Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Emine PİŞİREN

Kırmızı Mızıka…

Emine PİŞİREN Yazar Emine PİŞİREN
28 Şubat 2019
Emine PİŞİREN
1
404
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Kaynak görüntüyü göster
Annemin bakışları baygın baygındı. Güçlükle fısıldamıştı:

” Ama kızım bu nasıl olur! Sen henüz 4 yaşındaydın, hatırlaman imkansız!”

Yıllar öncesi o kare bana; sanki bin asırmış gibi geliyordu. Ne yazık ki, bir yanım hep eksik yaşadığım şu hayatta, ben her zaman o sahneyi gözlerimin diasından silemiyordum ki…
Anımsıyorum da…
Yatağın altına saklanmıştım. Hani eskiden biz, adına Bulgar somyası derdik. İşte o Bulgar somyasının üzerinde yünden, ya da pamuktan yapılmış bir yatak olurdu. Bir de etekleri pililiydi. Kumaşı da renk renkti. Bir de belleğimde var olan, iri çiçekleri olan örtüsünü anımsıyordum.

İstanbul Okmeydanı’nda bir gecekonduda yaşardık biz. Babamın üç gecede sabaha kadar tuğla tuğla örüp, çatısını bizzat kendi inşa ettiği iki odalı küçük bir gecekonduydu evimiz. Tuvaleti dışarıdaydı, evimizin bahçesindeydi…
Yer yatağımızı hazırlardı annem. İki kardeş başucunda ben annemle babam ayakucunda yatardık kış gecelerinde… Geceleri korkardım, minik yüreğim serçeler gibi ürkerdi. Çişim geldiğinde bahçeye çıkmaya cesaret edemezdim.
O işimiz için annem lazımlığı hazır tutardı. Tencereye benzeyen lazımlığımız, odanın bir köşesinde üstü gazeteyle kapalı olurdu…

Yaşadığımız mahalle halkı çoğunlukla Arnavut, Bulgar göçmenlerden oluşmuştu…

Annemin vefalı komşularıydı onlar…

O gün… Evet o gün… Bulgar somyasının altına gizlenmiştim.
Aynı gün annemde bir tuhaflık vardı. Siyahlar giyinmişti. Yemenisi daha yeniydi. Annem her ne kadar gözlerini benden kaçırmış olursa olsun, çocuk yüreğimle anlamıştım onun gözlerindeki kızarıklıklarında “birşeylerin” saklı olduğunu…

Annem adeta sayıklar gibiydi: Dikkatle eğildim ona doğru, ne diyordu acaba?

” Sen henüz 4 yaşındaydın. Bunu hatırlaman mümkün değil ki!?”

Peki, neydi anımsadığım, ama bir türlü ifşa etmek istemediğini, o kareyi neden benden saklamıştı?

Çocukluğumda bıraktığım o dramlı kare, yaşam boyunca benimle birlikte yürüyen gizli bir gölgem olmuştu.

Oturduğum siyah deri koltukta uykusuz başımı geriye doğru atıp, yumdum gözlerimi…

İşte, yine gelmişti o kare!

Bulgar karyolasının altına gizlenmiş 4 yaşında bir çocuktum…

Annemin sesi çalınıyordu kulağıma:
” Çocuk, çocuklarım nerede?” Diyordu sık sık, “Nerede yavrularım?” ve usulca uyarıyordu komşularını:
“Özellikle büyüğü duymasın!”

Neydi annemin benden sakladığı?
O gün bende merak bu ya, odada kimse yokken saklanmıştım. Yaklaşan ayak seslerinden ürkmüş bir kedi gibi önce mavi boyalı, ahşap kapının arkasına, sonra da emekleyerek karyolanın altına saklanmıştım… Çocukluk işte…

Annem diyordu:
” Bacakları… Bacakları sararmıştı… Tıpkı yumurta sarısıydı rengi ve şişmişti bacaklarıyla karnı… Sanki patlayacak gibiydi… Doktorlar çaresizdi… Gitti adamım gittiii! ”

“Ah bizi nasıl bıraktın! Nasıll, bıraktın da gittinn!.. Söyle ha söylee! Ben ne ederim şimdi sensiz!..”

Giden kimdi?
Annem neden ağlıyordu?
Ben o dakikalarda annemin kucağına atlamak, ona sarılmak istiyordum. Nedenini bilmiyorum, ama annemin ağladığını ilk kez duyuyordum!

Annem ağlamazdı ki hiç!

Benim annem, güçlü bir kadındı!
Şaşırmıştım!
Karyola örtüsünün eteği, yerden beş altı santim yukarıdaydı. Küçük aralıktan sadece oda kapısının eşiğini görebiliyordum. Bir de odaya giren çıkan komşuların, ayak bileğine kadar olan yerlerini…

Ben annemin ayaklarını görmek istiyordum o an…

Göremedim!
Görseydim çıkardım belki somyanın altından…
Evet buna cesaret ederdim, hemen atlardım kucağına.

Onun yanaklarını öper öper, sarılırdım anneme…
Kimbilir, o an belki de süt şişiği göğüslerinin arasına yaslardım başımı… Süt şişiği dedim de… Benim iki kardeşim daha var. Biri benden tam 4 yaş küçük olan erkek kardeşimdi. Bebekti… Annemi hala emiyordu. Diğeri kız kardeşimdi. Sahi onlar neredeydi ki?
Annem neden ağlıyordu? Kollarına atılsam, belki o an ağlamaz, diye düşünüyordum, çocuk aklımca…
Annem ara ara susuyordu. Odadaki kadınlar da ayağa kalkıyorlar, bana doğru yaklaşıyordu ayakları…

Korkuyordum..!

O yaklaştıkça büyüyen ayaklar, sanki başımı ezecekmiş gibiydiler… Geri geri kaçırıyordum!

Emekler gibi dizlerimin üzerinde öylece duruyordum karyolanın altında…
Annemin ağlaması odaya yeni gelen kadınlarla ara ara kesilirdi, ama kadınlar konuşmaya başlayınca yeniden ağlar, hıçkırıkları devam ederdi…

Avuçlarım terlemişti!

Evet, avuçlarım terlemişti heyecandan olmalıydı!
Kalın muşambadan kaplı yer döşemesinde daha fazla direnememişti terli minik ellerim. Yana doğru birden açılıvermiştim!

Muşamba kaplı döşemeye yüzü koyun yapışmıştım şimdi de… Başım döşemeye çarpmıştı. Bir de günlerce arayıp da bulamadığım mızıkaya!

Babamın bana ilk doğum günü hediyesiydi kırmızı mızıka. Nasıl olduysa ben o kırmızı beyaz renkli mızıkamı kaybetmiştim. Demek karyola altındaymış!
Yanağımın ona çarpmasıyla döşemede birkaç kez sıçradı mızıkam.

Mızıkamın çıkarttığı ses karyola altında yankılanmıştı!
Çıkan gürültüyle, annem dahil, odadaki herkes bir anda susmuştu!

Evet, korkunun nabzı ağzımda atıyordu şimdi.
Annemin sesi kesilmişti birden!
Ardından o telaşlı, kontrollü sesi odada yankılandı.
” Çocuklarım nerede? Yavrularım neredee?”
Sonra sesi yeniden inceldi. Yeniden yükselmişti!
Ve yeniden acı acı yürekleri dağlatan ağıt yakmaya başlamıştı.

” Yavrularımmm… Şimdi ben onları nasıl sensiz büyüteceğim? Nasıllll?”

Annemin ağlayışından, dizlerini dövmesinden, artık neyi anlatmak istediğini, çocuk mantığımla çözebiliyordum.
Gözlerim irileşti.
Yer minderinde oturmakta olan kadınlar ayağa kalktılar.
Onların sesi, annemin sesiyle buluşuyordu…

Konu babamdı!

Demek ki, ayakları şişmiş, olan kişi de babamdı…
Karnı şiş olan da oydu..!
Günlerce yokluğuna alışamadığım, bir anda yok olan insan… babamdı, demek!
Babamdı demek!

Yanağım çok acıyor anne!
Midem bulanıyor anne!
Canım yanıyor anne!
Babam bir daha gelmeyecek mi, anne?
Gözlerim tozlu karanlıklara sığınmadan önce en son anımsadığım; İçimden sessizce söyleştiğim bu sözcüklerdi…

Annem hala sayıklar gibi konuşuyordu:

“Sen henüz 4 yaşında bir çocuktun!”

“… İşte kızım baban ameliyat masasında kalmıştı..! Doktorlar onu kurtaramadılar!” Diyordu…

Sesimi yükselttim:

” Anne… Anne ben senin tüm bu anlattıklarını, anımsıyorum.!”

Annem, hala inanmamış gibi irileşmiş ela gözleriyle bana şaşırarak bakıp, hep aynı cümleyi yineliyordu:

” Ama… Ama bu imkansız kızım! Sen henüz 4 yaşında çocuktun! Bir çocuk nasıl hatırlayabilir ki?”

Bende,
” Ağlıyordum anne, ben karyola altından anlattığın her şeyi duymuştum anne!” Diyordum.

Bu annemle ilk yüzleşme anımdı. Sakladığım ilk terk edilme kaygılarım, ilk itirafımdı!

” O an çok korkmuştum anne!”

Birden sıçradım!
Dalmıştım!
Geçmişe yol alırken uyumuş olmalıyım!
Annem seslenmişti!

“Yavrum, Ne olur bir yudum su!”

“Anne babam, babamı anımsıyorum!” Dedim.

Annem sanki beni duymuyor gibiydi.

” Ne olur kızım, az bir yudum su ver bana… Dilim damağın kurudu…”

O an yer kavramı karmaşasından sıyrıldım.

Annemin yüzünü silmek için oturduğum koktuktan kalktım. Etajer üzerindeki çinko kaplı içi şu dolu böbrek küvetine pamuk bandırdım.

Bir yandan pamuğu sıkıp, kuruyan dudaklarını nemlendiriyor, bir yandan başını okşuyordum: O hala bana yalvarıyordu, tıpkı bir çocuk gibi…

” Azıcık ver… Yandım! Ne olur bir yudum ver kızım!”

“Daha bir saatin var annem. Doktor, sakın su vermeyin, kusar dedi.”

Annem hastanedeydi, bunları konuştuğumda. Açık kalp ameliyatı olmuştu. Yeniden doğmuştu annem.
Kimse yoktu hastane odasında!
Bir ben, bir de o vardık!

Annem narkozun etkisiyle kah uyuyor, kah ara ara gözlerini açıp, bana hep aynı soruyu soruyordu:

“Mızıkanı arıyordun. Sahi onu ne yapmıştın kızım?”

Emine Pişiren/ Kocaeli

Paylaş
Etiketler: aileanıannebabaBulgar somyasıkaryolamızıkaölümöyküpsikolojisevgi
Önceki Yazı

Koltuğa Yapışanlar…

Sonraki Yazı

28 Şubat Edebiyatı (!)

Emine PİŞİREN

Emine PİŞİREN

İlişkili Yazılar

Ve Bilirsin
Edebiyat

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
5k
Sen veya Sizlere
Edebiyat

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025
5k
Bu Topraklar Bizim, Başka Vatan Yok!
Doğa-Çevre

Bu Topraklar Bizim, Başka Vatan Yok!

29 Kasım 2025
5k
Edebiyat Kartalı
Edebiyat

Edebiyat Kartalı

18 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı

28 Şubat Edebiyatı (!)

Yorumlar 1

  1. Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY says:
    7 yıl önce

    Duygulandım. Anneler her zaman güçlü olmuşlardır. Benim annem de güçlüydü. Yedi çocuk doğurmuş ve büyütmüştü. Hem de 13 yaşında gelin olmasına ve ilk çocuğunu 15 yaşında doğurmasına rağmen. Hep söylerdi; ben de sizin gibi çocuktum. Birlikte büyüdük” derdi. Onun içi bize abla dedirtmişti anne değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap