen Erbakan ve ekibi tamamen tasfiye edilirken, Amerika ile işbirliğine “eyvallah” diyen ikinci jenerasyon olağanüstü bir destekle iktidara gelmiştir. Dine karşı vurulmuş bir darbe olarak algılatılan 28 Şubat Döneminde iktidara gelen bir diğer önemli kesim ise lideri hala Amerika’da olan Nur Cemaatidir. Din karşıtı olarak topluma öğretilen bir post modern darbenin süreç içinde tüm seküler kesimleri tasfiye ederken dini siyasetine maksimum düzeyde alet eden iki dinsel sınıfın iktidara gelmesi konjonktürün ne manaya geldiğini anlamamız bakımından oldukça manidar görünmektedir.

Bugün, 2009 Ağustos itibarıyla tüm Türkiye, bizzat cumhurbaşkanının ifadesiyle bir “uygun konjonktür” ve “Kürt Açılımı” konusuna kilitlenmiş durumda ve devletin en tepesindeki yöneticiler tarafından çok iyi şeylerin olacağı beklentisine sokulmaya çalışılmaktadır.     Devamedecek.

Paylaş
Etiketler: 28 Şubatdemokrasikazan - kazankonjonktürkürt açılımıMAHALLENİN MİLYONERLERİMUHAFAZAKAR SINIFLARnur cemaati
Önceki Yazı

Facebook mu Facetube mu?

Sonraki Yazı

Batının Afganistan Bağımlılığı

Halil DAĞ

Halil DAĞ

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Halil DAĞ

Türk Rus İlişkilerinde Enerji Jeopolitiği

02 Kasım 2013
5k
Halil DAĞ

Bahçeli’nin Mübarek Elleri

25 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi Sendromu ve Siyasette Ufuk Çizgisi Sorunu

24 Ekim 2013
5k
Halil DAĞ

Gezi’nin Gençlerini Anlamak…

23 Ekim 2013
5k
Sonraki Yazı

Batının Afganistan Bağımlılığı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap