Bir üniversite düşünün yerin metrelerce altında sınıfları var… Bu sınıfların m2’si 100 bile değil… Toplam 72 kişilik sıralar… Ve bu sınıflar devlet okulunda değil… Her bir öğrencinin 10 bin ile 30 bin lira arasında para vererek okuduğu okullar…
Aydın Üniversitesi’nde yapılan “Uluslararası Kent Konseyleri ve Kentler Kongresi”nde sevgili meslektaşım Mehmet Mert’in moderatörlüğünü yaptığı “Kentli Hakları, Kent Özgürlüktür” çalıştayına izleyici olarak katıldım.
Türkiye’de binin üzerinde belediye var…
Kimileri konuşurken işkembeden atıp, “Türkiye’de sadece burada Kent Konseyi yok” diye açıklamalar yaparak, Kent Konseyi kurmayan belediyeler eleştiriliyor ya…
Türkiye’de binin üzerinde bulunan belediyelerden sadece ve sadece 210’u Kent Konseyi kurmuş.
Büyük bir kısmının başkanı mutlaka maaş alıyor, genel sekreterleri ise belediyelerin ücretli personeli…
Belediye başkanları, sorun yaratmayacak ve kendilerine yakın isimlerin başkan olması için müdahalelerde bulunarak, Kent Konseylerinin belediyenin bir şefliği, müdürlüğü gibi çalışmasını istiyorlar…
Ya da kurulmuş olması için kuruyorlar ve dostlar alışverişte görsünler misali oluyor…
Aydın Üniversitesi’nde yapılan toplantıların ismi de çok büyük…
Uluslarası Kent Konseyleri toplantısı…
Duyan da dünyanın değişik yerlerinden onlarca Kent Konseyi temsilcisi katıldığını zannedecek…
Türkiye’de bulunan 210 Kent Konseyi’nden 30’u katılacağını söylemiş…
Ve üniversitede yapılan toplantıya, il ve ilçe düzeyinde 10 Kent Konseyi temsilcisi katılmış.
İlk gün yapılan, belediye başkanlarının katıldığı toplantı dışında fiyasko…
Salonlarda 5-10 kişinin izlediği ve izleyenlerin de görevli öğrencilerden oluştuğu göstermelik toplantılar ve kötü bir organizasyon…
Düşünün Aydın Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti ve Küçükçekmece Kent Konseyi Başkanı Mustafa Aydın ikinci gün yapılan toplantıların hiçbirinde yok…
Katılımcılar için verilen yemekte yok.
İstanbul’da bulunan üniversitelerin yerel yönetim bölümü öğrencileri, siyasi partilerin yerel yönetim temsilcileri katılım sağlasa toplantı salonları boş olmazdı.
Aydın Üniversitesi’nin yıldızı son birkaç yıldır yükseliyor.
Küçükçekmece’nin Beşyol Mahallesi’ni bir üniversite şehrine dönüştürüyor.
İlk binasının etrafındaki binaları topluyor…
Yeni bölümler açıyor…
Yolları, güvenlik gerekçesiyle hatırlı nufüsu sayesinde “UKOME”den kapattırıyor.
Caddelerin başlarına güvenlik gerekçesiyle demir dubalar koydurtuyor.
Yerin yukarısına doğru yükseltemediği binalarını yerin altına doğru büyütüyor.
Toplantıyı izlediğimiz sınıflar -3’te…
Sınıflar 72 kişilik.
Sınıfın büyüklüğü 70 metrekare.
Kişi başına 1 metrekare bile düşmeyen sınıflar…
Bu sınıflar ilkokulda olsa kıyameti koparırız…
“72 kişilik sınıflar olur mu” diye…
Hem de yerin dibinde…
Cam yok, güneş yok…
Resmen ceza evi koğuşları gibi, ki cezaevi koğuşları bile yerin altında değil…
Ancak yerin altında cezalandırılan mahkumların kaldığı hücreler olur…
Anlayacağınız modern hücre şeklinde üniversite sınıfları…
Özel ilkokullarda, liselerde böyle sınıflar olsa veliler çocuklarını okula göndermez…
Çocuklar okula gitmezler…
Her bir öğrenciden 10 bin ile 30 bin lira arasında eğitim ücretlerinin alındığı üniversite…
İnanın dört kişiden birinin kilosu çok olsa oturamaz…
Dört kişi bile aynı anda otursa sıkılır…
Nefesi daralır…
Bu duruma izin veren yetkililer…
Bu durumda olan üniversiteye çocuklarını gönderen veliler…
Bu durumda olan üniversiteye okumak için gelmek zorunda kalan çocuklar…
Yetkilileri görev çağırıyorum.
Yerin altında sınıflar olur mu?
Dört kişilik sıralardan oluşan 72 kişilik sınıf olur mu?
Sakın ha amfilerden söz etmeyin…
200-300 kişilik amfilerde üniversitede olduğunu anlarsın…
Amfi tiyatro tarzında olan sınıflar, bir de Aydın Üniversitesi’nde özel ilkokullardan bile çok daha kötü sınıflar…
Allah o çocuklara sağlık versin…
Okulu bitirdiklerinde iş bulabilsinler…
O çocukları öyle okullara mecbur bırakan sistemlere de lanet olsun…
Seyirci kalanlara, görmeyenlere de söylenecek tek söz var…
O çocuklar sizin olsaydı oraya cocuklarınızı gönderir miydiniz?
