Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ali AYAZ

Kırmızı Pantolonlu Çocuk

Ali AYAZ Yazar Ali AYAZ
17 Mayıs 2017
Ali AYAZ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Çelemli’de köy çocuklarının en çok vakit geçirdikleri yerlerden biri de, altlarından akıp giden derenin kenarıydı. Burası yaşlı köy evinin bahçesi boyunca kıvrılıp bükülen küçük bir suyun kıyısıydı. Kavak, söğüt ağaçlarının üzerinde serçe, sarı bülbül ,karakafalı kuşları cıvıldar, derenin ninnisine eşlik ederlerdi. Sert dönemeçte biriken sular küçük bir göl oluştururdu.Yokuşu inerken yolun dereyle birleştiği yerde yılların eskittiği tahta köprü bulunuyordu.

Üzerinde her zaman çocuklar kümelenir, altlarından kayarak geçen suyun büyüsüne kapılıp saatlerce oradan ayrılamazlardı. Küçücük şelalesinin köpüklerinde atlayan balıkları sayarlardı. Bazen da güneşlenmek için kayaların üzerine çıkan su kaplumbağalarına küçük taşlar atıp onları ürkütürler, telaşla suya kaçışlarına gülerlerdi. Yörede yarpuz denilen köpek nanelerinin üzerinde kelebekler uçuşur, kurbağa nağmelerinin ardı arası kesilmezdi. Sanki doğadaki her şey koro halinde yaşam denilen oyunu her an sahneye koyardı… Kuşlar dur durak bilmez, kimseyi dinlemezlerdi. Bu dere kenarında, bu mütevazı köprüde çocukların istediği her şey, hatta fazlası vardı …

Köprü çocukları; bakımsızlıktan uzamış saçları, burunlarının ucundaki çatlaklarla ve toprakla oynamaktan turaç göğsü gibi çilli boyunlarıyla tepeden tırnağa kirliydiler. Basit ama özgür köy hayatı, onları da kendine benzetmişti. Çoğunun hayalleri de basit, kılıkları gibi birbirine benzerdi; öğretmen, polis hatta artist olacak, ya da zengin olup motosikletle köye geri gelerek ailelerini şaşırtacaklardı. İçlerinden birinin onlardan ayrılan bir yapısı vardı. O ressam olmak istiyor, devamlı derenin, köprünün resmini çiziyor çevresindekileri öyle şaşırtmayı seviyordu. Köprübaşı’nda kurdukları nice hayalleri birbirleriyle, kuşlarla böceklerle, balıklarla paylaşıyorlar, dere de onlar şahitlik ediyordu.

Ali’yle abisi Hanifi evden çıkar, o dere senin, bu vadi benim doğada hırpalanıp akşam eve kendilerini son canla zor atarlardı. Her sabah temiz gittikleri doğadan akşama kadar ruhlarını temizleyip bedenlerini kirleterek eve girerlerdi.Annelerinden yedikleri zılgıttan sonra yemeğe geçerler, yorgunluktan sofra başında uyur, ayak kontrolüyle uyanırlardı. Gündüz dağ bayır dolaşmaktan ayakları dikenle dolar, azar işiteceğiz diye annelerine söylemezlerdi. Ama o nerelerde, kimlerle gezdiklerini yine de bilirdi. Eline iğneyi alır, gündüz batmış, biraz da iltihaplanarak yerini belli etmiş dikenleri bir bir çıkarırdı. Sonra nasihatler gelir, hangi çocuklarla gezerlerse kötü, hangileriyle arkadaşlık ederseler hırsız olacaklarını bir bir ortaya dökerdi. Çocuklar birbirine anlamlı bakarak annelerinin öngörülerine hayret ederlerdi. Çünkü her dediği çıkardı.

Bir gün, köprünün üzerinde otururken Fethi adındaki arkadaşları heyecanlı bir telaşla koşarak yanlarına geldi, nefes nefeseydi. Etrafına bakındı, söylemekle söylememek arasında tereddüt etti, dudakları kurudu, yutkundu ’’Arkadaşlar, yaşadık! Yaşadık! Kırmızı pantolonlu bir çocuk, derenin kenarında bir taşın altına para koydu.’’ dedi. ’’Nasıl olur, iyice baktın mı? Emin misin?’’ ’’Hem de bir sürü para, kağıt da var, demir de…

’’ Gökkuşağının altından geçince kız olacaklarını zannettikleri yaşlardaydılar. Yalanla gerçeği ayırt edecek olgunlukta değildiler. Çocuklar koştu. Birinin sakladığı parayı almakta bir sakınca görmemişti birçoğu… Ali’yle ağabeyi hemen karşı çıktılar .’’Olmaz, almayın parayı, kırmızı pantolonlu çocuk çok üzülür sonra! Hem bu para bizim değil ki! Ya annesine ilaç alacaksa, ya çok fakirse!’’. Taşı kaldırdı Fethi: ‘’İşte bu taş!.İşte burada paralar…
‘’ Kırk liranın üzerinde bir paraydı. Belli ki kırmızı pantolonlu çocuk, elli liranın birazını harcayıp gerisini saklamıştı taşın altına.

Elinde bir avuç para ile Fethi önde, diğerleri etrafında halka oldular, koştular bakkala… Yaz helvası, kaymaklı bisküvi, gazoz; ne varsa alındı.. Bisküvileri açıp kaymaklı tarafını diğer parçasıyla kazıyıp yiyorlar, sonra sade hale gelmiş bisküviyi atıştırıyorlardı.. İki çocuktan yine itiraz …’’Biz yemeyiz, haram olur, annem tembih etti. Dinleyen kim?
Bir iki saat sonra kafile yine yola koyuldu. Bu sefer hedef meydana ismini veren büyük çınarınaltında karsambaç yapan Şeyettirici’nin yeri. Çocuklar sandalyelere kuruldu. Buzlu karsambaçlar geldi. Büyük işler başarmış adamların edasıyla sandalyelere kuruldular. Kahvehanede sandalyeye oturmak büyük işti. Oturmak için büyük olmak gerektiğini unutuvermişlerdi. Dobralı Osman takıldı ‘’Ne o lan ,adam mı oldunuz başımıza? Şunlara dana dişi bakan yok mu? (Dana dişi bakmak: Küçük çocuklar kahvehanelere alışmasın diye ağızlarına tuz döküp ovalanır. Ağzını hile ile açtırıp ‘’Bakalım dişlerin dana dişi kadar olmuş mu?’’ deyip ağzı açtırırdı.)
Tekrar oyuna gidildi. Biraz oyun oynandı ama çocukların aklı hep bakkala gitmekte kaldı.Kalan parayı da harcayıp rahatlayacaklardı. Hani aklımızda duracağına karnımızda dursun misali. Fethi’de para bitmiyordu. ‘’Yaaa… Sağ olsun şu kırmızı pantolonlu çocuk. Bu gün krallığımızı ilan edeceğiz’’ deyip gülüşüyorlardı.
’’İkinci sefer hedefte, yine aynı bakakal vardı, çocuk telaşı ile acemiliği birbirine girmişti. Kara Cemil dikkatli bir bakkaldı,ikinci defa çocukları görünce hafiften işkillendi ‘’Ulan çocuklar ne çok paranız var sizin öyle! sabahtan beri harcayıp duruyorsunuz?’’. Fethi öne atıldı: ‘’Babam verdi Cemil Emmi, ‘Harcayın.’ dedi, biz de harcıyoruz.’’

O gün Fethi’yle arkadaşlarının günü çok iyi geçmişti. Daha önce hiç harcamadıkları kadar harcamışlar, paranın tozunu attırıp kökünü kurutmuşlardı. Çocuk olalı bayramlar hariç hiç bugünkü kadar mutlu olmamışlardı.

Akşam üzeri ayrılmaz ikili Ali’le ağabeyi yol kenarında oturuyorlardı. Yokuşun yukarısından, köy meydanı tarafından iki kişi belirdi. Biri adam, diğeri çocuktu. Yaklaşınca tanıdılar, Fethi’yle babası Gâvur Hasan’dı gelenler.( Gâvur Hasan lakabının adamıydı, sertçeydi.) Adam tokadı yapıştırıyor, Fethi yalpalayarak düşmemek için yol kenarındaki örme çit avlulara tutunmaya çalışıyordu.’’Alacan mı bir daha cebimden para ulan?’’. Fethi ‘’Tamam baba, vurma, yapma! Bir daha almayacam!’’. ‘’ Alıp harcayacan mı?. Elli lirayı nasıl harcadın ulan! Ben onu nasıl kazandım biliyon mu?’’Fethi’nin, dudakları kıpırdıyor, yolun bir önce bitmesi için dua ediyordu sanki. Yokuşu çıkıp eve vardıklarında Fethi’nin de babasının da sesi kesilmişti…

Ali, devamlı ağabeyiyle beraber oynardı, hiç ayrılmazlar, hiç kavga etmezlerdi… Belki de bu yüzden her şeyleri aynıydı.Duyguları, düşünceleri, zevkleri. Biri üzülse diğeri de üzülür, gülse gülerdi.O kadar ki ,görenler ikiz zanneder, isimlerini bile karıştırırlardı. Bazen sadece bakışmaları yeterdi, çoğunlukla konuşmadan anlaşırlardı. Ağabeyi Ali’ye uzun uzun bakarak’’Gördün mü? İyi ki biz harcamamışız kırmızı pantolonlu çocuğun parasını… Meğer kırmızı pantolonlu çocuk Fethi’nin ta kendisiymiş. Parayı da babası Gavur Hasan’ın cebinden habersiz almış!’’ der gibiydi.

ALİ AYAZ, Adana
27 Mart 2017, Adana

Paylaş
Önceki Yazı

Şeyler

Sonraki Yazı

Arafat’taki Türkler ve Yakup Tufan

Ali AYAZ

Ali AYAZ

İlişkili Yazılar

Ali AYAZ

Hambelez

21 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Sülman Dayı

04 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Keskin Mustafa

25 Kasım 2018
5k
Ali AYAZ

Eşek Arıları

20 Şubat 2018
5k
Sonraki Yazı

Arafat'taki Türkler ve Yakup Tufan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap