Evet uzun bir aradan sonra yeniden merhaba… Hayatın her döneminde gündemin azalmayacağı, yeni sorunların her zaman var olacağı ülkemizden kaçtım. Gazetelerin, televizyonların, radyoların olmadığı, şirketin sorunlarından uzak bir kaçış yaşadık, uzun bir süre.İyi oldu. Kafamızı dinledik. Kafamızda biriken sorunlarla ilgili çözümlemeler yaptık. Arındırdıktık sorunlardan kendimizi ve gelecekle ilgili aklı başında kararlar vermeye çalıştık. Hayatımızla ilgili radikal kararlar ve 2009 yılında yepyeni bir hayata başlama kararı aldık. Kararlarımızın ne kadarını hayata geçireceğiz, ne kadarını geçiremeyeceğiz, göreceğiz. Ama sadece şunu biliyorum. Eskisi bir hayat sürmeyeceğim. Daha çok hayatın merkezine kendimi oturtmuş bir zamanı tercih edeceğim.
Romanlar, denemeler ve küçük hikayeler yazacağım. 2009, bir çok kitaba imza atacağım bir yıl olacak. Gazetecilik yaşamımı biraz askıya alacağım. Televizyon, radyo ve gazeteyle daha az ilgileneceğim ve arkadaşlarıma bırakacağım yönetimlerini. Daha çok kendime ve sevdiklerime ayıracağım, hayatımın kalan süresini.
Son üç ayda dibi gördüm, bugünden sonra dipte olmamayı ve sevdiklerimle olmayı becereceğim. Ve bileceğim ki, kimseye cehennemler ve acılar yaşatma, bir gün yaşarsın. Acı yaşamamak için yaşatma. Üç ayın küçük bir notu ama kocaman bir dersiydi dört kelime.
Dünyanın en kirli ülkesi Mısır (mı?)
Hani derler ya, yediklerin senin olsun bize gördüklerini anlat. Dünyanın yedi büyük harikasından biri olan piramitleri görmeye gittik. Mısır’da geçirdik, hayatımızın küçük bir bölümünü. İlk İskenderiye şehrini gördüğümüzde şok olduk. Savaştan çıkmış zannettik kenti. Binaları, sokakları görünce ne kadar pis bir ülkede ve kentte olduğunuzu anlıyorsunuz. Müslüman bir ülke. “Temizlik imandan gelir” diyen bir inancın çocuklarının bu sözü, “Pislik imandan gelir” diye anladıklarını görmenin derin acısını hissettik. Günde beş vakit namaz kılınan bir islam ülkesinde her taraf pislik içersindeydi.
Anlayacağınız imanlarını terk etmişler diye düşündük.
Sonra başkent Kahire’ye geçtik. Daha temiz olacağını umarak… Ne yazık ki, daha kirli bir kent. İnsanlar nasıl yaşıyorlardı bu kentte, bu ülkede? Kirlilik bir yaşam biçimiydi ve çöl yaşamından gelen insanlara kenti yaşatmak mümkün olmuyordu anlaşılan.
Ancak 5 bin yıl önce tarihin en büyük medeniyetinin var olduğu toprakların pislik içersinde olmasının derin acısını yaşamak.
İnsandan tanrıların ülkesinde piramitleri gezmek. Kahire’nin görkemli müzesinde hırsızlar tarafından bulunamayan ve çalınamayan ve aynen korunan Tutankamun’un mezarının karşısında nutkumuz tutunarak gezmek.
Tutankamun dokuz yaşında Firavun olmuş. Ancak onsekiz yaşına geldiğinde başına aldığı bir darbe ile hayatı sona ermiş. Tutankamun’un mezarı aynen, Rusların matruşkalarına benziyor. Bulunan mezarın içersinden mumyası çıkmamış. Her mezarın içersinden başka bir mezar. Dört ayrı mezardan sonra altından olan mezarı bulunabilmiş. Bir şaheser.
Kızıldeniz’de dalmak, metrelerce suyun altına
Süveyş kanalının altından geçerek, Afrika’yı geride bırakıp Mısır’ın Asya kıtasından bulunan Sharm kentine geçiyoruz. Kızıldeniz’in muhteşem sularında yüzüyoruz. Hayatımda ilk defa denizin gizemli dünyasına dalış yapıyorum.
Akvaryumda sanki muhteşem renklerdeki balıkları seyrediyorum. Elimi uzatsam tutacağım ancak ne mümkün… Dakikalarca suyun altında kalıyorum ve yanımda sualtı hocamla beraber denizin gizemli dünyasında geziniyorum.
Esenyurt, Beylikdüzü, Avcılar ve Büyükçekmece
Tüm çirkinliği, kirliliği ve güzelliği ile Mısır’ı geride bırakarak ülkemize döndük. Döner dönmez seçim gündemi ile karşı karşıyayız. Aday adayları pıtırak gibi… Hiç şansı olmayan bile çok şanslı olduğunu düşünüyor. Aday olduğu partisinin kazanma şansı olmadığı halde, kazanacağına inananlar.
Dudak bükemiyorsunuz. İnanıyorsa size düşen onu umudunun tersini söylemek değil. Ama aynı zamanda yalan söylemek de değil. Sessiz kalmayı tercih ediyorum.
Geldiğim günden itibaren duyduklarımı paylaşmak istiyorum.
Esenyurt’ta Dr. Gürbüz Çapan’ın adaylığı CHP’den kesinleşmiş. Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun Danışmanı Mustafa Akboğa Arnavutköy’de AK Parti’nin adayı gibi. Kadıoğlu’nun Arnavutköy’den aday olacağını düşünürken, Akboğa’nın başkan adayı olması beni şaşırtmadı.
Beylikdüzü’nde Vehbi Orakçı Karadeniz lobisine rağmen aday gibi. Kimi, eski AK Parti Büyükçekmece ilçe başkan yardımcısı belediye başkan adayı olduğunu söylüyor imiş ancak 1 ile 3’üncü sırada kendisine yer verilirse aday olmaktan vazgeçeceğine yönelik de haber gönderiyor muş. AK Parti İl Başkanlığı yaptığı açıklamanın arkasında durur ise, başkan aday adayı olan kişilere belediye meclis üyeliği teklif etmeyecek miş. Biline…
Beylikdüzü’nde CHP’nin adayı şu anda MYK üyesi olan biri olursa sakına şaşırmayın derim. MYK Üyesi olan kişiye aynı zamanda Ankara Çankaya, İstanbul Kartal ve Maltepe’nin de teklif edilebileceğini söyleyeyim. Genç işadamı Karadenizli Ekrem İmamoğlu’nun isminin de CHP’de yabana atılmamasını ve dikkatle takip edilmesini tavsiye ederim.
Avcılar’da DSP Orhan Duran’la sürpriz yapacak. Duran yeni yılda adaylığını açıklayacak mış. Sarıgül’ün DSP’ye geçtikten sonra, Orhan Duran’ın CHP’de kalması zaten mümkün değildi. Benim için Duran’ın DSP’den aday olacağını duymak hiç sürpriz olmadı. Başından beri Duran’ın DSP’nin adayı olacağını söylüyor ve yazıyordum.
CHP’nin adayı Mustafa Değirmenci, AK Parti’nin adayı ise ilçeden değil dışarıdan bir isim olur. Tabi bu ismin Eminönü eski belediye başkanı Dr. Ahmet Çetinsaya olmayacağını ifade edeyim.
Büyükçekmece’de AK Parti’nin adayı İlker Gürbüz olur. CHP’nin adayı Dr. Hasan Akgün ve DSP’nin adayı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu ise garanti adaylar.
MHP’nin adayı ise Rıdvan Yavuzbilge olabilir mi? Sadece bir kenara yazın derim.
