Nereye bakarsanız, koltuğa sıkı sıkıya yapışmış yöneticileri görmeniz mümkün!
Dört dönem mi?
Beş dönem mi?
Yedi dönem mi?
Başkanlık koltuğuna seçilenlerin, o koltuklarda kalma mücadelesine hepimiz şahidiz.
On beş yıl.
Yirmi yıl.
Otuz beş yıl.
Hatta…
Otuz yıldan fazla başkanlık yapanlar var!
Hem yerelde, hem de genelde örnekleri o kadar çok ki!
Ne varsa o koltuklarda?
Bırakmamak için nasıl da uğraşıyorlar!
Ayrılmıyorlar da!
Emekli de olmuyorlar!
Gönderilemiyorlar da!
Görev süresi uzadıkça, neler oluyor neler!
Tatsız – tuzsuz!
Heyecansız!
Örnekler daha da çoğaltılabilir. Doğrusu bu sadece siyasette olan bir durum değil dernek, spor kulüpleri, sendika, ticaret ve esnaf odalarında da benzer durum var.
Siyaset bilimci Prof. Dr. İlter Turan, kendi isteğiyle koltuğundan gitmek isteyen liderin olmadığını söyledi.
“Bunun en canlı örneği ABD’dir. Bir kişi iki dönemden fazla başkanlık yapamaz. Bu bir gelenektir. Franklin D. Roosevelt bu geleneği ihlal edip dört dönem seçilince bunun tekrarlanmaması için anayasaya bir madde eklendi”
Siyaset bilimci Doç. Dr. Can Kakışım da Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın saptamasının bir realiteyi işaret ettiği görüşünde.
Kakışım’a göre bu durumun en temel sebebi Türkiye’deki parti içi demokrasi sorunu. Çünkü siyasi partiler kanunu liderlere partiyi istedikleri kadar elinde tutma imkânı veriyor. Kaynak: İndepent)
Belediye Meclis Üyeleri 4 dönem (20 Yıl) yapanlar bulunmakta. Milletvekili olarak genç yaşta olmuş 3 veya 4 dönem olmaya devam etmiş. Ülkede, memlekette yeni insanlar mı yok!
Aynı isimler defalarca yapıyorlar. Başkalarının haklarını gasp ediyorlar.
Makamdan güç alan mı, makama güç katan mı?
Koltukta Oturmak Yetmez, İz Bırakmak Gerek!
Koltuklar geçici, isimler kalıcıdır. Bugün halkın içinde dolaşıp sevgiyle anılan kaç siyasetçi, kaç bürokrat var? Koltuk gittiğinde selam alacak kaç kişi kalacak etraflarında? Gerçek başarı, halkın gönlünde yaşamaktır, koltuğa yapışmak değil!
Ancak Türkiye’de partilerin yapısı böyle bir değişime olanak vermeyecek şekilde ortaya çıkmış. Bunun da başlıca sorumlusu genel başkanların kendi ekiplerini partiyi kontrol edecek şekilde konumlandırmalarıdır.
* Belediyeler
* Odalar
* Sendikalar
* Dernekler
* Siyasi partiler
* Siteler
* Rıfat Hisarcıklıoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı olarak tam 24 yıldır görev yapıyor. 2025 yılında hâlâ görevde olduğu doğrulanmaktadır.
* Cihat Lokmanoğlu
Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı M. Cihat Lokmanoğlu, odanın kuruluşundan beri, yani 1989 yılından bu yana bu görevi yürütmektedir. 1989’dan 2025 yılına kadar yaklaşık 36 yıldır başkanlık görevindedir. Resmî kayıtlara göre, MDTO üyeleri 2022–2026 dönemi için yeniden güven tazelemişlerdir, bu da onun hali hazırda bir döneme daha seçildiğini gösteriyor.Başlama Yılı: 1989 Toplam Süre: Yaklaşık 36 yıl (kesintisiz hizmet) Yani Kısaca: 36 yıldır süregelen başkanlık dönemi ve halen devam eden bir dönem.
* Esnaf Odası Başkanı 18 yıl devam etmiş.2023 Yılında değişmiş.
Almanya’da Başkanlık (Federal Cumhurbaşkanı / Bundespräsident) :Görev süresi 5 yıldır. En fazla 2 dönem seçilebilir (yani toplamda 10 yıl). Not: Almanya’da asıl yürütme yetkisi Cumhurbaşkanında değil, **Başbakan (Şansölye)**dedir. Şansölyelik için anayasal bir dönem sınırı yoktur; örneğin Angela Merkel 16 yıl görev yaptı.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık: Görev süresi 4 yıldır. 1951’de kabul edilen 22. Anayasa Değişikliği ile bir kişi en fazla 2 kez başkan seçilebilir. Yani toplamda 8 yıl. Ancak eğer bir başkan yardımcısı, başkanın görev süresinin kalanını devralır ve bu süre 2 yıldan az ise, o kişi 2 dönem daha seçilebilir (yani en fazla 10 yıl görev yapma ihtimali vardır).
Sınırsız dönem: Çin, Venezuela gibi ülkeler.
Tek dönem kuralı: Meksika (kesin yasak).
Esnek / istisnalar: Türkiye (erken seçim kararı), ABD (başkan yardımcısı devralırsa 10 yıl), Rusya (anayasa değişiklikleriyle uzatma).
Parlamenter sistem farkı: Almanya, İtalya gibi ülkelerde cumhurbaşkanı sembolik, esas yürütme başbakanda → bu yüzden dönem sınırlaması farklı işler.
ODA VE BAŞKANLIK SEÇİLERİNDE
Genel Eğilim;
Avrupa ülkelerinde: 4–5 yıl, ABD gibi federatif yapılarda: 2–3 yıl, Türkiye’de ve Türk diasporasının kurduğu odalarda: 4 yıl (TOBB mevzuatına uygun)
Değişimin riskini almak yerine eksiklerine rağmen mevcut olanı, alışık olduğumuzu tercih edebiliyoruz. Bunun değişmesi için köklü bir zihniyet devrimi gerekir.
Kökten değişim şart..
Yenilikçi, genç bakış açısı gelmeli. Yani değişmeli…
Birilerinin iki dudağı arasındaki isimlerle yol alınmamalı.. Biz sıkıldık……
Siz bulunduğunuz yerin heyecanını yitirmekten sıkılmadınız mı?























