Suç örgütlerine/çetelere katılım konusunda benzerlikler var. Uyuşturucu çetesi PKK ile en son inşa edilen IŞID’e baktığımızda, elbette ilkin teorik-sistemli bir dini veya dünyevi temeli var. Bu teorik temellerde isyan/ değişim temaları olduğu için katılımlar ilk önce kişilerin-daha çok da gençlerin- isyan/değişim duyguları ile örtüştüğü için katılımlar çabuk olur ve aynı zamanda enerji dolu da olur.
Kurulan bir suç sisteminin aynı zamanda elbette hızlı,enerji dolu olması gerekir. Gençler her zaman, suç örgütlerinin ateş duvarıdır. Bu “ateşduvarı” deyimini bilgisayarlardaki “Firewall” diye bilinen edilen saldırı koruma kalkanı anlamında kullandım. Suç merkezini korurlar.
Örgüt-çete kavramından bahsedilince, “gizli” kelimesine gider hemen aklımız. Her zaman o kadar da gizli değildir her şey. Hatta açık açık bile konuşulur, açık açık yapılır;fakat suç denen şey çoğu kişi tarafından işlendiği için tuhaf bir kabullenişle herkes tarafından kabul edilir. Sonuçta olan şey; bizim o gizli dediğimiz suç yapılanmalarıyla aynı şeydir.
Bu “katılımlar” dediğim şey nereden aklıma geldi? Zaten bazı bazı bakıyorum da… günlük hayatımda veya iş hayatında gördüğüm şeylerler de bağdaştırma durumunda kalıyorum bu sanki çok uzağımızdaymış gibi algılamak istediğimiz katılımları, gençleri… Gençlerde gördüğüm bazı eğilimler sebebiyle yazma gereği duyuyorum.
IŞID’in seks gerillaları ara ara gündeme geliyor. Yani neden bir Avrupalı veya sonradan Avrupalı; müslüman veya müslüman olmayan kadınlar o tarafa doğru bir eğilim gösteriyor. IŞID ile PKK arasında bu noktada bir fark var: PKK’ya katılımlar, sanıldığının aksine T.C. düşmanlığıyla değil, ilkel ataerkil aile yapısına bir isyanla başlıyor; elbette ergenlik dönemi anti-baba modeliyle de T.C. sonradan örtüşüyor. PKK’da, sosyalist temel ise, demin bahsettiğim zihinsel bir sağlamlaştırma maksadıyla atılıyor. Ergen; haliyle, gelişim safhasında bir şeyleri mantıki olarak açıklama ihtiyacını da sosyalist öğretiyle yerine gitiriyor.
IŞID’e tabii ki dünyaya islamı yayacağını düşünen kişiler de katılıyor olabilir. Bu noktada, IŞID’e katılımlar, yine PKK’da olduğu gibi, bir çeşit ergen isyanı sebebiyle de oluyor fakat şu bizim çok bahsettiğimiz Z kuşağı modelinin yoz tarafını da oluşturuyor bence. PKK’ya katılan bir genç, mücadelesini kendince açıklayabilirken, bir IŞID genci tamamen dünyayı hedef almış bir yıkıcıdır.
…
Çok hanımefendi, çok terbiyeli diye bildiğim; sevdiğim, saydığım bir kız öğrencim vardı. Hatta bazen derdim ki: keşke diğer öğrencilerim de böyle olsa. Aslında bu hanımefendiliğini sonradan bozmuşluğu filan olmadı da dersin birinde onunla ilgili çok tuhaf karşıladığım bir şey olmuştu…
Bir rehberlik saatinde, psikolojik bazı konulara döndü konuştuğumuz konu. Nereden geldiysek seri katillere geldik. Öğrencinin bir açtı konuyu. Rus seri katillerinden filan da bahsettim.En ünlü katillerden olan Chikatilo’dan da bahsettim. Polisleri yıllarca, on yıldan fazla süre, peşinde koşturan bir katil. Suç bilimi denilen şey bu katille kuruldu desek yeridir, diyebiliriz.
Başka katillere de döndü laf. Demin, tuhaf dediğim şey o anlarda gerçekleşti. O, hanımefendi dediğim öğrencim başka başka katillerden de öyle tuhaf bir ruh haliyle bahsetti ki, ki sınıf da fark etti bunu, bir süre şaşkınlığımı gizleyemedim. Anlattıkça heyecan duyuyor, yüzünde tuhaf bir mutluluk beliriyor, elleriyle boynunu ovalayıp duruyordu…
Bu öğrencinin, ataerkil baskı gibi bir sorunu yoktu. T.C. ile de bir sorunu yoktu. Tabii şimdi onu IŞIDçi ilan etmek gibi bir durumum yok fakat, suç örgütlerine katılımlar konusunda hangi örgütler nasıl çalışıyor, ateşduvarı tuğlaları-kaynakları nelerdir, buna işaret etmek istiyorum.
Bunları anlatırken, akla şöyle bir soru gelebilir: bir öğretmenin böyle şeylerden, katillerden, söz açması doğru mudur?
Aslına bakarsanız, olup biten nerede manyakça şey varsa zaten onlar izliyorlar, biliyorlar. Bizim gençlik zamanlarımızdaki genç modellerindeki gibi; “bir kadınla bir erkek öpüşse kadın hamile kalır mı?” gibi sorular onlara komik gelir. Yani bildikleri bu konular sebebiyle kanalize edilmeleri lazım geliyor. Bu tür şeyler size heyecan veriyor olabilir, macera hissi veriyor olabilir.. fakat olup biten şu şu şeyler de var, farklı şeyler var… demek de lazım.
***
Doğru nerede?.. Sabit bir yeri yoktur onun; fakat bilinmeyi istese, göreni çoktur.
***
DEFNE ORMANI Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri için felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini Köle sahipleri veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya. Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara; Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini Felsefe veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya. Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi. Ekmeğin sahipsiz felsefesini Felsefenin sahipsiz ekmeği. Ve yıkıldı gitti Likya. Hala yeşil bir defne ormanı altında. Melih Cevdet ANDAY
