Genel seçime 58 gün kaldı. Adayların belirlenmeleri sürecinde güzel bir ön seçim heyecanı yaşadık. Heyecan güzel de sonuç pek o denli muhteşem olmadı ne yazık ki.
Mecliste temsil edilen partiler İzmir’de,
bazı başarılı hamlelerin yanında eleştirdiğimiz klasik hatalara da imza attılar. Derinlemesine analize girişmeden, bariz örnekler verelim.
AK Parti’nin sınırlı sayıda kontenjan kullanması doğru oldu. Önceki seçimlerde olduğu gibi yereli tanıyan isimlere değer vermesi de güzel.
Adayların çoğu kentleri adına hırsı olan genç sayılabilecek insanlar.
Yanlış olan elbette öncelikle İzmir’e Ulaştırma -Turizm ve Kültür Bakanlıkları gibi iki önemli Bakanla yapılan çıkarmanın ardından Orman ve Su İşleri Bakanı ile yetinilmesi nedeniyle AKP’liler Bakan deyince Binali Yıldırım’ın yarattığı heyecanı bu seçimde hayli arayacaklardır.
UMUT VERİCİ ADIMLAR
CHP’ye gelelim. Elbette en büyük alkış önseçime. Her ne kadar parti tabanı ağırlıklı olarak alt kimlik ve ilişki ağlarına sahip kümelerden oluşsa da her şeye rağmen ön seçim umut verici demokratik bir adımdır.
En azından partiye emek verenlerin bir bölümü karşılığını alabildi.
Ama kontenjan, İzmir’in üzerinde patlayan bir bomba oldu.
Kimse masal anlatmasın. Bu listede çoğu isim İzmir’de CHP’yi motivasyonsuz bırakır.
Anlatalım.
Sanırım, İzmirde yerleşik Aytun Çıray ve Roman aday Özcan Purçu haricinde diğer kontenjan adaylarına İl Başkanı Bedri Serter’in bir şehir turu yaptırmasında yarar var.
Helikopterle mi gezdirir, Kemeraltı, Basmane’den başlar Kadifekale’ye mi çıkarır fark etmez önce aday oldukları kenti tanısınlar.
Dayı, amca, kayınpeder muhabbetiyle bir kentli olunmaz.
Çıray’ında önseçime girmeyerek kontenjandan medet umup, sonuç alan tek vekil olması ayrıca manidardır.
Evet İzmir için hassasız çünkü “bu kent değişmiyor, gelişmiyor” diyenlere karşı yine bizler, İzmirliler savunmak zorunda kalıyoruz.
Geçici kuşlar ise süre sonunda pırr yerlerine uçuyor.
Hoş diğerleri de tartışılır ama hangi ithal aday bu kentte bir iz bıraktı?
Kontenjan, yalnızca genel başkanın sözverdiği isimleri illere göre seçilebilecek sıralara dağıtması mı demektir?
CHP İzmir’de bana göre büyük bir hata yaptı.
Zekeriya Temizel gibi işdünyasının tüylerini diken diken eden bir ismi koydu.
Doğrusu ilk bakışta, ‘nereden buldun’ yasasıyla işdünyasına ayar verecek gibi görünen bu yaklaşımın, zaman içinde sonuç değil ters etki yarattığı görüldü.
Sıcak paraya sonuna kadar kapılarını açar, kayıtdışı ile mücadele etmeden, özel sektörün sıkıntılarını gözardı ederek yalnızca terbiye etmeye kalkan sistemler artık dünyada demode.
Bir yandan Kemal Derviş gibi kapitalist, ana paracı bir yaklaşımı iktidara gelirsem başa getireceğim deyin, ardından içe kapalı ekonominin simgesel uygulayıcısına listenin ilk sıralarında yer verin.
NEYİN VİTRİNİ BU
Artık genel başkanın kafasında nasıl bir ekonomik sistem varsa!!!
Ayrıca;
Eğer bu kentin kadınlarını birinci sırada gösterecek kadar değer vermiyorsanız, koymayın kardeşim kadınları birinci sıraya. Neyin vitrinidir bu…
Kadın kontenjanlardan bir isim kentten seçilse ne olurdu?
Ana, baba, eş, dost hatırı olmadan da o sıraya layık olacak kadınlar var bu kentte.
MHP ve HDP ise artık bir başka yazıya...
Şöyle söyleyelim; yereli doğru kavramadan, aday profilini seçmen profiliyle çakıştırmadan ülke genelinde başarı elde etmek öyle kolay değildir.
Ve Meclis’te, halk adına mücadeleci, her biri kendi içinde lider olabilecek, kenti ve ülkesi için üst perdeden çaba harcayacak, insanların sayısı ne kadar artarsa, o kadar iyidir.
